Akçay tarafından yapılan yazılı açıklamada, ''Kandil’in sözcüsü, Pensilvanya’nın badisi, Türk düşmanlarının taşeronu CHP’nin şirazesi kaymıştır.'' gibi ifadeler paylaşıldı.
İşte Akçay'ın yaptığı o açıklamanın tam metni:
YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından siyasetin edilgeni, Kandil’in sözcüsü, Pensilvanya’nın badisi, Türk düşmanlarının taşeronu CHP’nin şirazesi kaymıştır. YSK kendi beklentilerine uygun karar verdiğinde sevinç çığlıklarıyla alkış tutanlar 2 gündür ağızlara alınamayacak hakaretlerle YSK’yı hedef almakta, hukuku ve yargı kurumlarını hedefe koymaktadır.
CHP sözcülerinin zehirli dilleri telaşla sağa sola saldırmaktadır. CHP kendi aleyhlerine dile getirilen her görüşe hakaretle karşılık vermekte, gerilim siyasetinden beslenmektedir. CHP sürekli kaos, korku ve umutsuzluk pompalamaktadır. Milletimizle temas kuramamakta, hırçınlığını ülkemizi adeta bir korku tüneline sürüklemek gayretindedir.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da bugünkü basın açıklamasıyla, Türk siyasetinde dürüst ve ilkeli siyasetin simgesi olan Sayın Genel Başkanımıza yönelik sistematik saldırının sözcüsü olmuştur.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve sözcüleri son günlerdeki konuşmalarıyla siyasi ahlaksızlığın çamurunda debelenmektedir. Mehmetçiklerimizi şehit eden, Türkiye’yi bölmek isteyen terör örgütü PKK’ya tepki göstermekten imtina edenler, MHP’ye, Genel Başkanımıza ve Cumhur ittifakına ağzını geleni söylemekte, şirretliğin dozunu her geçen gün artırmaktadır. İmralı canisinin, bebek katilinin heykelini dikeceğini söyleyene özgürlük isteyen, PKK’nın siyasi kanadı ile milletin gözünün içine baka baka ittifak yapan, YPG’yi terör örgütü olarak görmediğini söyleyenlerin siyasi sözcülüğünün ötesine geçememektedir.
CHP sözcüleri ve milletvekilleri her konuşmalarında “her şey çok güzel olacak” diyerek FETÖ’cülere ait subliminal mesajlar vermektedir.
CHP sözcülerinin siyaseti değersizleştirerek hakaret ve küfür seviyesine düşürmesi zaaf belirtisidir. Olaylar karşısında mahkûm olan, etken bir tavır belirleyemeyip edilgen kalan CHP politika üretemedikçe hakaret diline başvurmaktadır.
Ağızlarındaki kiri ne kadar dışarı vururlarsa vursunlar yarattıkları toz duman terörle işbirliklerini, iktidarı sandıkta değil krizde, kaosta ve sokakta aradıklarını gizleyemeyecektir.
CHP’nin telaşı ve paniği HDP, PKK ve FETÖ ile işbirliklerinin deşifre olmasındandır.
CHP’nin telaşı ve paniği İstanbul seçimlerinin yenilenerek millet iradesinin şaibesiz ve net bir şekilde ortaya çıkmasından korkudur.
CHP’nin hali, bugün durduğu yerin millet vicdanı tarafından görülmesi üzerine deve kuşunun başını kuma gömerek saklanacağını sanmasıdır. CHP başını kuma gömmüştür ama komik manzarası kabak gibi ortadadır.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal etmesini beka sorunu olarak görmektedir. Asıl beka sorunu İstanbul’da FETÖ’cülerle işbirliği yapmak veya FETÖ’cülerin sandıkta milletin oyunu çalmasına göz yummaktır. Asıl beka sorunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal bir kurumu olan YSK’yı yok sayıp tehdit etmek, onun üyelerini hedef göstermektir.
CHP’li Engin Özkoç şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan kişilerle ittifak yapmanın beka sorunu olduğunu söylemektedir. Çok doğru bir tespittir. Doğru söze ne denir. Tam da HDP, İmralı Canisi, Kandil ve FETÖ ile işbirliği yapan kendi partisi CHP’yi tarif etmektedir.
CHP’i Engin Özkoç hukuka saldırıdan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat geren kişilerle oturup ittifak yapmanın beka sorunu olduğunu söylemektedir. O zaman adama sormazlar mı FETÖ’cüleri savunmak için mahkeme önlerinde, televizyonlarda, gazetelerde hukuka saldıran CHP milletvekilleri değil miydi? Cezaevindeki FETÖ’cü hainleri Adana’da miting meydanında alkışlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi? Devletin gizli belgesini sızdıran CHP milletvekili değil miydi? Siz hangi hırsızlıktan bahsediyorsunuz. Hırsızlara kol kanat geren kimden bahsediyorsunuz? Yolsuzluk iddialarıyla gazete manşetlerine çıkan CHP içinde bile tartışmalara neden olan CHP’li belediye başkanlarına sahip çıkan CHP değil midir?
CHP’li Özkoç TC’yi silen milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla birlikte olmanın beka sorunu olduğunu söylemektedir. Seçimi kazanan bazı CHP’li belediyeler TC ibaresini astırmıştır. TC ibaresini asmak önemlidir. Ancak ne hikmetse CHP’li bazı belediyeler TC ibaresini astırırken CHP; HDP, Kandil, PKK, YPG ve FETÖ’cülerle ittifaka tam gaz devam etmektedir.
CHP’li Özkoç Türklüğü reddeden, milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla birlikte olmanın beka sorunu olduğunu söylemektedir. Milliyetçilik ayaklar altında değildir. Kimse de milliyetçiliği ayalar altına alamaz. Bugün milliyetçilik baş tacıdır. Ancak Türklüğü reddeden ve Türk milliyetçilerine düşmanlık yapanların başını CHP çekmektedir. 27 Ekim 2015 tarihinde PKK’nın televizyon kanalı İMC TV'ye katılıp “Anayasa’nın ilk üç maddesi değiştirilmelidir ve Anayasa’dan Türk kelimesi çıkarılmalıdır.” diyen Kemal Kılıçdaroğlu değil midir?
CHP’nin ülke bekası hakkında hiçbir hassasiyeti yoktur. Ülkemize yönelik tehdit ve tehlikeleri görmezden gelmektedir.
CHP;
• YSK’nın verdiği hukuki bir kararın ekonomik darboğaz için fırsat olarak görülüp döviz kuru üzerinden Türkiye’nin tehdit edilmesine sessizdir.
• Akdeniz’de kıta sahanlığımızda yaptığımız sondaj faaliyetlerinde önümüzü kesmek için ABD, Fransa, Avrupa birliği bir olmuş plan üstüne plan yapıyorken sessizdir.
• Bağımsız bir dış politika ve savunma stratejisi yürütme gayretiyle “S-400 alacağız” dediğimizde “bedeli ağır olur” diyenlere karşı CHP sessizdir.
• Zeytindalı Harekatında Afrin’e girilmesine karşı çıkan, Fırat’ın doğusuna PYD/PKK’ya operasyona şiddetle karşı çıkan yine CHP’dir.
En önemli beka sorunlarından birisi olan terör örgütlerine karşı CHP’nin tutumu “vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum”dur; “YPG bize saldırmaz” düşüncesidir.
Özelde 6 Mayıs YSK kararı, genelde ise 31 Mart seçimlerinden itibaren CHP’nin başarabildiği tek şey herkesi CHP’nin başarısız, vizyonsuz, çözümsüz bir parti olduğuna inandırmasıdır. Kaostan, karmaşadan güç almaya çalışan CHP’ye tavsiyem kendilerini sorgulamaları, Kandil’den ve Pensilvanya’dan esen rüzgara göre şekillendirdikleri seyyar siyasetlerini bırakıp bir an önce hukuk ve demokrasi çerçevesinde dişe dokunur siyaset üretmeleridir.