RTÜK’ün ikaz metninin başlığı “Şiddet İçerikli yayınlar” oldu. Yazıda “Haber İhbar Hatları”na dikkat çekilerek şiddet içerikli haberlerin toplumu tehdit ettiği vurgulandı.
Uyarı yazısında, “Televizyon aracılığı ile olağanlaşan ve yaygınlaşan şiddet, toplumsal yapıyı tehdit eden bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır” denilerek şu ifadelere yer verildi:
“Üst Kurulumuzda görevli meslek uzmanları tarafından yapılan içerik analizlerinde, gazetelerde “üçüncü sayfa haberi” olarak adlandırılan haber konularının televizyon haberlerinde de ön plana çıktığı, haber bültenlerinin çoğunun “Whatsapp İhbar Hattı”na gelen haberlerden derlendiği ve şiddet içerikli görüntü ve seslerin ekranlarda çok fazla yer aldığı tespit edilmiştir. Şiddet içerikli yayınlar, sadece haber bültenleri ile sınırlı kalmamakta dramatik yapımlarda da maalesef şiddet içerikli görüntülere yer verilmektedir. Fiziksel şiddetten psikolojik şiddete, ekonomik şiddetten cinsel şiddete kadar her türlü şiddet, zaman zaman değişik kanallarda ve farklı biçimlerde ekrana getirilmektedir. Üzülerek görüyoruz ki, ekranlardaki şiddet içerikli yayınların artması ile doğru orantılı olarak maalesef ülkemizde şiddete maruz kalan ve şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların sayısı da çoğalmaktadır. Bu yayın politikalarının yansıması olarak benzer şekilde çocuklara ve hayvanlara uygulanan şiddet de artma eğilimi göstermektedir.”
"Ekranların şiddetten arındırılmasını istiyoruz"
İki sayfalık uyarı yazısında RTÜK, tüm yayıncılardan şiddetin ekranlardan uzaklaştırılması beklentisini dile getirdi. Alo 178 RTÜK İletişim Merkezi ve CİMER aracılığıyla çok sayıda şikayetin Üst Kurula ulaştırıldığı belirtilen metinde, “Şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket edilerek ekranların şiddetten arındırılması için yoğun çalışmalar sürdürülmektedir” cümlesine yer verildi.
Gözden kaçmasın
Üst Kurul yazıda, reyting kaygısıyla ortaya konulan şiddet odaklı yayın politikalarının yakından takip edildiğini şu şekilde duyurdu:
“Medya hizmet sağlayıcılar tarafından şiddet içerikli yayınların yapıldığı, ancak bu tarz yayınların izleyicilere yaşattığı olumsuz sonuçların göz ardı edildiği, medya hizmet sağlayıcılar tarafından uygulanan yayın politikalarının bireysel ve toplumsal pek çok soruna yol açtığı hepimiz tarafından bilinmektedir. Medyada şiddet içeren görüntülerin ele alınmasında model alma ya da sosyal öğrenme süreçlerinin temel rol oynadığı araştırmacılar tarafından kabul edilmektedir. Medya aracılığı ile saldırgan davranışlar öğrenilebilir, özellikle de erken yaştaki bu tarz deneyimlerin, çocukların gelişim döneminde, öğrenme süreçleri ve toplumsal normalizasyonu geliştirmeleri üzerinde güçlü negatif etkilerinin olduğu kabul edilmektedir. Televizyon gizli kalmış ve henüz uyarılmamış davranışları uyararak açığa çıkarabilecek psikolojik bir uyaran işlevi de görmektedir. Diğer yandan, şiddet, korku içeren görüntülere maruz kalan çocuklarda, dünyanın güvenli bir yer ve insanların güvenilir olduğu algısının kaybı ortaya çıkabilir; çaresizlik duygularının yaşanmasına ve insanlara olumsuz, karamsar bakış açısı getirilmesine zemin hazırlayabilir.”
“Soruna karşı topyekun müdahale"
Televizyon yayınlarında yoğun olarak yer verilen şiddetin, bireylerde saldırgan davranışlara ve şiddete karşı duyarsızlaşmaya yol açtığının altını çizen RTÜK, basın camiasına yaptığı çağrıyı şöyle özetledi:
"Bu tarz yayınların önlenmesi hususunda başta Üst Kurulumuz olmak üzere yazılı ve görsel-işitsel medya kuruluşlarına, haber ajanslarına, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, üniversitelere, basın meslek örgütlerine ve sivil toplum kuruluşlarına önemli sorumluluklar düşmektedir. Şiddete karşı çözüm noktasında tek başına yeterli olmamakla birlikte kendi yasal sorumluluğu açısından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ekranları şiddetten arındırmak için yalnızca cezalandırma yöntemiyle de sınırlı kalmayacak biçimde hareket etmektedir. Üst Kurulumuzun kadına, güçsüze ve dezavantajlı gruplara yapılanlar başta olmak üzere her türlü şiddetle savaştığı bilinen bir gerçektir. Bu kapsamda hareket edilirken yalnızca şiddeti değil, aynı zamanda şiddeti körükleyen toplumsal unsurların da televizyon ekranlarından temizlenmesinin gerekliliği ortadadır."
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, uyarıların aksi yönünde hareket eden yayın kuruluşlarının ise müeyyide ile karşılaşacaklarını bildirdi.