Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, Orman ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) çalışanlarının maaş ve ücretlerine refah payının yansıtılması gerektiğini belirterek "İşçi, ‘geliri düşük ve sabit, vergisi yüksek ve artan oranlı emekçi’ tanımından kurtulmalı. Bunun için de hem gelirde hem vergide adaleti sağlamak gerek” dedi.
Öz Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, sendika genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Aslan, şunları söyledi:
Değerli Basın Mensubu arkadaşlarımız; 2024 yılını değerlendireceğimiz, 2025 yılından beklentilerimizi ifade edeceğimiz toplantımıza; Hoş geldiniz. Onur verdiniz. Bu vesileyle, “Çalışan Gazeteciler Gününüzü şahsım ve sendikam adına bir kez daha tebrik ederim. Orman işçilerimize kadro ve şehitlik hakkını almamızda; haber ve yayınlarınızla bize verdiğiniz moral ve desteği unutamayız. Bu kapsamda, Öz Orman-İş’in emeğinin ve sendikal mücadelesinin görünür olmasına dair emeklerinize münhasıran teşekkür ederim.
2024’DE YENİ VE SİVİL ANAYASAYA DAİR DAHA FAZLA ADIM ATILDI
Değerli gazeteci dostlar… Dünya ne yazık ki 2024 yılında da; Savaşlardan, çatışmalardan, gerginlikten ve adaletsizlikten tam olarak kurtulamadı. Suriye’de Baas rejimi ve Esad döneminde yaşanan zulümlere son verildi, yeni bir bakış açısı ile Suriye’de yeni bir sayfa açıldı. Siyonist İsrail Gazze’de soykırımı sürdürdü. Zalim Çin, Doğu Türkistan’da zulme ara vermedi. Emperyalistler sömürmeye, Kapitalistler servet büyütmeye devam etti. Afrika’daki açlık, susuzluk ve sömürü de devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşının, etkileri devam etti. Sıkılaşma adımları da sürdü. Finansal çalkantılar, ekonomik kırılganlık 2024’de küresel ekonomiye olumsuz yansıdı. Finans ve ekonomi tarafında küresel düzeydeki belirsizlik; dövizden, faize, borçtan, bütçe açığına her ülkeye sıkılaşma, daralma, tasarruf baskısı üretti. Bunun yanında 2024 yılında Türkiye’de terörle mücadelenin olumlu sonuçlarını daha fazla hissettik. Maraş depreminin yaralarını hızla saran çalışmalar yapıldı. Turizmde ve ihracatta yeni rekorlara ulaşıldı. Ekonomide büyüme devam etti. Kişi başına milli gelirde artış gerçekleşti. 2024’de yeni ve sivil anayasaya dair daha fazla adım atıldı. Bununla birlikte, enflasyon olması gereken seviyeye düşürülemedi. Faiz oranları ve bütçedeki faiz yükü yüksekliğini korudu.
2024’DE YAŞADIĞIMIZ GEÇİM SIKINTISINI 2025’DE YAŞAMAK İSTEMİYORUZ
Bir yanda enflasyonla mücadele programının diğer yanda fiyat etiketlerine yansıyan hayat pahalılığının baskısını, 2024 yılında hep birlikte hissettik.
Emek kesimi olarak 2024’de; Artan gider ve yetmeyen gelir, düşmeyen enflasyon, yükselmeyen maaş gerginliğini yaşadık. Hem enflasyonu yükselten fiyatlar hem de fiyatları yükselten enflasyon sarmalında kaldık. Maaş ve ücretlerdeki artışları, enflasyon gerekçesi göstermeye kalkışanlara şahit olduk. Oysa bizim penceremizden baksalardı, maaş zamlarının enflasyonu yükseltmediğini, aksine enflasyonun maaş ve ücretleri erittiğini görürlerdi. Gerçek şu ki 2024 yılı; asgari ücretlinin, işçinin, emeklinin, çiftçinin geçinmekte zorlandığı bir yıl oldu. 2024’de yaşadığımız geçim sıkıntısını 2025’de yaşamak istemiyoruz. Gelir adaleti sağlanamadığı gibi vergi adaleti de sağlanabilmiş değil. Vergide adalet, yanlış bir şey söylemiyoruz. Bir yanlışlığın düzeltilmesini istiyoruz. Orman ve TİGEM çalışanı arkadaşlarımızın bordolarına bakıldığında, vergi mağduriyeti çok net görünüyor.
Değerli gazeteci dostlar… Ormanlar, insanlığın ortak mirasıdır. Orman varsa yağmurunuz; yağmur varsa otunuz, otunuz varsa etiniz ve sütünüz; olabilir. Hepsi varsa temiz havanız, sağlığınız, doğanız ve yeşiliniz vardır. Bütün bunlar üzerinden; yaşanabilir çevre, işleyen ekonomi söz konusu olur. Ormanı korumak, bu nedenle çok önemli. Ormanı korumak, insanı, sağlığı, huzuru korumaktır. Ormanı korumak; yeşil vatanı korumaktır. Ormanı korumak, orman işçilerinin, ateş savaşçısı kardeşlerimizin hakkını ve hukukunu korumakla başlar.
Biz Öz Orman-İş olarak, Orman İşçilerinin ve TİGEM işçilerinin;
- Mali ve sosyal haklarını artırmak,
- Çalışma şartlarını düzeltmek,
- Sosyal yardımlarını ve morallerini yükseltmek
Hedefleriyle sendikacılık yapıyoruz
SÜPER GÜÇ DENİLEN AMERİKA ORMAN YANGINLARINDA BİZİM KADAR BAŞARILI DEĞİL
Her zaman şunu dile getiriyorum, dünyanın bir ucunda yanan bir fidanın bize de zararı var. Gökyüzüne sınır koyamazsınız. Bugün Amerika yanıyor bu yangının etkileri bütün dünyayı etkiliyor. Bunun yanında biz orman yangınları ile mücadele ederken çok eleştirildik. Bizi eleştirenler dışarıdan değil içeriden bizden dediklerimiz tarafından eleştirildik. Havadan müdahale hususunda sınıfta kaldığımızı söyleyen hatta bunu helikopterlerin olmadığı esnada videoya çekmeye çalışanlar bile oldu. Bütün kötü niyetli çabalara rağmen, söndürülemez denilen yangınları 16 gün gibi kısa bir sürede söndürdük. Şunu unutmayın bizim teşkilatımızın dünya ormancılarından bir farkı var biz ormanlarımıza yeşil vatan diyerek müdahale ederiz, biz yangınlara uzaktan değil, bire bir yakın temas kurarak müdahale ederiz çünkü biz şunu çok iyi biliyoruz yangınlar havadan müdahale ile yavaşlatılır, karadan müdahale ile de söndürülür. Bugün süper güç denilen Amerika’da 6 uçak 12 helikopterle ormanlara müdahale ediliyor. Amerika ağzı ile bizi eleştirenlere, Nerede devlet, nerede millet diyenler bu söylediklerime dikkat etsin. Biz 2022 orman yangınlarında 43 helikopter, 13 uçakla yangınlara müdahale ettik. Bunun yanında bire bir yangına müdahale eden, gece gündüz demeden ormanların içinde olan Ateş Savaşçılarımızın yeşil vatan aşkı var. Bu yüzden ülkemizdeki orman teşkilatının bir benzerini dünyada bulamazsınız.
Bu sebeple Orman Teşkilatımızın cesur, fedakâr ve inançla iş gören topluluğunu mutlu etmek, huzurlu kılmak gerek.
Tarımsal kapasitemizi geliştirenlerin Ormanlarımızı koruyanların, hakkını ve hukukunu korumak, artırmak durumundayız.
Önümüzde 2025-2026 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi süreci var.
2024 yılında ekonominin, maaşların ve fiyatların durumu da ortada.
2024 yılında yaşanan, artan gider-yetmeyen gelir, düşmeyen enflasyon-yükselmeyen maaş gerginliği; 2025 yılında yaşanmasın.
İŞÇİNİN MAAŞI YIL SONUNDA YOLUNMUŞ KUŞA DÖNÜYOR
Yılın ikinci ayından itibaren %20’lik dilimden vergi kesiliyor. Yani maaş, yüzde 5 düzeyinde azalıyor. Yılın ikinci altı ayında ise %27’den vergi ödüyorsunuz. Maaşta yüzde 12 düzeyinde bir düşüş gerçekleşiyor. Maaş, vergi matrah ve oranları nedeniyle tam anlamıyla kuşa dönüyor. İşçi, “geliri düşük ve sabit, vergisi yüksek ve artan oranlı emekçi” tanımından kurtulmalı. Bunun için de hem gelirde hem vergide adaleti sağlamak gerek. Doğrudan ve dolaylı vergiler üzerinden bakıldığında maaşlarımızın %45’i vergiye gidiyor. Burada biz şunu söylüyoruz. Benden, maaş cebime girmeden en az %15 gelir vergisi alınıyor. Üstüne bir de yaptığım harcamalardan dolayı, KDV ve ÖTV türü dolaylı vergilerle ilave %20 daha alınıyor. Basit olarak, maaşın her 100 lirasının en az 35 lirası vergiye gidiyor. Duruma göre bu bazen 50-55 liraya kadar yükselebiliyor. Hiç gecikmeden vergi yükümüzü düşürün diyoruz. Vergide adil olunmasını, makul olunmasını ve insaflı olunmasını istiyoruz.
İŞÇİ HARCADIĞINI GİDER OLARAK GÖSTEREMİYOR
Sermaye kazancı elde edenler, araçlarına aldıkları yakıtı gider gösterebiliyor. İşçi aldığı yakıtı da ekmeği ve şekeri de çocuğunun eğitim maliyetini de vergi matrahından düşemiyor, gider olarak gösteremiyor.
Beklentimizde belli. Ya oranı %15’de sabitleyin. Ya emek gelirleri için %15’lik dilimdeki matrahı hatırı sayılır düzeyde yükseltin. Ya da işçilerinde maaşlarında da emsal düzeydeki kamu görevlisi maaşlarına benzer istisna ve muafiyetler sağlansın. Vergi yükümüz düşmeli ki, gelirimiz düşmesin, giderimiz artmasın. Önümüzde bir toplu iş sözleşme süreci var. 2024’de yaşadığımız geçim sıkıntısını 2025 ve 2026’da yaşamak istemiyoruz. 2022 Aralık-2024 Aralık dönemi enflasyonu yaklaşık %140 civarında. Bu iki yıllık dönemde, maaş ve ücretler, paranın değeri açısından ciddi bir kayıp var. Satın alma gücü, ciddi anlamda düşmüş. Mal ve hizmetlerin satış bedeli ise ciddi anlamda yükselmiş. Bu tablo karşısında hiç kimse; “maaş ve ücret artışları beklenti enflasyon üzerinden, hedef enflasyon üzerinden yapılmalı” anlayışını izaha kalkmasın.
DEVLET TÜCCAR DEĞİLDİR
Harçları, vergileri ve mal ve hizmet fiyat artışlarını geçmiş yıla göre hesaplayıp, kamu işçisinin maaşını gelecek yılın enflasyonuna göre belirleme teklifi, tüccar kurnazlığı yapmaktır. Devlet, tüccarlığa da kurnazlığa da itibar etmez. Çünkü, Devlet kurnaz olmakla değil adil olmakla yükümlüdür. Devletimizin de Hükümetin de adil olacağına inanıyoruz. Bugün burada bir rakam verme ihtiyacı hissetmiyorum. Zamanı geldiğinde onları konuşuruz. Amaç, adil olmak olmalı. Amaç, insanca yaşatmak olmalı. Amaç, enflasyondan korunan değil tasarruf yapma imkânı sunan maaş olmalıdır. Enflasyon kadar artış sıfır artıştır. Enflasyon farkı verilen her durum, maaşın enflasyon karşısında eridiğinin itirafıdır. Sadece maaş ve ücretlere oran artışı yapmak da yetmez. Ülkenin güçlenmesinden, ekonominin büyümesinden, milli gelirin yükselmesinden de pay vermek gerek. Ülkenin refahını artıran emekçilerin refahını artırmak, doğru olur. Orman ve TİGEM çalışanlarının maaş ve ücretlerine refah payı yansıtmak, makul ve adil karardır. İnsanı yaşatmak, sosyal hukuk devleti, adil devlet olmaktır. Çalışma şartları boyutuyla da Türkiye’nin uluslararası kuruluşların ders vereceği değil ders alacağı bir ülke olduğu ispatlanmalı.
CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A MİNNETTARIZ
Medeniyetimizin alın teri kavramını, emeğin hakkını teslim bakışını, kul hakkından bakınma yaklaşımını evrensel düzleme taşımalıyız. Bunun ilk adımı da toplu iş sözleşmeleri olmalı. Orman ve TİGEM işçilerinin çalışma şartlarındaki boşlukları gidermeliyiz. Yanlışları düzeltmeli, eksikleri tamamlamalıyız. Mali ve sosyal haklarında, sosyal yardımlarında, mesai saatlerine ilişkin belirsizlikleri gidermek durumundayız. Orman işçilerimizle elde ettiğimiz kazanımları önemsiyor ve son derece değerli buluyoruz. 5 Ay 29 günden 11 ay 29 güne çıkan çalışma süresi, son derece kıymetlidir. Kadro imkânı, emsalsizdir. Beraberinde şehitlik hakkı, olmaz denilenin oldurulmasıdır. Verdikleri katkı için teşkilatımıza ve üyelerimize teşekkür ediyoruz. Bu kazanımlardaki büyük desteği ve adil yaklaşımı nedeniyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a münhasıran minnettarız. Bu kazanımlardaki bakışın ve yaklaşımın toplu iş sözleşmesi sürecinde de ortaya konulmasını bekliyoruz. Gelinen noktada, maaşlarımız ve enflasyon arasındaki yarışta enflasyonun galip geldiğini görüyoruz.
BASİT ÖRNEKLER VEREBİLİRİM
İki yıl önce motorlu taşıtlar vergisini alın bu yıla getirin. Birkaç yıl öncesine kadar yurt dışı cep telefonu kayıt ücreti 2 Bin TL civarındaydı. Bugün 41 bin lira. 20 kat artırılmış. Hiç kimse 20 kat artmış bir emekçi, işçi, emekli, asgari ücretli veya kamu görevlisi maaşı gösteremez.
Evinize gelen elektrik ya da doğalgaz veya su faturası kadar artan bir maaş göstermek de mümkün değil. Maaşların 20 kat artması gibi bir talebimiz yok. Fakat, devletin kasasına giren artarken, milletin kesesine girenin azalması hatasına düşülmesin istiyoruz. Geçen yılki yüz lira yüzde 44 azalmış 56 liraya düşmüş. Biz, maaşlarımızın korunmasını değil artmasını istiyoruz.
İŞÇİYİ ENFLASYONA KARŞI KORUMAK SIFIR ZAM VERMEK DEMEKTİR
Daha öncede söyledim, enflasyona karşı koruma sözü, sıfır zam yapmakla yetinmektir. Sıfır zam anlamına gelecek bir sonucu hedeflenmesini kesinlikle doğru bulmayız. Ben enflasyona karşı korunmak istemiyorum, ben enflasyonu yenmek istiyorum. Kamu tarafının bütçesi düzelirken, kamu tarafının kasası düzelirken emek tarafının, işçi tarafının kesesi delinmesin, kese küçülmesin diyoruz.
SİYASİ İKTİDAR BU BAŞARIYI GEÇMİŞTE GÖSTERDİ YİNE GÖSTEREBİLİR
Öyle bir şey ortaya koymalıyız ki, kamunun kasası da dolmalı, benim kesem de dolu kalmalı. Türkiye’nin bütçesi de bugünkü siyasi iktidarın geçmişten bugüne ortaya koyduğu başarıları dikkate aldığımızda siyasi iktidar bunu başaracak durumdadır.
TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMA İSTEĞİ AZALIYOR ÇÜNKÜ EMEKLİ GEÇİNEMİYOR
Önemli konulardan biri emekli maaşları, emeklilik hakları hususudur. Bakın Türkiye’de emekli olma isteği azalıyor. Neden? Emekli olanın, yaşam maliyeti artıyor maaş miktarı azalıyor çünkü. Emekli olmaktan korkuyor insanlar. Çalışırken 100 lira alan, emekli olduğu gün 45 lira alıyor. Emekli olduğunuz gün maaşınıza yüzde 60 kesinti geliyor zam gelmiyor. Ve doğal olarak emekli olduğunda da sıkıntı yaşamaya başlar. Bir de bu yıl biraz daha belirginleşen bu yıl emekli olursan maaşın %30 fazla olur, gelecek yıl olursan %30 düşük kalır durumu var. Salt bu nedenle emekli olan arkadaşlarımız oldu. Bunun da etkisiyle emekli olan sayısı Orman tarafında 3.000’e yaklaştı. Bu çelişkiyi gidermek ve mevzuatı düzeltmek gerek. Emeklilik tarafında, emekli maaşı bağlama oranlarını yükseltmek, emekli olma yılları arasındaki farktan kaynaklanan maaş farklılığını sıfır düzeyine çekmek gerekiyor. Bugün sistem olarak emekliye iyi bir yaşam standardı vermiyorsunuz. Bu işin emekli tarafı bir de emekli olanın yerine istihdam etmede de sıkıntı yaşanıyor. Bizde diyoruz ki emekli rahat etsin, emeklilikten dolayı boşalan kadronun yeri dolsun emeklilikten dolayı ormanlarımız savunmasız kalmasın.
DEVLET MEMURUNUN EMEKLİLİK İSTEĞİ NASIL Kİ ZAMANA TABİ DEĞİLSE BU DURUM İŞÇİLER İÇİNDE GEÇERLİ OLSUN
Bunu yapmak için yapmamız gerekenler basit, emekli bağlama oranlarını yükseltmek, emekli olma yılları arasındaki farkı sıfırlamak gerekiyor, kişi ne zaman emekli olacaksa kıdemine göre maaşını almalı. Devlet memuru ocak ayında da emekli olsa mart ayında da emekli olsa maaşı aynı. Bu durumda sosyal güvenlik kurumunda eşitlik var diyebilir miyiz? Şunun altını çizmemiz gerekiyor, emekli olan işçilerimizin yerine alınacak olan işçilerin kalifiyeli olabilmeleri için en az 3 yıl gerekiyor. Greyder kullanıcısı beş yılda yetişiyor, Arazöz şoförü üç yılda yetişiyor. Yetişmeyen işçilerden kaynaklı iş kazalarının son yıllarda arttığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu sebeple bir taraftan emekli verirken bir taraftan da yetişmiş insan gücü oluşturmamız gerekiyor. Ormanlarımızı koruyan ateş savaşçılarının sosyal güvenlik konusundaki mağduriyetlerinden birisi de fiili hizmet zammı konusu yani “yıpranma tazminatıdır. Bu konudaki adaletsizlik hem can sıkıyor hem can yakıyor. Unvana dayalı yıpranma tazminatı konusunda adım atılmasını bekliyoruz
İŞÇİYİ DAHA FAZLA KORUYAN BİR ANAYASA İSTİYORUZ
Yeni anayasa da çevre ve orman konusunda daha kapsamlı düzenlemeler istiyoruz. Ama sadece bu değil sendikal hayat noktasında da daha özgürleştirici bir anayasa istiyoruz. Grev hakkını, toplu sözleşme hakkını daha güçlü kılan, uluslararası entegrasyonu daha mümkün kılan, dünyaya yön veren sendikal hakları yeni anayasada görmek istiyoruz.
ASGARİ ÜCRETLE BAĞI OLMAYAN ÜÇ CEPHE ASGARİ ÜCRETİ BELİRLİYOR
Asgari Ücret tespit komisyonunda şunu göz önüne alın, Devlet hiçbir çalışanına asgari ücret vermiyor. TÜRKİŞ de asgari ücretli üye yok, Tis’de de asgari ücret veren iş veren yok. Asgari ücretle bağı olmayan üç cephe asgari ücreti belirliyor. Bunların olmasında bir engel yok. Ama asgari ücretin gerçek muhataplarının işin göbeğinde olmasını sağlamak gerekiyor.
2024 YILINDA İŞÇİYE YAPILMAYAN 2025 YILINDA YAPILMALI
Türkiye’de korona ile birlikte kamusal alanda ciddi daralmalar yaşandı. İşçi daralan ekonomiden dolayı geçinemeyecek hale geldi. Enflasyonist ortam en çok kamu işçilerini vurdu. 2024 yılında yaşanabilecekleri içeren uyarılarımızı yapsak da ne yazık ki memurlara yapılan seyyanen zam işçilere yapılamadı. Memur enflasyon karşısında bir nebze korunmaya alınırken işçi enflasyonun ağır yükü altında ezildi. Dün yaşananların açmış olduğu yaralar daha fazla büyümeden kamu işçileri için koruyucu nitelikte olan iki unsurun oluşması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi sabitlenmiş vergi bir diğeri ise desteklenmiş seyyanen zam. 2024 yılında yapamadığımızı 2025 yılında yapmamız gerekiyor.