Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, TÜRKGÜN’e verdiği mülakat her açıklamasıyla gündemin ana konusu olmaya devam ediyor. Sistem tartışmalarına ve FETÖ ile mücadeleye değinen MHP Lideri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin asla değişmeyeceğini, aksayan yerlerin düzeltilerek güçlenmiş bir şekilde yoluna devam edeceğini söyledi. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın Türkiye’nin beka nefesi olduğunu söylerken, FETÖ ile mücadelede siyasetçilerin konuşmalarına dikkat etmesi gerektiğini de ifade etti...
OYUN KURANLARA KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ
TBMM’de CHP’li Grup Başkanvekili’nin AK Parti’li mevkidaşına ‘susturun bu kadını’ sözü’nü nasıl yorumluyorsunuz?
O tartışmayı Meclis Başkanvekili’miz Celal Adan Bey iyi yönetti. CHP’li Grup Başkanvekili’nin üslubu çirkin ve kabaydı. Gerçi özür diledi, ama asıl niyeti de gün yüzüne çıkmış oldu. Bir daha yaşanmaması temennimdir. Toplumda başörtüsü gerilimini tekrar tırmandırmak isteyen provakotif olaylar da gözümüzden kaçmıyor. İnsanlarımızın giyim tarzına ve tercihine hiç kimse müdahale edemez. Başı kapalı da, başı açık da bizim için çok değerlidir. Oyuna gelmeyelim. Oyun kuranlara dikkat edelim. İstanbul’daki müessif hadiselerin tekrar etmemesi başlıca dileğimdir. Fikri ve siyasi mücadeleler, şahsi husumetlere yol açmamalıdır.
SİYASİ DON KİŞOTLAR GAFİLLİKTE SINIR TANIMIYOR
Parlamenter Sistem’e dönüş için muhalefet sürekli çağrıda bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tutmadığı iddiaları dillendiriliyor. Ne diyorsunuz?
Tamamen yalan ve aldatma. Tevriye sanatı; meramını gizlemek, güzel anlatımlarla asıl amacı gözden uzak tutmaktır. Bu sanatın siyasetteki kullanımında; sabır, sebat, akıl, ölçü, irade ve nefse hâkimiyet esastır. Kelimelerin mana zenginliğine kasti ve keyfi anlamlar yüklenmesi amaç yozlaşmasına, hitabet ucuzluğuna, gülünç durumlara yol açar. Bu vesileyle tevriyeden velveleye geçiş kısa sürede gerçekleşecek, muhatabının eğer yüzü varsa kızarmasına, eğer kalbi varsa burukluk yaşamasına neden olacaktır.
Bir siyaset insanı, velveleye teslim olmuşsa, gevezeliğe tamam demişse, sanal diklenmelerle günü kurtarmaya heves ediyorsa, iradesi insiyakla örülmüş, ifadesi izansızlıkla örtülmüştür. Don Kişot; yel değirmenlerini, koyun sürülerini dev düşman kümeleri gibi görür, mızrağı çektiği gibi saldırırdı. Bugün Türk siyasetinde siyasi Don Kişotların varlığı da oldukça düşündürücü. Atıyorlar, tutuyorlar, gafillikte sınır tanımıyorlar. Sahte benlikleri etrafında marazi bir ortam oluşturanlar için her şeyin, her gelişmenin, hatta bütün hadiselerin merkezi kendi nefisleridir. Bunlar, çıkarları kimi işaret ediyorsa düğme iliklerler. Asla ilkeleri yoktur, asla ülküleri yoktur, asla çizgileri yoktur. Parlamenter Sistem’e dönme çağrısı yapanlar da böyledir. Eskiye dönülmesi imkânsızdır. Türkiye demokratikleşme, normalleşme ve istikrara Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ulaşacaktır.
YENİ SİSTEM, TÜRK DEVLET GELENEĞİNE UYGUN
Yeni sistem, milletimizde tutmuş ve kabul görmüştür. Aksini iddia eden izansızdır.
Bugün Türk siyasetinde siyasi donkişotların varlığı da oldukça düşündürücü. Atıyorlar, tutuyorlar, gafilikte sınır tanımıyorlar. Sahte benlikleri etrafında marazi bir ortam oluşturanlar için her şeyin, her gelişmenin, hatta bütün hadiselerin merkezi kendi nefisleridir. Bunlar çıkarları kimi işaret ediyorsa düğme iliklerler. Asla ilkeleri yoktur, asla ülküleri yoktur.
Yeni sistem kökleşmektedir. Türk devlet geleneğine en uygun sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu sistemle beraber güçler ayrımı netleşmiş, devlet yönetiminde ahenk ve düzen temellenmiştir. Cumhur İttifakı ihanete ve Türkiye düşmanlarına karşı dirilen millî ruh, millî bekayı esas alan ahlakî ve siyasî bir uzlaşmadır.
Sistemin kusur ve eksiklikleri bertaraf edilmiştir. Türkiye yeni sistemle birlikte yükselişe geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi temel önceliğimizdir. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu yeni sistemle kararlar süratle alınmakta, uygulamaya süratle geçilmekte, herhangi bir gecikme yaşanmamaktadır.
İP’in başkanı, Parlamenter Sistem’e desteğin yüzde 63’e ulaştığını söylüyor. Ne Parlamenter Sistem’i de ne de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden haberi var. Boş konuşuyor, kem konuşuyor, yalan konuşuyor. Yeni sistem kökleşmektedir. Türk devlet geleneğine en uygun sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu sistemle beraber güçler ayrımı netleşmiş, devlet yönetiminde ahenk ve düzen temellenmiştir. Cumhur İttifakı, ihanete ve Türkiye düşmanlarına karşı dirilen millî ruh, millî bekayı esas alan ahlakî ve siyasî bir uzlaşmadır.
Cumhur İttifakı, “Muasır medeniyeti aşma” hedefini yakalama iradesi, Türk devletini ve Türk milletini ilelebet yaşatma ülküsü, dünyaya vurulacak Türk mührünün müjdecisidir. Cumhur İttifakı, Türk milletinin tarihî uzlaşması, istiklal ve istikbalimizin teminatı, kutlu bir diriliş ve yükseliş hamlesidir. Cumhur İttifakı, cumhuriyetin iradesi, millî bekanın nefesi, istikbalin sesi, milletin ta kendisidir. Cumhur İttifakı, ülkemizin kalkınması, milletimizin refah ve huzurunu temin etme gayretidir. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güvencesi cumhurdur, cumhurun ittifak ruhu ve duruşudur.
Parlamenter Sistemi’n kusur ve eksiklikleri bertaraf edilmiştir. Milli bekamız daha da sağlam esaslara bağlanmıştır. Türkiye yeni sistemle birlikte yükselişe geçmiştir. Buna da hiç kimse mani olamayacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi temel gündem ve önceliğimizdir. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu yeni sistemle kararlar süratle alınmakta, uygulamaya süratle geçilmekte, bununla birlikte herhangi bir gevşeme ve gecikme yaşanmamaktadır. Kurumlar arasında bir denge ve düzen vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi daha yenidir. Bu yeni Sistemi’n tam oturması sabahtan akşama hemen olacak bir iş değildir. Zamanla taşlar yerine oturacak, sistem tıkır tıkır çalışacaktır.
Yeni sistemle ilgili bazı çalışmalardan bahsedilmişti. Size ulaşan bir değerlendirme oldu mu?
Henüz öyle bir çalışma tarafıma ulaşmadı. İnanıyorum ki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan veya tekleyen yanları varsa bunlar düzeltilecek, yola devam edilecektir. Parlamenter sisteme dönelim diyen müflis siyaset erbabı kendine başka bir iş bulsun. Aynı yoldan geçerek farklı sonuçlar alacaklarını zannetmesinler. Konu kapanmıştır. Kapatan da Türk milletidir. Türkiye’nin geleceği, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle belirlenecektir. Gelecek nesillere en büyük emanet ve hediyemiz bu sistemdir. FETÖ’nün, PKK’nın, Türk ve Türkiye düşmanlarının kökü kazınacaksa bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sunduğu tarihi imkân ve fırsatlarla olacaktır.
FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞININ İHMAL EDİLMEMESİ GEREKİR
FETÖ’yle mücadele sizce nasıl?
Samimi bir mücadele sürüyor. Bir düşünün, sadece TSK’dan 150’si general olmak üzere 17 bin 866 ihraç gerçekleşmiştir. 3 bin 926 hakim ve savcı meslekten çıkarılmıştır. Kolay bir süreç değil. Pensilvanya’daki hainin ABD tarafından korunması, halen ülkemize iade edilmemesi büyük bir açmaz ve yanlış. Fakat zaman zaman bazı açıklamalar kafaları karıştırıyor. Bunlardan birisi de Bülent Arınç’ın sözleri. Kuyruk acısı varmış gibi konuşuyor, pompacı olarak vicdan edebiyatı yaptıklarının bir ara bombacı olduğunu unutmuşa benziyor. Arınç ağzını kapatsa iyi olacak, fazla konuşması kendisine zarar veriyor. Tartışmaya açıyor, maşeri vicdan rahatsız oluyor. FETÖ’nün bütün uzantıları elbette temizlenecek, ama biraz zaman alacak. Bu arada siyasi ayağı ihmal etmemek gerekiyor.
EYT ve Ceza İndirimi konuları da epey tartışma konusu.
Evet haklısınız, EYT konusunda ki görüşümüz bellidir, daha önce açıklanmıştır. Bir mağduriyet vardır, fakat ekonomik imkan ve şartları da hesaba katmak lazımdır. Türkiye bir beka mücadelesi veriyor. Teröre amansız ve tavizsiz bir karşı duruş sergileniyor. 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekatı başladı, 29 Mart 2017’de sonlandı. 3 binden fazla DEAŞ’lı terörist etkisiz hale getirildi.
Sınırlarımıza paralel şekilde kurulmak istenen terör koridorunu baltalamak için 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı Harekatı başladı ve 18 Mart 2018’de Afrin merkez kontrol altına alındı.
Cerablus, Afrin, El Bab temizlendi, huzura ve güvenliğe kavuştu. Bunu Türkiye tek nefes olarak başardı. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde çalışmalar devam ediyor. 12 Gözlem noktasında Türkiye teröre karşı, Suriye halkının istikrarı için elini taşın altına koymuş durumda.
Suriye’de barış ve çatışmasızlık ortamının inşası için her türlü fedakarlık yapılıyor. Bunu takdirle izliyor ve destekliyoruz. Barış Pınarı’nda sağlanan başarı ortadadır. Kıran 1-2-3-4-5-6-7; Pençe operasyonları muazzam bir inançla icra edilmiştir.
Terörle mücadele yüksek maliyetli bir süreç. Mesela Fırtına Obüsleri dakikada 6 ile 8 mermi atma kapasitesine sahip. Bir saatte yaklaşık 240-250 mermi atabiliyorlar. Obüsler günde 2 saat kullanılıyor, bu da ortalama 500 obüs mermisinin kullanıldığı anlamına geliyor. Bu mermilerin ortalama fiyatı 1000 dolar. Günde 500 mermi 500 bin dolar eder. Tek bir fırtına obüsünün sadece atıştaki mermi maliyeti yılda 50 milyon dolara yaklaşıyor.
Bir harekatta 100 obüs topu kullanıldığını düşünürsek yılda sadece 5 milyar dolar obüs maliyeti karşımıza çıkar. Bir savaş uçağının attığı sıradan bir bombanın fiyatı 2500 dolar. F-16’ların attığı bombanın ortalama fiyatı da yaklaşık 3000 bin dolar. Bu bombaların laser güdümlüsü var, sığınak delicisi var, var da var. Türkiye bunları iki yıldır Kırıkkale’de üretiyor. TSK’nın yerli malı olarak geliştirilen Roketsan’ın ürettiği Cirit Füzelerinin maliyeti de epey fazla. Bu işler kolay olmuyor derken kast ettiğim bu. Nasıl olsa ezbere konuşmak maliyetsiz.
Bir F-16, hiç ateş açmadan 1 saat havada uçmasının maliyeti 14 bin dolar. Sadece Zeytin Dalı Harekatı’nın ilk gününde uçan savaş uçaklarımızın yakıt bedeli 1 milyon dolar. Bomba ve mühimmat bedelinden bakınız hiç bahsetmiyorum bile. Söylemek istediğim şudur. Fedakarlık olmadan bekamız ve bağımsızlığımız muhafaza ve müdafaa edilemez. Terörle mücadelenin bir bedeli var. Bu bedele var olmak için katlanmak zorundayız. Ekonomide spekülasyon yapanlar ne kurşunun, ne bombanın maliyetini bilenlerdir. Bunlar boş boş konuşmaktadır. Bütçemiz elverir, ekonomik imkanlar artar, o zaman her ihtiyaç anında telafi edilir. Biraz sabır gerekiyor. Biraz tahammül gerekiyor. Biraz da milli hedefleri anlamak gerekiyor.
EYT konusunda Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları isabetlidir. Ceza indiriminin bir an önce kanunlaşması, cezaevinde gün sayanların sevdikleriyle buluşmaları kaçınılmaz bir adalet ihtiyacıdır. Genel Başkan Yardımcımız Sayın Feti Yıldız’ın verdiği kanun teklifinin arkasındayız. Yasalaşmasını bekliyor ve istiyoruz.
Cumhurbaşkanı’nın 13 Kasım’da ABD’ye yaptığı ziyareti nasıl yorumluyorsunuz?
Son derece başarılı. Türkiye’de ne söylemişse ABD’de aynısını söyledi. Duruşu tutarlı ve milliydi. Türkiye’nin tezlerini hakkıyla savundu. Kendisine teşekkür ediyoruz. Dünyanın gözü önünde teröriste terörist dedi, hiç alttan almadı. Cumhur İttifakı’nın iradesini cihana gösterdi.
S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemiyle ilgili çok şeyler söylendi. Bir yanda ABD diğer yanda Rusya… Yaptırım tehditleri de peş peşe geldi…
Türkiye Cumhuriyeti bağımsız ve egemen bir devlet. Mevzu vatan savunması ve milletimizin güvenliği olduktan sonra yaptırım tehditlerinin hiçbir hükmü ve geçerliliği olamaz. Türkiye kimden neyi alacağına, nasıl alacağına, hangi şartlarla alacağına bizzat kendisi karar verir. S-400 Hava ve Savunma Sistemi milli güvenlik ihtiyacıdır. Saldırı değil savunma amaçlıdır. ABD, S-400 konusunda çarpık ve yanlış bir çizgidedir.
Kullanmayın, depoda çürümeye terk edin diyorlar.
Niye kullanmayacağız? Türkiye bir saldırıya maruz kalırsa ne yapacağız, teslim mi olacağız? Boynumuzu mu uzatacağız? ABD’nin gizli hedefi yoksa Anadolu coğrafyasını işgal mi? 1920’li yıllarda yapamadılar, şimdi mi yapmaya niyetliler?
Alınan silah sistemi yeri ve zamanı geldiğinde kullanılır. Ankara’da S-400’lerin uçaklarla arasındaki radar bağlantısının test edilmesi maksadıyla test uçuşları yapıldı. Anlaşılan bu uçuşlar S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemi’nin test ve eğitim faaliyetleri kapsamına gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı S-400’lerin test edilmesinden kaygılanmış. Ya Türk milletinin kaygılarına ne diyecekler?
Kaygılanacak onca konu varken bula bula savunma amaçlı satın altığımız hava ve füze savunma sisteminden rahatsız olmaları tam bir çelişkidir. Bizim kaygılarımızı biraz anlasalar, ülkemizle empati kursalar sanıyorum daha makul ve mantıklı bir çizgide olurlar. Bize göre depoda çürümeye terk edilmesi gereken aslı astarı olmayan, inandırıcılığı zerre kalmamış sözde dostluklar, sözde müttefiklik anlayışıdır. Bakın ne CHP’den, ne İP’ten S-400 konusunda milli ve ahlaki bir duruş görülmedi. Görülemez de.
Hatta niye S-400 aldığımızı tartıştılar, eleştirdiler. Ne gerek vardı diyorlar. Türkiye’nin kendini müdafaa etmemesi için sanki siyasi ortam oluşturmaya çalışıyorlar. Zillet işte budur. Hiç utanmaları kalmamış. Milli onurları kağıt gibi yırtılmış! Türkiye dağılıp parçalansa, yanıp kül olsa zil takıp oynayacaklar. Adeta ülkemize karşı beşinci kol faaliyeti içindeler!
F-35 satışını da askıya aldılar.
ABD ne yapacağını şaşırdı. S-400 aldık, F-35’de fren yaptılar. Türkiye’nin F-35 projesine ortak olduğunu bilmeyen yok. F-35’lerin paraları da ödenmiş. Fakat bize şantaj yapıyorlar. F-35’leri koz olarak kullanıyorlar. Parası ödemiş uçakları vermiyorlar. Tıpkı 1910’lu yıllarda Birleşik Krallığın yaptığı gibi!
TÜRKİYE F-35’E MAHKUM DEĞİL
Alırsak ne ala, alamazsak mutlaka yeni ve mantıki seçenekler değerlendirilmelidir. Bizi yabana atmasınlar. Tehditlerle sineceğimizi, susacağımızı zannetmesinler.
NATO’da bu süreçte sorgulandı. Fransa Cumhurbaşkanı NATO’nun beyin ölümünden bahsetti.
Macron tam bir hayal kırıklığı. Nereye ulaşmak istediği belli. Türkiye aleyhtarı tavrı billurlaştı. Artık dikiş tutmuyor. NATO’nun beyin ölümü gerçekleştiyse ayrılsın, biz yokuz desin. Yüreği varsa rest çeksin. Barış Pınarı Harekatı’na en çok tepki gösteren ülkelerin başında Fransa geldi. Macron ezbere konuşuyor, maksatlı ve marazi bir duruş gösteriyor.
NATO elbette sorgulanmalı. Bugüne kadar ne kazandık, ne kaybettik, bunların muhasebesi önyargılardan uzak biçimde yapılmalı. İşlevleri, NATO üyesi ülkeler arasındaki ilişkiler dürüst bir şekilde ele alınmalı. Bizim dünyaya bakışımız Türkçe’dir. Başkent Ankara vizyonu ve Türk-İslam Jeopolitiği görüş açımızdır. Milletimize yarar sağlamayan, ülkemizin hayati ve güvenlik çıkarlarıyla bağdaşmayan her oluşumun karşısında cesaretle durur ve tepkimizi dile getiririz.
Efendim sorularımıza açık yüreklilikle cevap verdiniz.
Çok teşekkür ederiz. Bana bu fırsatı vermenizden dolayı ben teşekkür ederim. TÜRKGÜN Gazetesinin Türk medyasında seçkin, saygın ve milli bir çizginin takipçisi olarak varlığını uzun yıllar koruyacağından şüphe etmiyorum. Bu vesileyle de milletime şükranlarımı sunuyorum. BİTTİ