Hain 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçti. Yakalanan ve firari durumda bulunan sanıklar hakkında davalar görülmeye devam ediyor. Bu sanıklar arasında ülkenin sırlarını ele geçirmeye çalışan ve özellikle MİT, TSK ve Emniyet stratejik noktalardaki bilgileri sızdıran örgüt mensupları da bulunuyor. Ancak bu örgüt üyelerinin iddianamelerinde “casusluk” suçlaması bulunmasına rağmen, bu şahıslar “örgüt üyeliği” suçundan cezaya çarptırılıyor. MİT tırları davasında 'casusluk' suçundan sanıklara 22 yıla kadar varan cezalar verilirken, Türkiye’nin mahrem sırlarını dünyadaki farklı ülkelerin istihbaratına sızdırdığı bilinen örgüt üyelerine casusluk suçlarının delillendirilemediği gerekçesiyle 6 ile 8 yıl arasında cezalar veriliyor.
15 Temmuz hain darbe girişimi Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı en büyük ihanetin belgesi niteliğinde. Yeni Şafak'tan Sertaç Aksan'ın haberine göre; bu alçak FETÖ kalkışmasının üzerinden yaklaşık 3 yıl geçerken, görülen bazı davalarda birtakım tuhaflıklar yaşanmaya devam ediyor.
Bu davalardan sonuncusu ise geçtiğimiz günlerde, FETÖ örgüt üyesiyken MİT’e yerleşen, burada önemli görevlerde bulunan İdris Karagöz'ün davası oldu. Karagöz, casusluk suçundan aklanırken, örgüt üyeliği suçundan 8 yıl hapis cezası aldı. Bu karar ise kamuoyunda tartışmalara neden oldu.
İdris Karagöz, 2010 Aralık ayında MİT Müsteşarının özel kalem müdürlüğünde çalışmaya başladı. Burada 1 yıl çalıştıktan sonra İstanbul MİT Bölge Başkanlığı'nda şube müdürü olarak atandı. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından görevden alınan Karagöz, çalıştığı süre içerisinde MİT’e yerleştirdiği FETÖ örgüt üyesi elemanları ve bulunduğu görev nedeniyle görebildiği çok gizli ve kişiye özel belgeleri örgüte aktarması konuları tartışmalara neden oldu.
Hain kalkışmanın ardından FETÖ adına hazırlanan iddianamelerinin çoğunluğunda örgüt mensuplarının yabancı ülkelerin istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalıştığı ve edindikleri gizli bilgileri bu kuruluşlarla paylaştığı bilgisi bulunuyordu.
Savcılık, örgüt davalarının tamamında, örgütün diğer ülke istihbaratı ile nasıl çalıştığını, bilgi ve belge aktarımının nasıl yapıldığını, bu iletişimin hangi isimler üzerinden sağlandığını kesin bir şekilde ortaya çıkardı.
Hain darbe girişimi sonrasında sahipleri ve ortakları yurt dışına kaçan FETÖ’cü bilişim şirketlerine dair çok mühim raporlar hazırlandı ve bu raporlar gerekli kurum ve mercilere iletildi.
Hazırlanan rapor, Genelkurmay'dan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB), Emniyet'ten Havelsan'a kadar pek çok stratejik kurumun mahrem bilgilerinin bu bilişim şirketleri üzerinden FETÖ'nün eline geçtiği ve bu bilgilerin farklı yöntemlerle yurtdışına çıkarılarak 'casusluk' yapıldığını gözler önüne serdi.
Ancak görülen davada, tüm bu raporların göz ardı edilmesiyle, sanıklara örgütü üyeliği suçundan ceza verildi. Bu raporlara rağmen, heyet casusluk suçlamasının delillendirilemediğini savundu.
Kaynak: YeniŞafak