18 Kasım 2024
weather
9°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem 'Tehlike geçmiş değil' diyen uzman uyardı! Papaz Fetullah'ın şu sözünü unutamam

'Tehlike geçmiş değil' diyen uzman uyardı! Papaz Fetullah'ın şu sözünü unutamam

17-25 Aralık 'yargısal darbe' girişimini değerlendiren Nişantaşı Üni. Öğr. Gör. Coşkun Başbuğ, "Ben Fetullah Gülen denilen gizli papazın şu sözünü hiç unutmam, 'yargıyı ele geçirmeliyiz' demişti. Şimdi aslında bu olacakların da habercisiydi. Orada hiç kimse şunu sorgulamadı: Yargıyı neden ele geçirsin bir yapı? Ve bu ele geçirmedeki amaç ne?" dedi.

8 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
'Tehlike geçmiş değil' diyen uzman uyardı! Papaz Fetullah'ın şu sözünü unutamam

FETÖ'nün devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için gerçekleştirdiği 17-25 Aralık yargısal darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'den talimat alan örgüt üyeleri, 17-25 Aralık 2013'te karanlık operasyonlarını uygulamaya başladı.

FETÖ'nün kumpası, kısa bir süre sonra ters tepti, emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırıldı. 17-25 Aralık 2013, örgütle mücadelede adeta milat oldu, 1970'li yıllardan itibaren devletin önemli kurumlarına sızmaya başlayan FETÖ ile her alanda kararlı bir mücadeleye girişildi.

FETÖ'nün kurduğu paralel devletin ilanı olan 17-25 Aralık 'yargısal darbe' girişimini değerlendiren Nişantaşı Üni. Öğr. Gör. Coşkun Başbuğ, "Aslında Türkiye ipten döndü. Ülke sırat köprüsünden geçmeye devam ediyor. Tehlike henüz geçmiş değil ama çok kritik safhaları başarıyla atlattık" dedi.

Başbuğ değerlendirmelerine şöyle devam etti:


"Ben Fetullah Gülen denilen gizli papazın şu sözünü hiç unutmam, 'yargıyı ele geçirmeliyiz' demişti. Şimdi aslında bu olacakların da habercisiydi. Orada hiç kimse şunu sorgulamadı: Yargıyı neden ele geçirsin bir yapı? Ve bu ele geçirmedeki amaç ne?

Emniyet teşkilatı o zamanlar o dönemler gene malum yargının bir ikinci aktör olarak görev yapan kurumumuzdu ve bu kurumda da çok ciddi yapılanmalara giriştiler. Bunun arkasından da işte operasyonlar geldi. Devlete, Cumhuriyete, Sayın Erdoğan'a yönelik saldırılar geldi. Şimdi bu tabloda devletin mi hedef alındığı ve yoksa Sayın Erdoğan mı hedef alındı sorusu bana göre zaten bir bütün soru. Çünkü devlet demek Erdoğan demek, Erdoğan demek Türkiye Cumhuriyeti Devleti demek.

Sayın Erdoğan'ın şu ana kadar Atatürk'ten bu yana ilk defa bu mirası teslim alıp ayağa kaldıran bir lider. Şimdi siz Sayın Erdoğan'ın sistemi dışına atar, tasfiye ederseniz bu süreci çok rahatlıkla lehinize döndürürsünüz. Bir hedef Sayın Erdoğan. Ve şu an olduğu gibi daha dün Henry Barkey denen bir CIA taşeronu, İmamoğlu olayıyla ilgili, "Erdoğan pişman olacak" gibi bir çıkışta bulunuyor. Evet. Bunlar tesadüfen söylenen sözler değil. Yani Sayın Erdoğan hala hedefte. Türkiye Cumhuriyeti Devleti halen hedefte. Michael Rubin'den de bir mesaj var aslına bakarsanız. Hani bu FETÖ'nün Amerika'daki temsilcileri diye de dile getirilen isimler bunlar. Mesela şimdi onu da bir hafızamı şöyle yokladım.

Siz de hatırlarsınız. Erdoğan tutuklanıp cezaevine götürürken Avrupa'dan hiç böyle ya özgürlükler kısıtlanıyor diye Erdoğan'a destek mesajları gelmiyordu. Tam tersi alkışlar geliyordu bizim görmediğimiz. Yani Allah'a şükür en büyük tehdit ortadan kaldırdık diye. Millet olarak biz bunun farkına varmak durumundayız. Yani mesele Erdoğan değil. Mesele Cumhurbaşkanımız değil. Mesele Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hatta Türk dünyasının hatta mazlum yapıların, devletlerin geleceği meselesi.

Şimdi bu süreci iyi okuyan küresel akıl, kendi aleyhine olan durumu değiştirmek için devletin kurumlarını hedef alan bir takım kumpaslarla, birtakım iftiralarla süreci lehine çevirmeyi denedi. Şimdi az önce hani gezi olaylarından örnek verdin. Ağaç, böcek, çiçek diye başlayan olaylar birtakım çevreler tarafından yeşertildi, köpürtüldü. O kirli ve karanlık süreci yaşadık. şimdi orada devlet hadi dedi süreci suyunda akıtalım, hasar görmesin insanlarımız, devletimiz ne istiyorsunuz dediğinde bir bakıldık ki mesela ağaç böcek değil."

"Şu an dünyada en iyi olan İstanbul Havalimanı neden hedef alınıyor?" diyen Başbuğ, "Çünkü Almanların orada hesabı var. Bakın şu an Luftansa iflas eşiğinde. Almanya Hava Yolları'nın elde ettiği gelirinin tamamını kaybetmiş durumda. Bunun kayıp olarak Almanya'nın hanesine yazan muhasebe bizim de lehimize artı olarak yazıyor. Bugün İstanbul Havalimanı hep birinci şu krizi pandemiye rağmen Türk Hava Yolları, aslanlar gibi dünyanın dört bir yanına yolcu taşıyan yük taşıyan ve şu an bana göre sınıfında da en iyi olan bir hava yolu. Bu Almanya'nın elbette işine gelmeyecek. Almanya elbette bunu durdurmak için bir takım kirli yapıları devreye sokacak." dedi.

"17/25 Aralık ve benzerlerinde aslında hep şunu sormalıyız "neden şimdi ve niye bu kurum" diyen Başbuğ şu değerlendirmelerde bulundu:

"O günkü şartlarda hangi kurum hedefti? Halk Bankası. Şimdi ayakkabı kutuları vesaireyi olayları hatırlayalım. Halk Bankası neden bu işte durdurulsun denilen dev projeleri yapan iş adamları da hedef alınmıştı o dönemde. Yani hani onlara da bir göz dağı verildi. Siz bu işlere girmeyin diye.

Kesinlikle yani dün daha bir konferansta rahmetli Nuri Killigil'i konuştuk. Savunma sanayinin geldiği durumla ilgili. İşte orada da aynı gözdağı Killigil'e verilmişti. Parçanı bulamayacaklar. Uzak dur bu işten diye. İnat etti, direndi. ama maalesef o zamanki ihanet şebekesinin de katkısıyla gerçekten bir sabotajla cenazesini bulamadık biz rahmetli Killigil'in.

17/25'te Halk Bankası'nın niye hedef olduğunu gösteren bir örneği hemen burada aktarayım izleyenlere. Ben süreci çok iyi takip etmiştim. Malum Irak'ın kuzeyinde ciddi bir petrol varlığı var. İşte Sayın Cumhurbaşkanı'nın gayretleriyle o petrolü Türkiye üzerinden dünya pazarla buluşturmak üzere bir anlaşma yapıldı. Barzani ailesiyle. E şimdi neydi amaç? Devlet para kazansın ve artık o sistem yıkılsın. Buna onlar da çok olumlu baktı. Barzani ailesi. Ve bu süreç içerisinde iş öyle bir noktaya geldi ki Halk Bankası üzerinden paranın dönmesi kararlaştırıldı. Yine Ceyhan üzerinden petrolün dünya pazarında buluşturulması kararlaştırıldı. Ve Halk Bankası, Halk Bankası merkez seçildi. Iraklı şube açtı. Ama en kritik safha şuydu. petrol siparişi veren ülkelerin siparişi lira üzerinden yapması kararlaştırıldı. Yani dolar tahtı yıkılacak. Dediğimiz bankanın sistemi çökecek. Ve yerine Halk Bankası sistemin içerisinde enjekte edilecek ve lira olarak bu para bankada yatırılacak. yatacak. Siparişi veren ülkeler tarafından. Biz hatta o dönemde şunu söylemişti. Birçok siyasimiz. her şeyinizi satın Halk Bankası'nın hisse senetlerinden alın. Çünkü inanılmaz bir servet dönecek. Bunu döngünün de, kısır döngünün de yıkılması demek olacaktı. CIA hemen bir rapor tuttu. Halk Bankası'nı, Erdoğan'ı acilen durdurun dediler. Ve biz arkasından bu kumpasları yaşadık.

Yani şunu söylemek için bu örneği verdim ve maalesef gerçekten bu oyun tuttu ve Halk Bankası kapatmak durumunda kaldı. Ve yine eski sistem anlaşma iptal edildi. Ve petrol dolar üzerinden dünya pazarıyla buluşturuldu. şimdi bu sistemin içerisinde bu oyunları bölerken milletimiz ne yaptı? Maalesef o anki işte FETÖ'nün hakim olduğu medya vasıtasıyla o kısır döngüde bir tiyatroyu seyretti. Aslında işin aslı buydu. Şimdi bu ve benzer olaylarda gezi dahil az önce örneğini verdik. Hep bu arka plandaki mantığın işlediğini görmekte fayda var

Bakın belki konu dışı ama şunu da belirtmekte fayda var. hani az önce bir soru hep sorulmalı demiştim. Neden şimdi? Bakın dün doğalgaz deposuyla ilgili çok önemli bir hamle yapıldı. Ve gerçekten hani Avrupa'daki birçok ülkenin başaramadığını biz başardık. Açılış töreni yapılacak. Buğra'yla ilgili mesajlar verilecek. Her ne hikmetse sabah Diyarbakır'da bir anda terör saldırısı gerçekleşti. Allah korudu. can kaybımız yok. Ama onların planı öyle değildi alabildiğine can kaybı, bir anda değişen gündem ve gölgeye düşen doğalgaz töreni. "


Türkiye bu kumpasları yaşamasaydı çok daha farklı yerlerde olacağını vurgulayan Başbuğ, "Bakın Kızılelma'dan örnek verdim. Normalde bir yıl önden giden bir proje. Geçtiğimiz günlerde paylaşılan Milli Dikey Atım Lançer Sistemi de normalde 2027'de olması gereken 2022'de hayata girdi." dedi.

Başbuğ, "Amerikalılar bile şu an hayretle, Milli Dikey Atım Lançer Sistemi'nden bahsediyor. Yani Türkiye sadece İHA-SİHA ya da insansız araçlar değil birçok alanda teknolojik olarak ciddi hamleler yapıyor. Roketsan'ın bir medarı iftiharı." dedi.

Bu hayretle bahsettikleri projenin önemine vurgu yapan Başbuğ, "Körfez Savaşı'nı hatırlayalım. Orada böyle Amerikalıların Irak'ı yerle bir ederken denizde, okyanusta veya denizlerde, gemilerden attıkları füzeler vardı. O teknolojiyi hayranlıkla seyrediyorduk. İşte o platform, Amerika'nın MİLGEM projesini durduramayınca bize uyguladığı bir ambargo olarak karşımıza çıktı. Hatırlayalım, MİLGEM projesini çökertmek için Amerika casus diye bütün o mühendislerin hepsini FETÖ üzerinden içeri attırdı. Fakat Allah'a şükür kumpas 17/25'te olduğu gibi çöktü. Buradaki o pırıl pırıl insanlar tekrar projenin başına döndüler ve sahip çıktılar memlekete, millete. Ve biz MiLGEM'i yaşadık." dedi.

"Amerikalıların 2027'de bile yapamazlar dediği platformu normalinden 4-5 yıl önce sistemin içine enjekte ettik ve Amerika'dan daha iyisini yaptık" ifadelerini kullanan Başbuğ, şöyle devam etti:

"TCG İstanbul'da ABD yapımı Mark 41 Dikey Lançer Sistemi (Mk41 VLS) kullanılması planlanıyordu ancak 2021 yılında ABD ambargo uyguladı. Amerika 'vermiyorum' dedi. Bunun üzerine biz de, "vermezsen verme" dedik. Biz de en iyisini yaparız dedik ve yaptık. Amerikalıların 2027'de bile yapamazlar dediği, platformu az önce de ifade ettiğim gibi normalinden 4-5 yıl öncesinden sistemin içerisine enjekte ettik ve Amerika'dan daha iyisini yaptık."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkiye’nin sınırı resmen değişti! Bir köylü bunu başardı

Türkiye’nin sınırı resmen değişti! Bir köylü bunu başardı