Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin “MYK-MDK Ortak Toplantısı Sonrası” yazılı açıklama yaptı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli açıklamasında şunları kaydetti:
"Milliyetçi Hareket Partisi 12.Olağan Büyük Kurultayı 18 Mart 2018 tarihinde yapılmış, bu kapsamda saygıdeğer delegelerimizin oylarıyla Merkez Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu’nda görev alacak dava arkadaşlarımız belirlenmiştir.
O tarihten bugüne kadar gerek MYK üyelerimiz gerekse de MDK üyelerimiz üstlendikleri tarihi sorumlulukları özveriyle ve fedakârlık bilinciyle yerine getirmişlerdir.
Partimiz açısından, Türkiye’nin son üç yıllık zorlu dönemi 12.Olağan Büyük Kurultayı’mızın iradesiyle tezahür eden muhterem kadroların inançlı mücadelesi sayesinde göğüslenmiştir.
Nitekim oyunlar görülmüş, tuzaklar bozulmuş, komplolar dağıtılmış, kara kampanyalar berhava edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi doğru zamanda, doğru yerde dosdoğru duruş sergilemiş, “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” ilkesini siyasetinin mihveri, Türk siyasetinin de mihrabı yapmıştır.
Bu siyaset kavrayışıyla meseleler ele alınmış, gelişmelerin istikameti, gündemin ağırlık merkezine yerleşen konuların seyir ve ilerleyişi hem analiz hem de takip edilmiştir.
Memnuniyetle ifade etmeliyim ki, ülkemizin hassas ve kırılgan bir döneminde, MYK ve MDK’da sorumluluk üstlenmiş dava arkadaşlarım görevlerinin gereğini bihakkın yerine getirmişlerdir.
Yakın dönem siyasi olayları isabet ve ihtimamla okunduğunda partimizin neleri göze aldığı, hangi engelleri aştığı, neyi başardığı gayet sade ve sarih bir şekilde anlaşılacaktır.
27.Dönem Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nin yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş süreci; siyasi, diplomatik ve ekonomik meselelerin karmaşıklaşan cesameti; aynı zamanda iç ve dış tahriklerle birlikte dünya çapında etkili olan KOVİD-19 salgınının yaygınlık kazanması elbette ülke ve siyaset gündemine damga vurmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi; ahlaklı ve ilkeli çizgisiyle, samimi ve sağduyulu tutumuyla, aklın ve sabrın kılavuzluğuyla, ayrıca milletimizin vicdan özünden ve ruh kökünden beslenen dengeli politikalarıyla Türkiye’nin haklarını cesaretle savunmuştur.
Partimizin her mensubunun bu mücadelede büyük bir payı bulunmaktadır.
Türk siyasetine yeni bir soluk getiren, nihayetinde sağlam ve sarsılmaz bir irade gösteren Cumhur İttifakı, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti kucaklaşmasının ikramıyla umutları tazelemiş, milli heyecanları tahkim ve takviye etmiştir.
Cumhurbaşkanı seçilmesi için gerek ve yeter baraj sınırının yüzde 50+1’e yükselmesi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin özellikleriyle mündemiç ittifak kültürü doğal olarak Türkiye siyasetine yeni bir boyut kazandırmıştır.
Böylece siyasal dağınıklık önlenmiş, anlaşmazlıklar düğümlenmiş, partiler arasında işbirliği ve uzlaşma arayışları sonuca bağlanarak kutuplaşma dinamikleri en aza çekilmiştir.
Cumhur İttifakı yeni siyaset ruhuyla uyumlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin dokusuna ve doğasına uygun yapısıyla toplumsal huzurun ve siyasal istikrarın güvencesi haline gelmiştir.
Artık uzayı hedeflemiş, 2023’de Ay’a ayak basmak için kolları sıvamış, ufuk ötesini kavramış; çevik, atılgan, iddialı, diri ve ön alan bir ülke tablosu hamd olsun vaziyet almış, vuku bulmuştur.
CHP’nin yalan siyaseti, HDP’nin yıkım siyaseti, İP’in yitik siyaseti Cumhur İttifakı karşısında çuvallamıştır.
Üniversite gençliğini istismar eden, sokaklardan güç devşirmek için harekete geçen, terör örgütleriyle emel ve eylem birlikteliği yapan mezkur partilerin demokrasi ve milli irade husumeti tehlikeli düzeylere ulaşmıştır.
Zilletin şaftı kayarken Türkiye’yi de krize kaydırmayı hedeflemesi ne millet sevgisiyle ne de meşru ve demokratik siyasi mücadeleyle bağdaşmayan ilkellikler olarak karşımıza çıkmıştır.
Üniversite kapılarında yasa dışı marjinal sol örgütlerle aynı kümeye giren, aynı zehirli üslubu benimseyen partilerin gayri milli muhalefet stratejileri Türkiye’nin tarihi ve egemenlik haklarına kast etmek üzerine planlanmıştır.
İnanıyorum ki, Türk gençliği bu tuzağa düşmeyecektir.
PKK ve FETÖ’nün yanında, DHKP-C, MLKP, TKP-ML, LGBT ve Soros uşaklarıyla fiili ittifak kuranların istiklalimize cephe aldıkları, istikbalimize nifak saçtıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Aziz milletimizin hakkını hukukunu çiğneyenlerin, iç barış ve huzur ortamını sakatlamak için bozgunculuk yapmaları, hak ihlallerinden şikayetçi olmaları derin ve dipsiz bir çelişkidir.
FETÖ’nün 7 Şubat 2012 tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı’nı hedef alan hain operasyonundan dokuz yıl sonra MİT tırları davasında yargılanan bir CHP milletvekilinin yeniden yargılanma talebinin kabul edilerek infazının durdurulması kuşkulu ve kaygı verici bir gelişmedir.
Bu kapsamda İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına dayanak ise Anayasa Mahkemesi’nin üst üste iki defa aldığı hak ihlali kararıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin, milletin hakkı ihlal edilip yok sayılırken, işlediği suçu tevsik ve teyit edilmiş kişilerle ilgili tartışmalı duyarlılığı evrensel hukuk normları açısından izahı yapılamayacak bir çarpıklıktır.
Bu mahkeme, Anayasa’nın özel madde olması sebebiyle öncelikle uygulanması şart olan geçici 20.maddesini yok sayarak yine aynı Anayasa’nın 138.maddesini çiğnemiştir.
Yanlış ve mahsurlu olsa da Anayasa Mahkemesi’nin kararları bağlayıcıdır.
Fakat Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı söz konusu CHP’liye otomatik olarak milletvekilliği sıfatı da kazandırmayacaktır.
Geçmişin adeta rövanşının alınması gözlerden ve dikkatlerden kaçmamaktadır.
Bu vesileyle tekrar ifade etmek isterim ki, Anayasa Mahkemesi milletimizin ve demokrasimizin haklarını muhafaza veya müdafaa edecek düzeyde tekrar yapılandırılmalı, yeni anayasa sürecinde yüksek mahkemenin mevcut durumu mutlaka ele alınmalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin kararları bizatihi Anayasa’ya aykırı olamayacak, TBMM’nin tarihi ve yüksek iradesine de pranga vuramayacaktır.
Bu aşamada yapılması gereken bize göre şudur:
İlgili CHP’li milletvekilinin fezlekesi TBMM Karma Komisyonu’na acilen getirilip dönem sonuna bırakılmadan gündeme alınmalı, ardından da Genel Kurul’a indirilerek dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili oylama yapılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi bu oylamada yeniden yargılama yolunun açılabilmesi için dokunulmazlığın kaldırılması yönünde oyunu kullanacaktır.
Hiç kimse konusu suç teşkil eden fiillerini demokrasi ve hak ihlalleri gerekçesiyle örtbas edemeyecektir.
Türkiye bir hukuk devletidir.
Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi adalet ve hukuk sınırları içinde siyaset mücadelesini kararlılıkla sürdürecek, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyen erdemli vasfını sürdürecektir.
Partimizin önündeki en önemli siyasi olaylarından birisi de 13.Olağan Büyük Kurultayı’dır.
Daha önce açıklanan kurultay tarihimizin 14 Mart 2021 Pazar günü olduğu hatırlardadır.
Ancak salgın şartlarının ağırlığı ve hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanması nedeniyle 13.Olağan Büyük Kurultayımızın 18 Mart 2021 Perşembe günü maske, mesafe ve temizlik şartlarına titizlikle riayet eden dava arkadaşlarımızın katılımıyla yapılması bugünkü Merkez Yönetim Kurulumuzda kararlaştırılmıştır.
İl ve ilçe kongre süreçlerinde yaşanan güzelliklerin, sağduyunun, şuurun ve heyecan dalgasının temerküz ederek Büyük Kurultayımız’a yansıması amacımız ve arzumuzdur.
İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacaktır.
Üç yıllık zaman diliminde Merkez Yönetim Kurulu’nda ve Merkez Disiplin Kurulu’nda görev alan değerli dava arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.
Partimiz, Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünü kucaklayacak yenilenmiş kadrolarıyla, gücüne güç katmış köklü politikalarıyla tarihsel yolculuğuna azimle devam edecek, milletimiz ne diyorsa ona kulak verecektir.
Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Taşıdığımız niyet, sahip olduğumuz haslet, tavizi imkansız Türk ve Türkiye sevdamız, millete mensubiyet onurumuz dava ahlakımızın refakatiyle inanıyorum ki, kutlu bir geleceğin kapısını ardına kadar aralayacaktır.
Sefer bizden zafer Allah’tandır.
Gayret bizden takdir büyük Türk milletindedir."