2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi İle 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin tümü üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına söz alan Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili İsmail Faruk AKSU, “Temel amacı makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmek, enflasyonu orta vadede tek haneye düşürmek ve mali disiplini korumak olan 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin; toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan program, destek ve ödeneklerle, gerçekçi bir bütçe olduğunu düşünüyoruz” dedi.
2024 yılı bütçesinin milletimizin önceliklerini dikkate alarak, Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığını belirten AKSU, “Bütçe ödeneklerinin; yatırımı, üretimi, istihdamı artıracak, depremin yaralarını saracak; tüm vatandaşlarımızın yaşam standardını yükseltecek, huzur ve güvenliği temin edecek bir anlayışla tahsis edildiği anlaşılmaktadır” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı AKSU, konuşmasında 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinde en büyük iki payın eğitime ve sağlığa ayrıldığını belirterek. “Eğitime verilen önemin göstergesi olarak Bütçenin %14,6’sına tekabül eden bu ödenekle gençlerimizin önü açılacak, iyi yetişmiş Türk gençliği milli hedeflerimizin teminatı olacaktır. Eğitimle beraber bütçeden ayrılan en önemli pay olan sağlığa ayrılan kaynak ile sağlık hizmetleri ülkemizin her yerinde tam donanımlı hastanelerle tüm vatandaşımıza ulaşacaktır” dedi.
AKSU, muhtaç ve yaşlılarımızın onurlu bir yaşam sürmesini, şehit yakını, gazi ve engellilerimize sahip çıkılmasını, istikbale güvenle bakabilmenin gereği kabul ettiklerini; kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunan, çocuğun üstün yararını temel ilke kabul eden ve devletin güvencesi altına alan aile destek programlarını önemli gördüklerini belirterek; “Ülkemizde hiç kimseyi sahipsiz bırakmayacak bir sosyal koruma ve destek sistemi bulunmaktadır. Bütçeden bu doğrultuda ayrılan 497 milyar liralık ödenek; ödeme gücü olmayanların sağlık primi giderleri; muhtaç, engelli ve evde bakım aylığı, şehit yakını ve gazilerimizin aylıkları; aile destek programları ile elektrik ve doğalgaz tüketim desteği gibi sosyal ödemeler için kullanılacaktır. Ekonomik refahın, toplumun tüm kesimleriyle adil şekilde paylaşılması sürdürülebilir kalkınmanın gereğidir. Bu doğrultuda ailenin güçlendirilmesini, her ailenin yeterli ve sürekli bir gelire sahip olması için en az bir kişiye iş imkânı sağlanmasını, belirlenecek düzeyin altında gelir elde eden ailelerin “asgari gelir desteği” kapsamına alınmasını öngörüyoruz.” dedi.
AKSU; bütçeden, yatırımlara, ekonomik ve sosyal sektörlerin tamamına da hedefler ve imkanlar ölçüsünde kaynak ayrıldığını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Geleceğin kritik sektörlerinden birisi olan tarıma %169 oranındaki artışla 384 milyar lira ödenek tahsis edilmiştir.
Bunun 91,6 milyarı çiftçimizi destekleme programlarına, 100,6 milyarı tarım yatırımlarına, 191,8 milyarı da tarımsal kitlerin finansmanı ve ihracat desteklerine ayrılmıştır.
Türkiye’nin stratejik ve mukayeseli üstünlüğü tarımdır. O sebeple, tarımsal üretimi ve çiftçimizin refahını artırıcı desteklerin etkin bir şekilde sürdürülmesi şarttır.
Türkiye her bakımdan öngörülebilir, uluslararası standartlarda bir yatırım iklimine sahiptir.
2024 bütçesinde yatırım harcamaları için ayrılan toplam kaynak, bütçenin %14,4’üne tekabül eden 1,6 trilyon liraya çıkarılmıştır.
Sermaye transferleri ve sermaye giderlerinden oluşan bu ödeneğin yaklaşık 650 milyar lirasının afet konutlarının yapımında kullanılması öngörülmüştür.
Ayrıca özel sektör önceliğinde büyüme stratejisi doğrultusunda reel kesim destekleri için de 376,5 milyar lira ödenek ayrılmıştır.
Ekonomide uzun dönemli istikrarlı büyüme, sürdürülebilir sanayi üretiminden geçmektedir.
Ülkemizin yakaladığı yüksek büyüme başarısının arkasındaki asıl itici güç de sahip olduğumuz sanayi altyapımızdır.
Türkiye, sanayi ve teknoloji alanında güçlü bir vizyon ortaya koymuş, stratejik bir girişim olan Millî Teknoloji Hamlesinin artarak devam eden çıktıları, gücümüze güç katmıştır.
İmalat sanayiinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı artmaktadır.
Başta savunma sanayii olmak üzere, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi birçok kritik alanda yerli ve millî üretim hız kazanmıştır.
Kızılelma’dan sonra milli muharip uçağımız “Kaan” inşallah 27 Aralık’ta ilk uçuşunu yapacak, dosta güven düşmana korku salacaktır.
Gelişen sanayisine ve büyüyen ekonomisine paralel olarak enerji talebi de artan Türkiye, son yıllarda yerli kaynak potansiyelini arama, bulma ve kullanıma alma yolunda atılan başarılı adımlar ve enerji yatırımlarıyla, küresel enerji piyasasının, önemli bir aktörü haline gelmektedir.
Enerjinin yanı sıra küresel ekonominin yavaşladığı bir dönemde ülkemiz; sanayiyi de yönlendiren ulaştırma, altyapı, iletişim ve lojistik alanlarındaki yatırımlarıyla da ön almış ve rekabet avantajı yakalamıştır.
Dünya ticaretinin değişen ekseni, tüketim ve üretim merkezlerine yakınlığı nedeniyle ülkemize önemli fırsatlar sunarken, yapılan bu yatırımlar sayesinde fırsatların değerlendirilmesi de mümkün hale gelmiştir.
Türkiye’nin jeostratejik konumu, tarihî ve kültürel mirasından doğan yükümlülükleri, bölge ve dünya barışının tesisinde üstleneceği rol, egemenlik haklarına, huzur ve güvenliğine yönelik saldırılar ise güçlü ve caydırıcı bir silahlı kuvvetler ile güvenlik gücüne sahip olmayı zorunlu kılmaktadır.
Bu amaçla Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak dâhil, savunma ve güvenliğe bütçenin %10,2'sine tekabül eden 1,3 trilyon ödenek ayrılmıştır.
Ayrılan bu kaynakların da katkısıyla Türkiye'nin millî güvenliğine yönelik tehditler bertaraf edilecek, insanlık suçu olan terörle mücadele kesintisiz devam edecek, milletimizin huzur ve güvenliğini sağlama kararlılığı tavizsiz sürecektir.
Bu irade ve güç milletimizde ve devletimizde fazlasıyla vardır.”
AKSU: “Terör yoluyla Türkiye’ye diz çöktüremeyecek, Türk milletine boyun eğdiremeyecekler”
Konuşmasının başında pençe kilit harekâtı bölgesinde, bölücü terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen hain saldırı sonucu şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı dileyen AKSU; terörü, terörü meşrulaştıran anlayışı, eli kanlı terör örgütü PKK’yı lanetleyerek, “Terör yoluyla Türkiye’ye diz çöktüremeyecek, Türk milletine boyun eğdiremeyecekler.
Milli birliğimizi bozamayacak, milli hedeflerimizden vaz geçiremeyecekler.
Milli birlik ve siyasi kararlılıkla, terörle mücadeleye sonuna kadar devam edilecek, Türk devletinin kudreti hainlere gösterilecektir.
Teröre destek veren, himaye eden, göz yuman, açık ya da gizli işbirliği içinde olan kişi, kurum kim varsa, tüm unsurlarıyla bölücü terörün kökü, inşallah kısa sürede kazınacaktır.
Vatan sağ olsun, Türk milleti var olsun.” dedi.
AKSU: “Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya, insanlığın huzurunun da teminatı olacaktır”
"Lider ülke Türkiye" ülküsünün en önemli unsurlarından birisinin Türkiye'nin bağımsız, etkili ve sonuç alıcı bir dış politika izlemesi olduğunu söyleyen AKSU, yürüttüğü dengeli, çok boyutlu ve çok yönlü milli politikalarıyla öne çıkan Türkiye’nin, küresel adaletin, barış ve huzurun sağlanması için de gayret gösterdiğini; dünyanın tanıklık ettiği en ağır katliamlardan ve soykırımlardan birisi olan İsrail zulmüne karşı da Türkiye’nin, en başından itibaren gösterdiği samimi gayret ve diplomatik çaba ile insanlığın vicdanı olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Gazze’de yaşanan insanlık dramının, uluslararası hukukun ve kuruluşlarının çaresizliğini gösterdiğini vurgulayarak, “Beklentimiz İsrail ile Filistin arasında derhal ateşkesin sağlanması, İki devletli çözümün hayata geçirilmesi, barış, huzur ve istikrarın hâkim olması, çocukların ölmemesidir.
Geldiğimiz noktada küresel eşitsizlik ve küresel adaletsizlik endişe verici seviyelere ulaşmıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Küresel Gıda Krizi 2023 Raporuna göre, dünyada ortalama 735 milyon kişi açlıkla karşı karşıya iken her gün binlerce çocuk açlık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybetmektedir.
Uluslararası kuruluşların ve gelişmiş ülkelerin duyarsız kaldığı insani trajediler karşısında, yürüttüğü insani diplomasiyle Türkiye, 2016 yılından itibaren milli gelire oranla insani yardımda dünyanın en cömert ülkeleri arasında yer almaktadır.
İşgal, katliam, zulüm, eşitsizlik ve adaletsizliğin kurumsallaştığı bir dünya, kuşkusuz insanlığın huzur bulabileceği bir dünya olmayacaktır.
Türk milletinin asırlara hükmeden adalet anlayışıyla vücut bulacak olan Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya, insanlığın huzurunun da teminatı olacaktır.” dedi.
AKSU: “2024 yılı bütçe teklifini ve genel ekonomiyi değerlendirirken temel ilkemiz; uygulanan ekonomik, mali ve sosyal politikalarla birlikte maruz kalınan depremin, devam eden jeopolitik risk ve belirsizliklerin ülkemize yüklediği ağır sorumluluğun da göz önünde bulundurulmasıdır”
Konuşmasında küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi üzerine değerlendirmelerde bulunan AKSU; Türkiye’nin; 2022 yılında yakaladığı %5,5 oranındaki büyüme hızıyla diğer ülkelerden olumlu ayrıştığını ve son 13 yıl kesintisiz büyümeyi başardığını ifade etti.
2020'den itibaren küresel ekonomide yaşanan türbülansın, Türkiye ekonomisini de etkilediğini kaydeden AKSU; her şeye rağmen Türkiye’nin, uyguladığı politikalarla bu süreci başarıyla yöneten ülkelerden birisi olduğunu, 2023 yılının dokuz ayında %4,7, üçüncü çeyreğinde %5,9 büyüyerek 13 çeyrektir aralıksız büyüme sürecini devam ettirdiğini, yılın üçüncü çeyreğinde, sanayi ve imalat sektöründeki performansla birlikte yatırım ve ihracatın büyümeye katkısının önceki çeyreğe göre arttığını, iç talepteki artış hızının yavaşladığını ve daha dengeli bir büyüme gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye'nin, büyümeye bağlı olarak en çok istihdam yaratan ülkelerden birisi olduğunu vurgulayan AKSU, Ekim ayında istihdamın 32 milyon kişiye yaklaştığını, işsizlik oranının %8,5 ile son 11 yılın en düşük seviyesine gerilediğini ifade etti.
AKSU, Türkiye’nin küresel ekonomideki daralma ve jeopolitik gerilimlere rağmen pazar payını genişleterek ihracattaki artışını sürdürdüğünü, 2021 yılında ilk kez %1’in üzerine çıkardığı küresel ihracattan aldığı payını daha da artırdığını belirterek, uygulanan sıkı para politikaları ve küresel ticaretteki yavaşlamaya rağmen Ocak-Kasım döneminde ihracatın önceki yılın aynı dönemine göre %0,7 oranında artarak en yüksek Kasım ayı rakamına ulaşıldığını ve ithalattaki ivme kaybıyla dış ticaret dengesinin olumlu etkilendiğini söyledi.
2023 yılının ilk yarısındaki zayıf dış talebin, ödemeler dengesindeki toparlanma hızını yavaşlattığını belirten AKSU, Turizmde yaşanan sevindirici gelişmeler ve hizmet gelirlerinde devam eden artış eğilimi ise Eylül ayından itibaren cari işlemler dengesini desteklemeyi sürdürmüştür. Cari denge Ekim ayında 186 milyon dolar fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık 50,7 milyar dolara gerilemiştir.” dedi.
AKSU: “Türkiye’nin gelecek planlamasındaki önceliği, depremin yaralarını sarmak, deprem bölgesini yeniden inşa ve ihya etmektir”
Harcamalarda ortaya konulan ihtiyatlı duruşun, birçok gelişmiş ülkeden daha iyi bütçe performansı gösterilmesini sağladığını vurgulayan AKSU, “2022 yılında bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı %1 gibi düşük bir seviyede gerçekleşmiştir. 2023 yılında ise depremlerin yol açtığı hasarın onarımına yönelik harcamalar ile EYT düzenlemesi, bütçeye önemli bir yük getirmiştir.
Toplam maliyeti 104 milyar dolar olarak hesaplanan depremin yaralarını sarmak için 2023 yılında 762 milyar, 2024 yılında ise 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayrılmıştır.
Kuşkusuz Türkiye’nin gelecek planlamasındaki önceliği, depremin yaralarını sarmak, deprem bölgesini yeniden inşa ve ihya etmektir.
Bu gelişmeler doğrultusunda 2023 yılında merkezî yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının %6,4’e çıkması, deprem hariç %3,4 seviyesinde kalması öngörülse de gelirlerdeki artış nedeniyle açığın daha az olması beklenmektedir.” dedi.
AKSU: Kararlı politikalar inşallah sonuç verecek, enflasyonla mücadelede nihai başarı da sağlanacaktır
Enflasyonun Türkiye'nin önemli gündem maddelerinden birisi olmaya devam ettiğini ve vatandaşlarımızın hayatını yakından etkilediğini ifade ederek, enflasyonla mücadele politikalarının sonuçlarının da görülmeye başladığını söyledi.
Türkiye’de, vatandaşlarımızı enflasyona karşı koruma politikalarının tavizsiz sürdürülmekte olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
“Parti olarak da gündeme getirdiğimiz, toplum kesimlerinin refahını artırmaya yönelik bazı düzenlemeler, Cumhur İttifakı birlikteliğinde gerçekleştirilmiştir.
Asgari ücret, çalışan ve emekli maaşlarında enflasyonun üzerinde artış sağlanmış, asgari ücret vergi dışı bırakılmış, memur ve emeklilere yönelik ek gösterge düzenlemesi yapılmış, EYT sorunu çözüme kavuşturulmuştur.
Bunların yanı sıra çiftçi, esnaf ve sanatkârımıza yönelik nakit, hibe, afet, kira, kredi ve benzeri destek tedbiri uygulanmış; gıda ve temel tüketim mallarındaki vergiler düşürülmüş, konut kira artış oranı %25'le sınırlandırılmıştır.
Çiftçi destekleri ile küçük esnaf vergiden istisna edilmiştir.
Ailelere yapılan sosyal destek ödemelerinin miktarlarındaki artışlarla birlikte kapsamları da genişletilmiştir.
Bunlarla beraber yeni dönemde, birinci dereceye gelen tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesi, SSK, BAĞKUR prim ödeme gün sayısı farkının giderilmesi, tüm toplum kesimleriyle birlikte çalışan ve emeklilerimizin maaş artışları yapılırken onların huzur içinde insanca yaşayacakları bir refah düzeyine eriştirilmesi ve asgari ücretlilerimize büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesi beklentimizdir.”
AKSU: Ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir anlayışıyla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyoruz
Ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve milli bütünleşmeyi esas alan bir vizyonla ekonomi politikalarına yön vermeyi, ekonomide bağımsızlığı, yerli ve millî üretimi güçlendirmeyi, yurt içi tasarrufların ve yatırımların artırılarak, üretimin ve ihracatın ithalat bağımlılığını azaltacak, şoklara dayanıklı bir üretim ekonomisinin tesis edilmesini hedeflediklerini belirten AKSU; uygulamaya konulan plan, program ve politikalar sonucu Türkiye ekonomisine olan güvenin arttığını ve bu olumlu seyrin sürdürülebilmesinin makroekonomik dengeleri gözeten yapısal tedbirlerin de alınmasını gerektirdiğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunların en önemlilerinden birisi herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli ve etkin bir vergi sisteminin tesis edilmesi, kayıt dışılığı önleyecek adımların atılmasıdır.
Dijitalleşmede çığır açan gelişmelerin ekonomik alanlarda etkin kullanılmasını temin için millî güvenliğimizin bir unsuru olan ekonomik güvenlik risklerini bertaraf edecek mekanizmalar etkinleştirilmelidir.
İklim değişikliğine uyum çerçevesinde kararlı hedef ve politikaların ortaya konulmasını; afet riskini en aza indirmek için her türlü yapılaşmanın coğrafi ve jeolojik etütleri tamamlanmış alanlarda kurulmasını, mevcut yerleşimlerde ise kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasını öncelikli bir mesele olarak değerlendiriyoruz.
Ayrıca fiyatlarda istikrarı ve gıda arz güvenliğinin sağlamasını teminen tarımsal ürünlerin en kısa zincirle pazara ulaşmasını temin edecek mekanizmalar oluşturularak, üretici ve tüketicinin birlikte kazanmasını arzu ediyoruz.
Başta özel politika gerektiren gruplar olmak üzere toplumun tüm kesimlerine insana yaraşır iş imkanları sunulması ve işgücünün niteliğinin yükseltilmesi önceliğinde işgücü piyasasına yönelik yapısal reformların hayata geçirilmesini gerekli görüyoruz.
Bunlarla birlikte hükümet sistemindeki değişikliklere de uygun olacak şekilde, kamu çalışanlarının tamamının hukuki ve mali statülerini liyakat ve hakkaniyet ölçüleriyle düzenleyen, bütüncül bir personel rejimi reformunun yapılamasına ihtiyaç bulunduğunu düşünüyoruz.
Nihayet; Türkiye’nin yakaladığı siyasi istikrar ve demokratik olgunluğun oluşturduğu iklimde Cumhuriyetin yeni asrını; katılımcı, kapsayıcı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin özüne uygun yeni bir anayasayla taçlandırmayı hedefliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyetin 100. Yılında 100 maddelik anayasa çalışması ile bu yöndeki hazırlığını yapmıştır.”
AKSU: Milliyetçi Hareket Partisi olarak "Önce ülkem ve milletim" düsturuyla "2053'te süper güç Türkiye" yi inşa için gayret gösterecek, milletimizin hayrına olan her işin yanında olacağız
Konuşmasında, Milliyetçi Hareket Partisi olarak "Önce ülkem ve milletim" düsturuyla "2053'te süper güç Türkiye"yi inşa için gayret göstereceklerini ve milletin hayrına olan her işin yanında olamaya devam edeceklerini vurgulayan AKSU; “Milli varlığa sahip çıkacak; Türk milleti ortak paydasında Türkiye'nin kutlu geleceğine odaklanacağız.
CBHS ile Cumhur İttifakı birlikteliğinde, fırsat ve imkânları değerlendirerek “Türk ve Türkiye yüzyılı” hedefini adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz.
Devir Türk Devri, Yüzyıl Türkiye’nindir.” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı AKSU, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kurum bütçelerinde olduğu gibi, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin tümüne de "kabul" oyu vereceklerini belirtti.