Tıbbi ürünlerde millileşme çağrısı yapan BUÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, "Sadece bu iki malzemenin yıllık tüketimi yaklaşık 500 milyon euro. Ülkemizin aynı savunmada olduğu gibi sağlık sektöründe de olası bir ambargoya karşı hazırlıklı olması gerekiyor" dedi.
BUÜ, tıbbi sarf malzeme ve aletlerin yerli üretimi için millileşme çalışması başlattı. Tıp ve mühendislik fakülteleri ile Teknoloji Transfer Ofisi iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında ilk etapta, 3 milyar liralık piyasası bulunan, cerrahi zımba ile biyolojik membran üretimi yapılması planlanıyor.
"TÜBİTAK 1512 BİGG ULUKOZA Cerrahi Stapler ve Biyolojik Membran Tıp Çağrıları" kapsamında proje için başvuru yapacak girişimcilere 200 bin liraya kadar hibe, üniversitenin imkanlarından faydalanma, öğretim üyelerinden danışmanlık gibi hizmetler verilecek.
"Sağlık Sanayi İşbirliği Platformu'nu kurduk"
Türkiye'nin ilaç, tıbbi sarf malzeme ile aletlerin yüzde 60 ile yüzde 90'ının ithal edildiğini söyleyen BUÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, çalışmalar kapsamında ilk etapta 3 başlıkta karar kıldıklarını belirterek şunları kaydetti:
"Ülkemiz aynı savunmada olduğu gibi sağlık sektöründe de olası bir ambargoya karşı hazırlıklı mıdır, böyle bir şey olursa ne yaparız, diye düşündük. Sonunda Sağlık Sanayi İşbirliği Platformu adı altında içinde hekimlerin, mühendislerin, sanayi sektöründen temsilcilerin olduğu bir platform kurduk. Başlangıçta 10-15 tane konu belirlemiştik. İlgi 2-3 konuya odaklandı. Bunlardan birincisi cerrahide kullanılan zımbalar, cerrahi dikiş malzemeleri. Diğeri de kronik böbrek hastalıklarında kullanılan hemodiyaliz filtreleri. Ayrıca kan ürünlerinin ayrışmasında kullanılan aferez sistemleri üzerine yoğunlaştık. Bunlarla ilgili olarak 2 konuda çağrı açtık."
"Sektör çok büyük"
Türkiye'deki tüm araştırmacılara çağrı yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Kaya, "Bu konuda gerek TÜBİTAK'ın gerek başka sektörlerin vereceği teşvikler var. Bunlardan faydalansınlar. Bu ürünleri ya millileştirme ya da yeniden inovatif bir şekilde geliştirerek, ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarmanın yollarını arıyoruz. Bir A planı olduğu gibi B planımız da var. Sektör çok büyük. Tahmin ediyoruz ki; bu 2 malzemenin Türkiye'deki yıllık tüketimi yaklaşık 500 milyon euro civarında. Bu paranın ülkemizde kalması için çalışmalar yapılması gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Nasıl savunma sanayide yerli üretim yüzde 60-70'lere dayandıysa biz de bu şekilde onu takip etmek istiyoruz" dedi.
"Sağlığımızı başkalarının eline bırakmayalım"
Tıbbi malzemelerin önemine dikkati çeken Prof. Dr. Kaya, şöyle konuştu:
"Dünyanın halini görüyoruz, her an dünya çapında bir sıkıntı çıkabilir. Ürünsüz, malzemesiz, ilaçsız kalabiliriz. Bu yüzden Türkiye'nin jeostratejik olarak da önemini düşünerek, bunları üretme kapasitesine sahip olmamız gerekiyor. İran zamanında bir süre ambargo gördü ve o yüzden bazı noktalarda üretime kavuştu. Bazı ürünlerin üretimini yapıyor. Biz de aynı sıkıntıyı yaşayabiliriz. İnsanımızın sağlığını başkalarının eline bırakmamamız lazım. Tüm Türkiye olarak bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalıdır."
Projede görev alan BUÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdulmecit Yıldız da Türkiye'de 70 bin civarında hemodiyaliz hastası olduğunu belirterek "Hastaların yüzde 80'i, haftada 3 gün hemodiyaliz tedavisi görüyor. Bu diyaliz tedavisinde de tek kullanımlık membranlar kullanılıyor. Haftada 3 kez kullandığımızda oldukça da maliyet getirmekte. Türkiye'de 2025 yılında 100 bine yakın diyaliz hastasının olacağı tahmin ediliyor. Bu da yılda 15 milyon diyaliz makinesi filtresi ihtiyacı doğuruyor. Buna ek olarak biyolojik membran gerekiyor" diye konuştu.
"Ciddi katma değeri olacağı düşüncesindeyiz"
BUÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Özgen Işık ise cerrahi zımbaların ameliyatlarda zamandan tasarruf sağlayıp, olası komplikasyonların önüne geçtiğini belirterek şunları söyledi:
"Cerrahlar olarak endüstri ve teknolojiye bağımlı durumdayız. İnsanların hem tedavilerini uygun şekilde yapmak hem de hayat kalitelerini korumak adına, milli ürünler ile işlemlerimizi yapmayı istiyoruz. Bunları başka ülkelere ihraç ederek, ekonomiye katkı sağlayabilir diye düşünüyoruz. Bu konuda yapılacak yatırımların çok ciddi katma değeri olacağı düşüncesindeyiz."