2016'da Fırat Kalkanı, 2018'de ise Zeytin Dalı Harekatı'nı gerçekleştirerek güney sınırının bir bölümünü terör örgütleri DEAŞ ve PKK/PYD'den arındıran Türkiye, harekat sonrası iç savaşın yıkıcı etkisi ve terör örgütlerinin baskısı altında kalan bölgelerin maddi ve manevi inşasına ve ihyasına başladı. İçişleri Bakanlığınca söz konusu yeniden yapılandırma süreciyle ilgili bir çalışma ekibi oluşturularak 7 başlıkta Türkiye'nin bölgedeki faaliyetleri incelenerek raporda toplandı. STK temsilcilerinin de bulunduğu 279 kişiyle görüşülerek Esad yönetimi dönem, DEAŞ ve PKK/PYD idaresindeki dönem ile Türkiye'nin bölgede bulunduğu sürece ilişkin mülakatlar yapıldı.
REJİM DÖNEMİNDE İLAÇ BULUNAMIYORDU
Yeni Şafak'ın haberine göre Raporda, Türkiye'nin bölgedeki varlığıyla birlikte sağlık güvenliğini sağlamak amacıyla, sağlık alanlarında hastaneleri de içeren yatırımların yapıldığı ifade edildi. Dikkat çekici görüşler şöyle:
-Yerel Doktor (Cinderes): Rejim döneminde sağlık hizmetleri çok zayıftı, 1 tane merkez vardı o da askerlere aitti. İlaç ise ya çok azdı ya da bulunamıyordu.
-Yerel Halk (El Bab): DEAŞ zamanı hiçbir yere çıkamazdık. Birçok hasta evden çıkamadıkları için öldü.
-Yerel Doktor (Cinderes): Kadınlar doğum yaparken kan kaybından ölüyorlardı. Şimdi bir kan merkezi var.
-Cerablus Hastanesi'nde bir hasta: Önceden araba tutup kendim El Bab'a gidiyordum, şimdi ambulans beni getirip, götürüyor.
-El Bab Hastanesi'nde bir hasta yakını: Çocuğum burada beşinci ameliyatını oldu. Hiç yürüyemezdi, şimdi yürüyor.
-Yerel Doktor (Azez): Türkiye'nin buradaki varlığı sağlık hizmetlerini olumlu yönde etkiledi. Psikoloji, cerrahi, kalp damar, çocuk alanları fazlalaştı. Bu istikrara bağlı olarak doktorların geri dönüşleri oldu.
TÜRKLER EVİMİZİ İADE ETTİ
-Tüccar (El Bab): Rejim döneminde büyük tüccarlar ve zenginler Esad'ın kendi çevresinden kişilerdi. Bizlerin büyük işler yapmasına imkan yoktu.
-Çiftçi (Cerablus): DEAŞ döneminde durum kötüydü. Mallara el koyma ve hapis vardı.
-Yerel kadın sağlık personeli (Cerablus): DEAŞ'lılar evimizi elimizden almıştı. Türkler bölgeye gelince evimizi bize iade etti.
-Öğrenci, Arzuhalci (Tel Rıfatlı): Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatından sonra daha serbest ve rahat bir ortam oluştu.
-Esnaf (El Bab): Esnaflar ve tüccarlar için telefon, internet, ulaşım çok önemli. DEAŞ gitti de şimdi bunları kullanabiliyoruz.
-Yerel Din Görevlisi (El Bab): Tel Rıfatlılar sık sık 'Türkiye neden Tel Rıfat'a müdahale etmiyor' diye protesto düzenliyorlar. Yolu kapatıyorlar.
EKONOMİ İYİYE GİDİYOR
Türkiye, bölgedeki ekonomik hayatı yeniden canlandırmaya yönelik önemli adımlar da attı. Bu kapsamda, zorla alınan vergileri kaldırdı, el konulan malları iade etti, can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir ortam inşa etti. Ekonomi güvenliğine ilişkin bazı görüşler şöyle:
-Ziraat Mühendisi (Afrin): PKK döneminde gençler zorla silah altına alınıyordu. Kimse işini mesleğini yapamıyordu.
-Esnaf (Afrin): Şu anda vergilendirme yok, günden güne ekonomi ve ticari hayat daha iyiye gidiyor.
-Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı (Afrin): Bölgenin ticari kapasitesi ve sermayesi var ancak bunu kullanacak altyapı ve ticaret ağı yok. Türk yetkililer bunun için uğraşıyorlar.
İLÇELER CIVIL CIVIL OLDU
Raporda ayrıca bireysel güvenlik, toplumsal güvenlik ve siyasal güvenlik alanlarına ilişkin dikkat çeken görüşler şöyle:
-Şurta Personeli (El Bab): DEAŞ zamanında her an ölümle karşı karşıyaydık. Kadın siyah peçe takmadı diye, kocasını ayaklarının dibine ateş ederek yollarda koşturdular.
-Yerel Eğitim Personeli (Azez): Evlilik izinleri bile emirden alınırdı. Emir uygun görmezse evlenemezdin.
-Yerel Din Görevlisi (Cerablus): Yaşamak için DEAŞ'a biat ettik.
-Esnaf (Afrin): YPG zamanında esnaflık yapabilmek için icazet lazımdı.
-Yerel Din Görevlisi (Afrin): Camileri kapattılar, çocuklarımızın Kuran öğrenmesi yasaktı.
-Şurta Personeli (El Bab): Türkiye gelmeden önce akşam vakti Çobanbey'e gidilemezdi. Akşam sokağa dahi çıkılmazdı. Şimdi ise ilçeler cıvıl cıvıl.
Tüccar (El Bab): Türkiye ile nefes aldık, ayaktayız. Esad da zalimdi, DEAŞ da.