Deprem gerçeği…


Çok değil, daha 2 yıl önceydi…
11 şehrimiz “asrın felaketi” olarak kayıtlara geçen bir yıkımla güne uyandı.
14 milyondan fazla vatandaşımız bu yıkımdan doğrudan etkilendi.
6 Şubat depremleri 53 binden fazla insanımızı hayattan kopardı.
***
Felaketin hemen ardından tüm Türkiye seferber oldu.
Aziz milletimiz devletiyle omuz omuza verip yaraları sarmaya başladı.
Ağır yıkımın telafisi için eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma örneği sergiledi.
Tüm dünya aziz milletimizin birlik ruhuna şahitlik etti.
***
6 Şubat depremlerinin yaraları sarılırken, benzer bir yıkımın bir daha yaşanmaması için nelerin yapılması gerektiği üzerine kafa yorulmaya başlandı.
Deprem bilimiyle uğraşan uzmanlar “Bir yerde geçmişte büyük bir deprem olmuş ise belli bir süre orada yine benzer depremler olacaktır” diyerek kritik bir gerçeğe işaret etti.
Kentsel dönüşüme önem verilmesi ve dirençli şehirler oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Özellikle İstanbul’da 1 milyon 200 bin binanın 700 bininin depremde hasar alabileceğinden hareketle deprem gerçeğiyle bir kez daha acı bir şekilde yüzleşmemiz için uyarılar yaptı.
***
Ve dün…
İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğünde deprem ve artçı sarsıntılar çok şükür ucuz atlatıldı.
Ancak uzmanların yıllardır dile getirdiği riskin artık bir tahmin değil, kapımıza dayanmış bir gerçek olduğu açıkça görüldü.
***
Gelinen noktada anlaşıldı ki…
Kentsel dönüşüm bir seçenek değil, zorunluluktur.
Depreme dirençli şehirler oluşturmak yalnızca bir hedef değil, bir beka meselesidir.
Yine bir felaketin ardından “keşke” dememek için atılması gereken adımlar ortadadır.