Milli Eğitim Bakanı Özer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki sunumunun ardından muhalefet parti milletvekillerinden gelen soruları toplu bir şekilde cevaplandırdı. Özer, "Ben verilerle konuşan bir bakanım. Çok şeffafım. Yapabildiğime 'yaparım' derim ve yaparım. Yapamadığıma da 'yapamam' derim ve söz vermem. Bir yıl içerisinde, İstanbul'da göreve geldiğim zaman 147 tane devlet anaokulu vardı, 1538 tane özel öğretim anaokulu vardı. 1000 tane anaokulu yaptık İstanbul'a. İstanbul'da 5 yaşındaki okullaşma oranları yüzde 45'ti. Şu anda yüzde 90'a geldi" açıklamasında bulundu. Özer, muhalefet sıralarından, 'Sizden önce neden yapılmadı?' şeklinde gelen sorulara ise "Bizden önce neden yapmadıklarını önceki bakana sorun. Niye yapmadığını sorun" dedi.
'BİR YILDA YAPTIĞIMIZ BU OLAY BİR DEVRİMDİR'
Özer, okul öncesi eğitimin sadece eğitimde fırsat eşitliği için önemli bir şey olmadığını belirterek şöyle konuştu:
"Ben ne için okul öncesi eğitime önem verdim? Çünkü okul öncesi eğitim, eğer 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11 ise bu ülkenin garibi okul öncesi eğitime erişemiyorsa birinci sınıfta hazır bulunmuşlukta ciddi fark olur. Ben bu farkı kapatamam. Liselerde ortaya çıkan okullar arası başarı farkının kaynağı okul öncesi eğitimdir. Ben kaynağa indim. Bir yılda yaptığımız bu olay bir devrimdir. Bunu eğitim tarihi daha sonra yazacaktır. Okul öncesi eğitim, sadece bilişsel becerileri geliştiren bir eğitim kademesi değildir. Amerika'daki boylamsal çalışmalara baktığınız zaman okul öncesi eğitime devam eden bireylerin, eğitimde ve istihdamda kaldıkları sürenin okul öncesi eğitime devam etmeyen bireylere göre çok daha yüksek olduğunu ve suça meyilin çok daha az olduğunu ortaya koymaktadır. Ben bu yatırımı yaparak, bu ülkenin gençlerinin çok daha bilişsel ve bilişsel olmayan becerilerini tam olarak yetiştirmek için okul öncesi yatırımı yaptım. Çok az maliyetle yaptım bunu."
'SANKİ KATSAYISI UYGULAMASINI AK PARTİ İKTİDARI ÇIKARDI'
Özer, konuşmasında mesleki eğitim ile ilgili olarak, "Garo Bey ben sözümü yerine getirdim. İkinci önceliğim ise mesleki eğitim. Sabahtan beri eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili konuşuyorsunuz. Sanki katsayı uygulamasını AK Parti iktidarı çıkardı. Katsayı uygulaması niye yapıldı bu ülkede? Bu ülkede gariban kişileri mesleki eğitime gidip hiçbir yere yerleştirmemek için yapıldı. İş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemek için yapıldı. Akademik olarak başarılı öğrencileri mesleki eğitimden ve imam hatiplerden çekilmek için yapıldı. Biz 28 Şubat'ın akıttığı suyu tersine çevirdik. Yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci almaya başladı meslek liseleri. ASELSAN Mesleki Lisesi, TEKNOPARK İstanbul Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, İTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, Konya ASELSAN Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, en son Demirören Medya Mesleki Teknik Anadolu Lisesi 0.12 puanla öğrenci aldı. İstanbul Fen Lisesi'ne gidecek öğrencinin aldığı puandan daha yüksek puanlı öğrenci meslek lisesine gitti. İşte bu akıntının tersine dönmesi demektir. Gariplerin değil herkesin cazibe merkezi olarak mesleki eğitime yönelebilmesinin mekanizmalarını inşa edebilmektir gerçek eğitim sistemi" diye konuştu.
'964 BİN ÇIRAK, KALFA, USTA MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİNDE'
Özer, muhalefet parti milletvekillerinin konuşmalarında hep Almanya modelini anlattıklarını ifade ederek konuşmasında şunları söyledi:
"Almanya modeli asıl sizin dediğiniz proleteryayı ezen mesleki eğitim sistemi. 10 yaşında 'tracking' yapıyor. 10 yaşında Türk çocuklarını mesleki eğitime gönderiyor. Akademik çizgiden döndürüyor. Türkiye'de 4+4 ile 8 sene Komprehensif (çağdaş eğitim planlaması) eğitim yapılıyor, sonra mesleki eğitim devreye giriyor. Biz mesleki eğitimdeki bu iyileştirmeyi yaparken aynı zamanda geleneksel; çıraklık, kalfalık, ustalık ile ilgili gerçekten devrim yaptık. Garo Bey, '1 milyon' dedik 2021 yılında. 2022'nin 3 Kasım'ındayız. 964 bin çırak, kalfa, usta mesleki eğitim merkezinde. Çırak kalfa kim için gerekli? Küçük ve orta boyutlu işletmeler için gerekli. Eğitimle iş gücü piyasasının geçişkenliğinin performansını ölçer. Evet doğru, Türkiye'nin ortalaması bu durumda yüzde 24'lerde. OECD ortalamasının 2 katı. Biz bakanlık olarak bununla ilgili dört şey yapıyoruz. Birincisi, mesleki eğitim merkezlerini güçlendiriyoruz. İşte 964 bin kişinin yüzde 55'i 18 yaş üzeri. NEET (Öğretimde, İstihdamda veya Eğitimde Değil) 15-29 yaş aralığında. Ne eğitimde ne istihdamda olan kesimi mesleki eğitim merkezi ile buluşturuyoruz, siz çocuk işçiliği diyorsunuz. Yetişkin ya. Yüzde 55'i 18 yaşın üzerinde bunların. Hangi çocuk işçiliği? NEET oranını düşürmek için yaptığımız ikinci hamle, okul öncesi eğitime yatırım ne demek biliyor musunuz? Sabahtan beri cinsiyet eşitliğinden istihdamdan bahsediyorsunuz iş gücü piyasasında. Eğer okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramıyorsanız kadının istihdamını sağlayamazsınız. Eğer okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramazsınız tek ebeveynli bireylerin istihdama katılımını zorlaştırırsınız. İş gücü piyasasında sürtünme meydana gelir. İşte ben okul öncesi eğitimi yaygınlaştırarak o istihdama katılma potansiyeli olduğu halde okul öncesi eğitime çocuğunu gönderemeyen kadınların istihdamını artıracağım."
Bakan Özer, NEET oranını düşürmek için yapılan üçüncü hamlenin; hayat boyu öğrenme olduğunu belirterek, "Milli Eğitim Bakanlığı sadece eğitim çağı nüfusuna eğitim vermiyor. Yetişkinlere de eğitim veriyor. 998 tane halk eğitim merkezinde 30’un üzerinde olgunlaşma enstitüsü üzerinden tüm vatandaşlara eğitim hizmeti veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı 2021’de 4-5 milyon yetişkine eğitim verdi. 2022 yılında dedik ki; 'Her ay bir milyon vatandaşa ulaşacağız' Neden biliyor musunuz? Çünkü bunların yüzde 70'i kadın. Kadınları daha güçlü yapacağız. İstihdam kabiliyetlerini artıracağız. Şu ana kadar 10 milyon 500 bin vatandaşa ulaştık" dedi.
NEET oranını düşürmek için yaptıkları dördüncü hamlenin yeni kurdukları 'Erken Uyarı Sistemi' olduğunu söyleyen Bakan Özer, "Erken terk risk olan tüm bireyleri tek tek takip ediyoruz. O çocuklarımızın hepsini inşallah eğitim ile buluşturacağız. Orta öğretimdeki okullaşma oranını bir sonraki bütçede yüzde yüze ulaştırarak geleceğiz. Garo Bey'e rağmen" açıklamalarında bulundu.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 2023 BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ
Milli Eğitim Bakanı Özer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 'Bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlüdür' sözünü anımsatarak, "Bir toplum öğretmeni kadar güçlüdür. Peki öğretmene ne yapıyoruz? Yalnızca özlük hakkı değil. Özlük hakkı ile ilgili bir sürü iyileştirmeler yapılıyor. Öğretmenlerin en büyük ihtiyacı olan şey hayat boyu öğrenenler olarak sürekli kişisel ve mesleki gelişimlerini çok boyutlu olarak destekleme ihtiyacı" dedi.
'YIKIM- YAPIM ÇALIŞMALARINI BUNUN İÇİN YAPIYORUZ'
Bakan Özer, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakanlık olarak, merkezi olarak öğretmenin mesleki gelişim planlamasını bıraktık. Okullara bıraktık. Okullarda öğretmenler, öğretmenlerinin hangi eğitimi almasını istiyorsa biz sadece bütçe gönderiyoruz. 2021 yılında kullanılan bütçe, 8,9 milyon liraydı. 2022 yılında 292 milyon liralık bütçe kullandık. Bunun 210 milyonu okullara gönderdik. Bir milletvekili arkadaşımız, 'okulları ayağa kaldırmamız lazım' dedi. Okullar böyle ayağa kaldırılır. Okul müdürüne parayı gönderirim, öğretmenin eğitimini planlar. Okula bütçe gönderirim, okulun ihtiyaçlarını karşılar. Kimseye de muhtaç olmaz. Ne STK'ye ne sendikaya ne de başka paydaşa muhtaç olur. Dimdik ayakta durur. 2020 yılında bu ülkede öğretmen başına düşen eğitim saati 44 saatti. 857 bin sınıfın yüzde 56'sı yirmi beş kişinin altındadır. Elbette gönlümüzdeki bunun çok daha öteye taşınmasıdır. Bunun için çırpınıyoruz. Güçlendirmeleri bunun için yapıyoruz. Yıkım- yapım çalışmalarını bunun için yapıyoruz."
'ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU SEMBOLİK OLARAK ÖĞRETMENE DUYULAN BİR SAYGININ ÜRÜNÜDÜR'
Öğretmenlik Meslek Kanunu'na değinen Bakan Özer, "Öğretmenlik meslek kanunu sembolik olarak öğretmene duyulan bir saygının ürünüdür. Bu da AK Parti iktidarına nasip olmuştur. 20 yıllık yatırımı, öğretmenlik meslek kanunu ile taçlandırmıştır. Siz öğretmenleri aşağılıyorsunuz. Biz öğretmenlik meslek kanunu tüm öğretmenlerin kişisel özlük haklarını iyileştirmek için yapmadık. Biz kariyer sistemini sistematik içerisinde öğretmenlerin lisansüstü çalışmalar, doktora çalışmaları ve belirli bir kıdem yılında bir sistematik çerçevesi için bir özlük hakkı ile destekleyecek bir mekanizma olarak inşa ettik. Bunu basitleştirip de 'öğretmenin yeterliliğini ölçmüyormuş, bir tane kıytırık sınav ile uzman öğretmen mi olurmuş, olmazmış' diye bunu süfli bir şekilde saçma sapan bağlamların içine koymak öğretmenlere saygısızlıktır. O kıymetli öğretmenlerimiz, zorunlu olduğu için katılmıyor. Öğretmenlerin yüzde 98'i başvurdu. Para ucunda diyorsunuz. Sizin öğretmene verdiğiniz değer bu. Öğretmen ucunda para varsa gider, para yoksa gitmez diyorsunuz. Öğretmen bayraktır, onun için öğretmenin olduğu yer vatandır. Öğretmen bizim eğitim sistemimizin en kutsalıdır" diye konuştu.
'BABA SİZ NİYE YAPMADINIZ HİÇBİR ŞEY'
Bakan Özer, konuşmasının son kısmında şunları dile getirdi:
"Gelişmiş ülkeleri ele alıyorsunuz. OECD ülkelerine bakın. O ülkeler 1950'li yıllarda ülkelerinin tüm eğitim kademelerindeki okullaşma oranlarını yüzde 90'a ulaştırdı. Ücretsiz kitap yıllardan beri veriliyor. 4 buçuk milyar kitap çocuklara veriliyor. O sizin 'kenara atıyorlar' diye küçümsediğiniz ama Cizre'de, Silopi'de her çocuğun elinde büyük tutkuyla taşıdığı kitapları devlet veriyor. AK Parti yaptığı zaman görevi, ondan önceki zamanlarda herkes keyfinde aleminde. 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11. Bunlarda hiçbir problem yok öyle mi? Orta öğretimde okullaşma oranı yüzde 44. Hiç problem yok. Ama biz yüzde 95'e çıkardığımız zaman 'AK Parti'nin görevi zaten, yapması gerekiyor' diyorsunuz. Baba siz niye yapmadınız hiçbir şey?"
Görüşmelerin ardından Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 yılı bütçesi kabul edildi.