16 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
AÇIK
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Kandil’in elindeki tutsak

Kandil’in elindeki tutsak

YAYINLAMA:

PKK’nın siyasi uzantısı DEM’in (HDP) yoldan çıkardığı ve tutsağı haline getirdiği CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 3,5 yıl hapis cezası ve siyasi yasak istemiyle dava açıldı. MHP Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu tarafından 5 Şubat 2020 tarihinde sunulan dilekçede Kılıçdaroğlu’nun zincirleme şekilde suç ve suçluyu övdüğüne yer verildi.

HDP’nin oylarıyla iktidar olmak hayaliyle PKK terör örgütünün şantajına boyun eğen ve siyasi uzantılarıyla işbirliği yapan Kılıçdaroğlu bu sürede işlediği zincirleme suçların üzerinin örtülebileceğini hesap etti ama bu hesap MHP’den döndü. TBMM’ye her fezlekesi geldiğinde “korkmuyorum, kaldırın dokunulmazlığımı, ilk oyu ben vereceğim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu her fırsatta adaletin önünden kaçtı. CHP milletvekilleri hapis cezası alacağı korkusuyla Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını kaldırmak istemedi. Şimdi ise yargının önünden kaçırmak için tıpkı terörist Selahattin Demirtaş’ın yargılanması konusunda HDP’nin verdiği tepkiyle aynı tepkileri vermeye başladı. Kılıçdaroğlu’na suç işleme özgürlüğü isteyen CHP Genel başkanı Özgür Özel, mahkeme yolunun açılması için önce cesedinin çiğnenmesi gerektiğini söyledi.

Deniz Baykal döneminden sonra Y-CHP projesiyle adım adım Atatürk’ün ve partinin ana ilkelerinden uzaklaşan CHP Kandil’in yörüngesinde siyaset yapmaya başladı. İlk önce ulusalcı-vatansever kişiler partiden uzaklaştırıldı ve yerlerine bölücü isimler yerleştirildi. Gelinen nokta HDP’den sonra Kandil’in hedefleri doğrultusunda siyaset yapan ikinci bir partiyi meydana getirdi: CHP.

Hendek-Çukur operasyonlarında HDP’nin safında yer alan Kemal Kılıçdaroğlu hendek kazan teröristleri “arkadaş” olarak tanımlıyor, HDP ile aynı dili konuşan CHP’liler de “sivil katliamından” bahsediyordu.

Hapisteki teröristler ayrım gözetilmeksizin CHP’li vekiller tarafından ziyaret ediliyordu. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın heykelini dikmekten bahseden, terörist cenazelerine katılmayan vekiller hakkında disiplin soruşturması açtıracağını söyleyen, Kobani olaylarında halkı sokaklara çağıran ve 53 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Selahattin Demirtaş’ı HDP’lilerden çok CHP’liler ziyaret ediyor ve Kılıçdaroğlu ile aralarında posta güvercini vazifesi görüyorlardı.

Terörist Selahattin Demirtaş’a her fırsatta selam gönderen, “Selahattin Demirtaş neden hapiste. Ne suçu var” diyerek aklamaya çalışan, Selahattin Demirtaş’ın içeri yattığı sürenin göğsünde taşıyacağı “şeref madalyası” olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası değildi.

CHP’nin HDP’ye adım adım dönüştüğü süreç, kongrelerinde İstiklal Marşı yerine PKK’nın sözde marşının okunduğu, şehitlerimiz yerine teröristler için saygı duruşunda bulunulduğu, Al bayrağımızın kaldırılıp yerine PKK paçavrasının asıldığı HDP kongrelerine üst düzey katılım ve çelenk gönderilerek kutlama mesajı yayımlanmasıyla devam etti.

Hemen yanı başımızda PKK/YPG/PYD tarafından bir “teröristan” kurulmak istenmesine karşın Kemal Kılıçdaroğlu, “YPG’yi terör örgütü olarak değil vatanını savunan bir oluşum” olarak gördüğünü söylemiş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek de “sınırımızda IŞİD olacağına PYD olsun” diyerek terör örgütlerine sempatiyle yaklaşmıştı.

7 Haziran 2015 seçimleri sonrası HDP barajı geçtiği için CHP’li bir kısım belediye başkanları şükür pilavı dağıttı, halaylar çekildi, sevinç naraları atıldı. Kimi CHP Genel Başkan Yardımcıları da ailecek HDP’ye oy verdiğini söyledi. O tarihten günümüze kadar CHP ve HDP arasında karşı konulamaz bir yakınlık oluştu. CHP Genel Merkezinde HDP’lilerin mekapları dolaşmaya başladı. HDP’liler başköşede ağırlandı. Teröre yardım ve yataklıktan yerlerine kayyum atanan HDP’lilere CHP sahip çıktı, savundu, yabancı büyükelçiler vasıtasıyla haklarını aramaya soyundu.

31 Mart 2019 seçimlerinde CHP-HDP ve diğerlerinin bulunduğu bir ittifak yapıldı. Sırf Cumhur ittifakı belediyelerde başarısız olsun diye PKK’nın milislerine şehirlerde mevzi açıldı. 

14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise HDP ve Kandil doğrudan Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. TBMM’de kapalı kapılar arkasında yapılan CHP-HDP toplantısından “Öcalan’a özgürlük”, “Kürtçe Anadilde eğitim”, “Kayyumların kaldırılması”, “Yerel yönetimlere özgürlük” anlaşmaları çıktı.

CHP’nin HDP tarafından ele geçirilmesi muhalefet bloğunu da kilitledi ve Kandil’in emellerine mahkum etti. Türk siyasetinin bir kanadı terör örgütünün elinde rehin kaldı. CHP’yi düştüğü bu işler acısı durumdan kurtarmak ise Türk yargısına düştü. 3 Aralık’ta başlayacak olan mahkemeye CHP “yargılatmayız” diyerek, CHP sempatizanları da “Kılıçdaroğlu’nu mağdur gösterir” düşüncesiyle karşı çıktı. 

3 Aralık’ta Kılıçdaroğlu’na siyasi yasak gelir ve hapis kararı çıkarsa Kılıçdaroğlu’nun HDP esareti son bulur.

Eğer, “Kılıçdaroğlu mağdur olur” diyerek işlediği suçlar göz ardı edilirse bu sefer de Türk yargısı mahkûm olur.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *