MHP Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu'nun açıklamaları şu şekilde;
''Bugün burada; toplumun nabzını elinde tutan, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev halkla temas halinde olan, insanımızın derdine derman bulmaya çalışan siz değerli muhtarlarımızla bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Biliyoruz ki:
Sizler kim garibandır, kim dertlidir, kim sıkıntıdadır, kimin ne sorunu vardır bilen insanlarsınız.
Sizler sırça köşklerinden çıkmayıp toplum üzerine ahkâm kesen siyaset cambazları gibi değilsiniz. Sizler, içinden çıktığı insanlara yabancı, özüne yabancı siyasetçiler gibi değilsiniz. Sizler, seçilerek gelmiş, kendilerini seçen insanlarla bir arada yaşayan Türk demokrasisinin çekirdeklerisiniz.
Muhterem Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle; “Muhtarlıklarımız varsa demokrasimiz diridir. Muhtar demek mahallesinin hadimi demektir. Muhtar demek; mahalledeki devlet, mahalledeki dirayet, mahalledeki cesaret demektir.”
Bilmelisiniz ki; biz de liderimizin çizdiği vizyonla muhtarlık sistemine bakıyor, Muhtarlarımızın Türk milletinin dili, Türk devletinin ise millete uzanan eli olduğunun farkındayız.
Toplumla devletin en temel temas noktasını oluşturan muhtarlarımızın, bu ağır vazifeyi kısıtlı imkânlar çerçevesinde ifa etmeye çalıştığının da farkındayız. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in bu husustaki sözleri; muhtarlarımızın dertleriyle hemdert olmamıza dair emir ve talimat niteliğindedir.
Kendisinin deyimiyle “Muhtarlarımız demokrasimizin itibarıdır. Devletin mahalledeki gözüdür, kulağıdır, nefesidir.
Elbette sorunlarınızı biliyoruz. Elbette beklentilerinizi haklı buluyoruz. Şunu biliniz ki, muhtarlarımızın her meselesi bizim de meselemizdir”.
Evet… Muhtarlarımızın meselesi, bizim meselemizdir. Çünkü Muhtarlarımızın derdi vatandaşımızın derdi, muhtarlarımızın beklentisi vatandaşımızın beklentisidir. Bu sebeple; bütün dertlerine derman olmak için var gücümüzle çalışmak, elimizden geleni yapmak vazifemizdir.
Yerel yönetimlerle alakalı yapılan yasal düzenlemelerle mahalleye dönüşen köylerimizin gelirlerinin arttırılması, yaşanan bazı sorunların genel bir hal almaya, Muhtarlarımızın görevlerini ifa ettikleri binalarının giderlerinin karşılanmasının genel itibariyle külfete dönüşmeye başlaması, bizlere siyaset üstü bir anlayışla hareket etme sorumluluğu yüklemektedir.
Açık bir şekilde ifade etmem gerekir ki;
Bugüne kadar, gönül bağıyla da sevdalısı olduğumuz güzel İzmir’imizin, hangi köşesinden gelirse gelsin, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, haberdar edildiğimiz her konuyu ziyadesiyle önemseyip, gereği neyse onu yapma gayretini taşıdık. Bundan sonra da; Muhtarlarımızdan gelen her sese kulak verecek, her ricayı emir kabul edecek, her şikayeti, her eleştiriyi değerli bulup başımızın tacı edeceğiz.
İnanıyoruz ki; Muhtarlarımıza destek, demokrasiye desteğin turnusol kâğıdı olacaktır.
Biliyoruz ki; şehit kanlarıyla sulanmış, uğruna istiklal harbi verilen, sayısız Mehmetçiğin yoluna kurban olduğu İzmir’imiz her şeyin en güzelini hak etmektedir.
Gayemiz İzmir’in her köşesinin bu güzelliklere ulaşabilmesi, hedefimiz İzmir’imizin güzelliklerini gelecek nesillere aktarabilmektir.
Bu sebepledir ki; İzmir’i, İzmir’e dair her şeyi, İzmirliye ait olan her bir değeri miras olarak değil gelecek nesillere aktarılmak üzere bugün için bizlere verilen bir emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin kutsallığına mazhar olabilmek temennimiz, emanete ne pahasına olursa olsun sahip çıkmak ise yegane ülkümüzdür.
Tekrar hatırlatmak isterim ki; bu ülküye ulaşmak için oluşturulacak zincirin ilk halkası Muhtarlarımızdır.
Muhtarlarımız milletle devlet arasındaki çelikten zincirin en önemli halkası, vatandaş ile siyasetçi arasındaki köprünün mihenk taşıdır. O halkla olmazsa zincir kopacağının, o taş olmazsa köprü yıkılacağının bilincindeyiz.
Muhtarlarımız kendi mahallelerinin eminleridir. “Emin” olabilmek içinse siyaset üstü bir anlayışla her bir vatandaşımızı kucaklamak, her bir yüreğe dokunmak, akan her bir gözyaşını silmek, umudunu kaybetmiş her bir ruha can suyu vermek inkar edilemez bir zorunluluktur. Bunun için gereken ise şahsi çıkarları bir kenara bırakmak, egoları ayaklar altına almak, müşfik bir vicdana sahip olmak, umuda açılan kapı olmaktır.
Bunu onlarca yıldır başaran Muhtarlarımızın hakkını teslim etmek için bugünün doğru bir gün olduğu kanaatindeyim.
Bu sebeple; adaletli bir muamelenin nasıl yapılacağını her zaman gösteren sizlere hürmetlerimi sunuyorum.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da; sizlerle birlikte, en ücra köşedeki vatandaşımızın dahi dertlerine derman olmak, sorunlarına çözüm sunmak için ar gücümüzle çalışacağımızın bilinmesini istiyorum.
Bu; Milliyetçi Hareket Partisi olarak millete adanmış bir çalışma gayretimizin tezahürü, büyük milletimize verdiğimiz adaletli, dürüst ve namuslu bir hizmetin gereği, milletimizi omuzlarımızda yükseltme gayemizin sonucudur.
Bu vesileyle hepinize saygı ve muhabbetlerimi sunuyor, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade etmekten her zaman gurur duyduğum, İzmir’imiz kadar güzel bulduğum ve İzmir’imize atfen söyledikleri şu ifadeleriyle sözlerime son vermek istiyorum:
Güzel İzmir,
Vakurlu İzmir,
Onurlu İzmir,
Dik duruşlu İzmir,
Maviliklerinde Türk’ün kudretli asırlarını yüzdüren İzmir,
Seni hasretle bağrıma basıyorum.