Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Milli Park Alanı'nda düzenlenen Malazgirt Zaferi'nin 950. yıl dönümü kutlama programında konuştu.
Erdoğan, Anadolu'yu ebedi yurt haline getiren Malazgirt Zaferi'nin 950. yıl dönümünde Sultan Alparslan'dan başlayarak tüm kahramanları, şehitleri, gazileri rahmetle yad etti.
Dün, ecdadın bu toprakları yurt edinmek için akın akın Anadolu'ya gelirken, adeta bir toplanma ve dağılma merkezi işlevi gördüğü Ahlat'ta olduklarını anımsatan Erdoğan, Ahlat'ı medeniyete ve tarihe yeniden kazandırmak için hem Cumhurbaşkanlığı hem bakanlıklar bünyesinde önemli yatırımlar yaptıklarını söyledi.
Van Gölü kıyısında inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden gençlik kampına, millet bahçesine kadar nice yatırımlarla bölgeyi tarihi önemine yakışır eserlere kavuşturduklarını belirten Erdoğan, "Gençlerimize miras bırakacağımız bu eserleri ebedi vatanımız Anadolu’ya vurduğumuz mühürleri yeniden hatırladığımız, canlandırdığımız semboller olarak görüyoruz." diye konuştu.
Bugün de Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümü vesilesiyle fetih programında olduklarını ifade eden Erdoğan, "Malazgirt için Anadolu’daki tarihimizin sıfır noktası tanımı yapılır. Evet, Türk tarihinin Malazgirt’ten önce ve Malazgirt’ten sonra olarak tasnif edildiği yer işte tam da burasıdır. Bizim tarihimizde kolay kazanılmış zafer yoktur. Malazgirt Zaferi’nin de gerisinde çok büyük emek, gayret, fedakarlık vardır." ifadelerini kullandı.
Büyük Selçuklu Devleti'nin, kendisine istiklali kazandıran Dandanakan Zaferi'nin hemen ardından Anadolu'ya yönelme kararı aldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çağrı Bey keşif maksatlı akınları tamamlayıp ülkesine döndüğünde aslında fethin ilk müjdesini de vermişti. Bu hayali gerçeğe dönüştüren ise oğlu Sultan Alparslan oldu. Tabii tarihimizin her döneminde olduğu gibi o yıllardan da milletimizi bölmeyi, devletimizi yıkmayı hedefleyen iç ve dış saldırılarla karşı karşıyaydık. Sultan Alparslan bir taraftan İslam dünyasını Selçuklulara karşı kışkırtan Fatımilerle, diğer taraftan haçlı ruhuyla Müslümanlara saldıran Bizansla aynı anda mücadele ediyordu. Buna rağmen Sultan Alparslan’ın hükümdarlığı dönemi devlette nizamın, halkta memnuniyetin zirveye ulaştığı bir devir olarak tarihe nakşolmuştur."
Fethettiği her yerde ecdadın estetik anlayışının en güzel örneklerini sergileyen bir imar hareketi başlatan Sultan Alparslan’ın bu geniş coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret gösterdiğini belirten Erdoğan, devletinin sınırlarını bir taraftan Hazar sahillerine diğer taraftan Akdeniz kıyılarına kadar genişleten Sultan Alparslan'ın Mısır seferine çıkarken yolu üzerindeki Malazgirt kalesini aldığını, Diyarbakır ve Urfa üzerinden Halep’e kadar ulaştığını anlattı.
Bizans İmparatoru'nun ise büyük bir ordu ile Selçuklu ilerleyişini durdurmak için yola çıktığını aktaran Erdoğan, Türklerin elinde bulunan Malazgirt kalesini zapt eden ve halkın tamamını kılıçtan geçiren Bizans ordusunun sergilediği vahşeti haber alan Sultan Alparslan'ın istikametini Ahlat Malazgirt’e çevirdiğini ve önce sulh yolunu deneyerek Bizans İmparatoru'na bir elçi gönderdiğini dile getirdi.
Selçuklu elçisiyle İmparator arasında geçen diyaloğu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"İmparator, ordusunun büyüklüğüyle gururlanan bir ruh haliyle Selçuklu elçisine 'İsfahan mı daha güzel yoksa Hemedan mı' diye sorar. Elçinin cevabını beklemeden de 'Hemedan'ın soğuk olduğunu duydum, hayvanlarımız orada kışlar, biz de İsfahan'da kışlarız' diye konuşmasına devam eder. Selçuklu elçisi 'Evet hayvanlarınız Hemedan'da kışlar ama sizin nerede kışlayacağınızı bilemem' deyince imparatorun suratı asılır. Tabii sulh mümkün olmayınca savaş kaçınılmaz hale gelir. Malazgirt ovasında bugün, 26 Ağustos 1071 tarihinde yapılan meydan savaşında Bizans büyük bir bozguna uğrarken Büyük Selçuklu Devleti tarihin en şanlı zaferlerinden birini kazanmıştır. Bu zaferin ardından Malazgirt ovasından başlayıp Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen Türk obaları adım adım bu toprakları vatan haline dönüştürmüştür."
"Esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz"
Anadolu'da kısa sürede teşkilatlanan beylikler zamanında inşa edilen camiler, medreseler, kütüphaneler, çeşmeler, köprüler, çarşılar, hanlar ve kervansarayların bu toprakları yepyeni bir çehreye büründürdüğüne işaret eden Erdoğan, "Her zaman dediğimiz gibi bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, hoşgörüye, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih, fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoşgörüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri eman ve esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz." ifadelerini kullandı.
Malazgirt'in tarihin tozlu raflarındaki sıradan bir zafer olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Malazgirt, maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en önemli taşıyıcı sütundur. Bugün 950. yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi'nin bininci yılı olan 2071'i de bu köprünün diğer tarafındaki ikinci büyük ayağı haline dönüştürmek istiyoruz. Bu iki taşıyıcı sütun arasındaki kemerin her bir tuğlası alın teriyle, kanla, canla, azimle verilen mücadeleyle döşenmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, doğuya ve batıya ait ne varsa hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış içindedir." dedi.
Erdoğan, "İlhamını şanlı geçmişimizden alan, gözünü yarım asır, bir asır sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle birlikte zafere ulaştırmakta kararlıyız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyanın küresel, siyasi, ekonomik düzeninin yeniden biçimlendiği şu dönemi istikrar ve güven iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde zirveye çıkmış olacağız."