Anma programında konuşma yapan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, “Ülkü davamızın aziz şehidi Ertuğrul Dursun Önkuzu’yu anmak için şehidimizin okulunda bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu vesileyle hepinizi en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Minnet, şükran ve dualarla andığımız Ertuğrul Dursun Önkuzu ve Ülkücü Şehitlerimiz; hepimizin haklı gururu ve iftihar vesilesi olarak dünya durdukça kalplerimizde yaşayacaklardır.” Dedi.
Konuşmasının devamında günün anlam ve önemi ile alakalı konuşan Genel Başkan Ateş şunları söyledi: “Ülkü, heyecandır, inançtır, sevdadır. Ülkü, yürektir, şuurdur, sabırdır. Bu ülkü toprağa düşmüş ülkü canların eseridir. Bu eser, nesillerimiz tarafından bir kutlu emanet gibi, bir gelin çeyizi gibi, bir ziynet eşyası gibi lekesiz ve tertemiz taşındı. Elden ele, gönülden gönüle, nesilden nesile çağlar aştı. En müşkül anlarda güç verdi, en zor durumlarda cesaret kattı. Ve Cenab-ı Allah’a çok şükür ki, hafızalar kurumadı. Kalpler mühürlenmedi ve şuurlar kapanmadı. Bu ülkü, Şehit İmamoğlu Hakka yürürken de yüreğindeydi. Bu ülkü, şehit Önkuzu son nefesini verirken de gönlündeydi. Bu ülkü, şehit Fırat Çakıroğlu’nun son duasında da dilindeydi. Anıları yüreklerimize, sevdikleri vicdanlarımıza emanettir. Hiç kimse şehitlerimizin aziz hatıralarını Ülkücü-Milliyetçi Hareketten daha fazla düşünemez, düşündüğünü iddia edemez. Şehitlerimizin hatıraları üzerinden kimseye prim yaptırmadık, yaptırmayız. Ülkücü Gençlik akıllıdır, zekidir. Kendi gelecekleriyle ilgili planları olmayanlar başkalarının senaryolarında figüranlığa tamah edecekler, tamam diyeceklerdir. Ülkücü başkalarının figüranı olmaz. Senaryosunu başkalarının yazdığı hiçbir oyunda yer almaz. Ülkücü programını mensubu olduğu teşkilatının hazırladığı mücadeleyi sonuna kadar vermekten kaçmayan inanmış insandır. Kim, hangi yola saparsa sapsın, nasıl bir ihanet ararsa arasın, dilden dile taşınan kutlu ülkü bugün Ülkücü-Milliyetçi Harekette yaşamaktadır. Kim hangi rüzgârlara kapılırsa kapılsın, kim hangi dalgalara yelken açarsa açsın, Kim, zulme ortak, zalime dost olursa olsun, inancımızı taşıyan dava arkadaşlarımız, ülküdaşlarımız vardır ve buradadır. Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle; “Bu dava dualıdır, bu dava ihlaslıdır, bu dava kutludur, bu dava şehitlerin kanı üzerinde imanlı kalplerin feragatleriyle yükselmiş, bugünlere gelmiştir.”
“Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzeten Sinan Ateş, “Ülkücüler aşkı ve ülkülerini ticaretmiş gibi yaşamazlar. Karşılığını bekleyerek sevmemiş ve sevmeyecektirler. Türk ülküsüne olan büyük aşklarının bedelini, dünyada, ancak vazifesini yapmış olmanın gönül rahatlığında ararlar.
Ülkücüler, çıktıkları yolda ummadıkları meşakkatlerle karşılaşmış değillerdir. Bu meşakkatli yolu bilerek tercih etmişlerdir. Bilir ve inanırlar ki büyük ideallere küçük yollardan ulaşılmaz. Yürüdükleri yolda hilelere, suiistimallere, kolaycılıklara prim vermez, her türlü alçaklığı yolun kutsiyetine ve haysiyetine halel getirmek kabul ederler. Bu izan ve şiarla yolunu, yoldaşını terk edenlerden olmazlar.
Ülkücülerin nefsanî mücadelesi yoktur, nefisleriyle mücadeleleri vardır çünkü bilirler ki ülkücülük nefsini yenme cehdini mecbur kılar. Şahsiyetlerini mücadeleleriyle bir tutar, mücadelelerine yapılan her taarruzun önünde siper olmaktan imtina etmezler.İşte bu dava ve iman adamlarının Türk milleti lehine inisiyatif almasının, Türk milletini layık olduğu yere getirme azminin, Türk milletiyle buluşma adresinin adı Ülkücü-Milliyetçi Harekettir. Bu hareket Türkiye’nin sigortasıdır. Türkiye sonsuza kadar yaşasın diye şehit olan Ertuğrul Dursun Önkuzu ve arkadaşları Rus işgaline geçit vermediler.
Son olarak, Başkomutanlık Meydan Zaferi’nin ikinci yıldönümünde, Dumlupınar’a gelen Gazi Mustafa Kemal’in, burada yaptığı ve yıllar geçse de hafızalardan silinmeyen konuşmasının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum: “Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir. Bir milletin ruhu baskı altına alınmadıkça, bir milletin kararlılığı ve iradesi kırılmadıkça, o millete hükmetmenin imkânı yoktur.” Sözlerime son verirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kurucu kahramanlarımızı, aziz ecdadımızı, Ertuğrul Dursun Önkuzu başta olmak üzere muhterem şehitlerimizi, elbette Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’i, ebediyete irtihal etmiş dava şehitlerimizi hürmetle anıyor, Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.” diyerek sözlerine son verdi.
Genel Başkan Sinan Ateş daha sonra “Adı Kalbimizde Dursun” adlı şiir yarışmasında dereceye giren yarışmacıların ödüllerini takdim etti. Son olarak Ertuğrul Dursun Önkuzu fotoğraf sergisini gezen Genel Başkan Ateş Gazi Üniversitesinden ayrıldı.