İsrail'in Filistinlilere yönelik yeniden başlattığı acımasız şiddet zinciri, Türkiye'de bile bazı kesimlerce farklı mağduriyetler üzerinden önemsizleştirilmeye çalışılırken, İsrail'i her şekilde savunmayı sürdüren ABD'de yaşayan vicdan sahibi Yahudileri ise saldırıları en sert dille eleştiriyor.
Amerikalı ünlü Siyaset Bilimci Norman Finkelstein, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinli ailelerin evlerinden çıkarılması gerginliği ile başlayıp teravih namazında Mescid-i Aksa’nın İsrail polisi tarafından basılması ve ardından Gazze’ye yönelik saldırılarla ilgili gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
"İsrail'in uzun vadeli sistematik ve planlı hırsızlığı"
Doğu Kudüs’te ve Gazze’de son günlerde yaşanan olayların İsrail'in uzun vadeli, sistematik ve planlı girişiminin mikroskobik bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Finkelstein, Filistinlilerin topraklarının çalınması olayının İsrail’in kuruluş yıllarından daha geriye uzandığını belirtti.
Finkelstein, sözlerine şöyle devam etti:
"Süreç 1948'de sona ermedi. İsrail kurulduğunda, süreç devam etti. İsrail’in sistematik, yöntemli şekilde el koyma ve hırsızlığı gün be gün hala devam ediyor. Buna gerçek ifadeyle 'Filistin topraklarının çalınması' diyelim. Ve şimdi gördüğünüz şey, gerçekten de bu sistematik, metodik hırsızlık ve Filistin topraklarının soygununun bir mikrokozmosudur."
"Filistinlilerin direnmek için her türlü hakkı var"
Uluslararası hukuk ve İsrail’in insanlık dışı eylemleri dikkate alındığında Filistinlilerin hırsız devlete karşı topraklarını savunmak için her türlü yolu kullanma hakkına sahip olduğunu vurgulayan Finkelstein, "Eğer bu ifade yerindeyse, yurttaşlarınız bu toprak soyguncuları ve toprak hırsızları tarafından saldırıya uğruyorsa, buna direnmek için her türlü hakkınız var." diye konuştu.
"Zorla evlerinden ve yurtlarından çıkarıldılar"
Finkelstein, Gazze'deki Filistinlilerin Doğu Kudüs'tekilere destek olmak istemesi üzerine de şunları kaydetti:
"Unutma, Gazze nedir? Gazze’nin yüzde 70’i mülteci ve mülteci soyundan geliyor. Bu nedenle kalplerinde ve ruhlarında Doğu Kudüs'e ne olduğunu anlıyorlar. Çünkü 73 yıl önce onlara da aynı şey oldu. Evlerinden çıkarıldılar, uluslararası hukukun dilini kullanırsak, zorla yurtlarından tahliye edildiler. Onlar Kudüs’e bakınca, 73 yıl önce başlarına gelenleri ve sonrasını, yani mülteci hallerini görüyorlar. Öyleyse bana, Doğu Kudüs’te yurttaşları Filistinlilerin başına bunlar geldiğinde dayanışma için hiçbir hakları olmadığını, mülteci olacak bu kişilerin yanında direnmeye hakları olmadığını mı söyleyeceksin? Hayır!"
"Yeter artık"
İsrail'e karşı "Yeter artık!" şeklinde öfkesini dile getiren Finkelstein, İsrail’in Filistin topraklarına diktiği, tek amacının insanları ve toprakları birbirinden ayırmak olan sözde güvenlik duvarına da "Bunların modern dünyada hala devam ettiğine inanmak gerçekten zor." sözleriyle tepki gösterdi.
"New York'un ortasında böyle bir duvar düşünün"
Finkelstein, "Bu duvarı New York şehrine diktiğinizi, siyahi birçok insanın yaşadığı Harlem’i ayırdığını ama Central Park’ta boş toprak olduğu için tuttuğunuzu hayal edin. (Filistin topraklarında) bu duvarın dikilmesinin bir tek amacı var, diğer halk dışında Yahudi çoğunluğu ve bütün toprakları ellerinde tutmak istiyorlar. Bu, İsrail'in hikayesidir." dedi.
"Bu devlet çok ileri gitti"
İsrail için "Bu devlet çok ileri gitti. Uçuk ve çılgın bir devlet haline geldi." yorumunu yapan Finkelstein, önceki gün sosyal medyaya yansıyan Mescid-i Aksa avlusunda çıkan yangına karşı sevinçten dans eden İsraillilerin görüntüsü konusunda da şu değerlendirmede bulundu:
"Bunlar bir grup deli değil"
"İşte İsrail’in nüfusu bu. Beğen veya beğenme. Bana bunların bir avuç fanatik olduğunu, bir grup deli olduğunu söylemeyin. Hayır. Youtube’ta canlı gördünüz. Bu İsrail’dir, gerçek İsrail. Kundakçı, toprak hırsızları, toprak soyguncuları ve Yahudi üstünlükçüleri. Bunlar benim sözlerim değil, İsrail ve işgal altındaki Filistin’de bulunan ana insan hakları örgütünün birkaç hafta önce yayınladığı raporundan."
"Ürdün'den Akdeniz'e kadar toprak istiyorlar"
İsrail’in Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar Yahudi üstünlüğünü kurmayı hedefleyen "apartheid" bir devlet olduğunu söyleyen Finkelstein, son şiddet olaylarına karşı ABD’de Joe Biden yönetiminin tepkisinin ise diğerlerinden farksız olduğunu kaydetti.
Finkelstein, "Benim tahminim, (eski ABD Başkanı Donald) Trump yönetiminden farklı olarak, belki ateşe gazyağı dökmüyorlar. Muhtemelen sessizce İsraillilere o aileleri Şeyh Cerrah’tan tahliye etmemelerini söylüyorlar." görüşünü paylaştı.
"Sözde barış süreci sona erdi"
Trump yönetimi sırasında gündeme gelen sözde barış sürecinin artık resmen öldüğünü düşündüğünü belirten Finkelstein, "Yeni bir geçiş dönemindeyiz. Ve şimdi en önemli şey, Filistinliler arasında güvenilir bir liderliğin, güvenilir bir örgütün ortaya çıkmasını umut etmek, bunların bir dizi ciddi talebe çözüm getirmesine dua etmek ve bunların ne olduğunu göreceğiz." dedi.
"İsrail tüm Filistin topraklarını istiyor"
Finkelstein, İsrail’in hedeflediği, Filistin’de bütün topraklara el koyarak Yahudi çoğunluklu bir devlet kurma arzusunun uluslararası hukukla bağdaştırılamaz ve kabul edilemez olduğunu vurgulayarak sözlerini noktaladı.