Çiftçinin sessiz kâbusu

YAYINLAMA:
Çiftçinin sessiz kâbusu

Ülkemiz, dört mevsimi yaşayan nadir coğrafyalardan biri. Ancak bu çeşitlilik, tarım açısından her zaman avantaj değil. Her mevsimin kendi güzelliği olduğu kadar, kendine has zorlukları da var. 

Bahar ayları, doğanın yeniden uyanışı ve tarlaların yeşermesi demek. Ama bir de bu güzel uyanışı tehdit eden (zirai don), çiftçinin tarlasına sessizce inen (zirai don), bitkilerin hücre içindeki suyunu donduran ve hücre yapısını bozan (zirai don), bitkinin büyümesini durduran (zirai don), yapraklar ve meyvelerin zarar gördüğü hatta bazı durumlarda bitkinin tamamen ölmesine yol açan, Zirai Don…

2025 yılı üretim döneminde ülkemizin farklı bölgelerinde yaşanan zirai felaketin tarımsal üretimde özellikte meyve bahçelerini ciddi boyutta etkilediğini konuşabiliriz. Zirai dondan etkilenen iller ve ürün çeşitleri hakkında zarar yüzdesi olarak net bir rakam vermek için şimdilik çok erken. 

Daha önceden zirai don Limon bahçelerinde görülmüştü ve çiftçilerimiz ürünlerini nöbet tutarak örtüleme ve dumanlama gibi önlemlerle korumaya çalışmıştı.  Ancak 10-11 ve 12 Nisan’da görülen zirai don hem zaman hem de etki olarak çok farklılık gösterdi. Çiftçilerimiz önlem almaya çalışsa da çabalar pek sonuç vermedi.

Üretimde etkili olan ana materyallerden; toprak, tohum, insan ve iklim… Toprak, tohum ve insan ıslah edilebiliyor fakat iklim ıslah edilemiyor, maalesef. Bunu bir kez daha gördük, yaşadık.

Ülkemiz tarımsal potansiyel açısından güçlü bir ülke. 206 çeşit tarım ürünü üretimiyle dünya da bu anlamda nadir örneklerinden biri. Son yaşanan zirai don olayı sonrasında stratejik ürünlerle ilgili olarak gıda arz güvenliğine ilişkin herhangi bir sıkıntımız yok. 

10-11 ve 12 Nisan’da sıcaklıkların aniden eksi 15 dereceye kadar düşmesi sonucu görülen zirai don ülkemizin belli bölgelerinde meyve çeşitlerini maalesef etkiledi. Henüz hasar tespit çalışmaları devam ederken hasar hakkında yüzde 100, yüzde 90 gibi rakamlar verenler için tarımsal üretimle ne kadar ilgili, bilgili olduklarını sorgulamak gerekir düşüncesindeyim. 

Tarım ve Orman Bakanlığına ait 3000 eksper ve tarım il ve ilçe müdürlükleri teknik personelleri sahada hasar tespit çalışmalarına devam ederken; bütün tarımsal faaliyetlerin zirai dondan olumsuz etkilendiğini, gıda arz güvenliği açısından büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuz ve yurt dışına bağımlı olacağımız, dışalım (ithalat) yapacağımız gibi yorumlar yapmak iyi niyetli söylem ve bakış açısı değildir. 

Söyler misiniz, 850 bin dekar Kayısı alanımız var ve zirai don hasarı için yüzde 80-90 rakamlarını hangi tespit yöntemine dayanarak veriyorsunuz?

Tarım Sigortaları Havuzu ’nu (TARSİM) konuşmamız gerekir!

Bu olay da gösterdi ki; iklim faktörünü ıslah edemiyoruz, maalesef… Zirai don, dolu, sel ve kuraklık gibi olumsuz durumlardan etkilenmemek için Tarım Sigortalarının (TARSİM) yaptırılması çiftçi-üreticilerimiz için son derece önemlidir. Poliçe bedelinin yüzde 70’i devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı için kayıtlılık da son derece önemlidir. Dolasıyla Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıt olanların hasar tespitleri çok daha kolay ve hızlıca yapılmaktadır. 

Tarım Sigortalarının (TARSİM) poliçe oranlarını konuşmamız gerekir!

Manisa’da Üzüm poliçesi yüzde 54, neden yüzde 90-95 değil?

Malatya’da Kayısı poliçesi yüzde 28, neden yüzde 90-95 hatta yüzde 100 değil?

Ordu, Samsun ve Giresun Fındık poliçesi yüzde 22, neden yüzde 90-95 değil? 

 

Ülkemiz çiftçi-üreticilerimizde genel olarak sorunlarımız arasında;

Kadercilik, yazgıcılık düşüncesi sorunumuz var!

Devlet nasıl olsa bir şekilde destek olur düşüncesi sorunumuz var!

Sigorta kültürünün olmayışı sorunumuz var! 

Bu düşünce tarzı ve anlayışlarımızı konuşmamız gerekir!

 

İklim hızla değişiyor, artık. Kışımız kış değil! Yazımız yaz değil! Baharımız bahar değil! Bir yandan yağmur duası için ellerini semaya açan çiftçilerimizi diğer yanda Nisan ayı ortasında zirai don vuran ürünlerimiz. 

Son söz: Tarım Sigortaları (TARSİM) poliçesi yaptırmamak için çeşitli bahaneler bulup kendimiz rahatlatmayalım. “5 senede bir oluyor, 10 senede bir oluyor. Boşa para veriyoruz. Yaptırmasak da olur”, anlayışını bir kenara bırakalım.  

Bir gece ansızın bastırır ve tüm bir yılın emeğini, alın terini, umudunu bir anda buz gibi elleriyle alır götürür zirai don. İşte bu yüzden sadece çiftçilerin değil, hepimizin meselesi bu. Çünkü soframızdaki her lokmada, o sabaha don riskiyle uyanan bir çiftçinin emeği var.

Bu zamana kadar olduğu gibi Tarım ve Orman Bakanlığı gıda arz güvenliğimizi sağlayan çiftçilerimizin yanında olmaya devam edecektir, şüpheniz olmasın!

Zirai donda zarar gören tüm üreticilerimize geçmiş olsun. Benzer afetlerin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

Kalın sağlıcakla…

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *