Millî Eğitim Bakanlığı; millî ve manevi değerlerle donanmış, tarihinden aldığı güçle günü yorumlayabilen ve geleceği inşa edebilen nesiller yetiştirmek gayesi ile önemli bir hizmeti yerine getirmektedir.
Millî Eğitim Bakanlığımız pek çok ülke nüfusundan fazla olan öğrenci sayısı ve 1 milyonu aşkın öğretmeni ile gerçek manada bir eğitim ordusudur. Öncelikle bu ağır sorumluluğun yerine getirilmesi hususundaki hassasiyetiniz ve samimi gayretleriniz için aziz Türk milleti adına size ve değerli çalışma ekibinize teşekkürü bir borç bilirim.
2017-2018, 2018-2019 eğitim-öğretim dönemlerinde Yard. Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar editörlüğünde “9. Sınıf Tarih Ders Kitabı” olarak okutulan kitaplarda yer alan “Türklerin İslamiyet’i Kabulü” başlıklı bölümün 2019-2020 eğitim-öğretim döneminde de Sami Tüysüz ismiyle yayımlanan “9. Sınıf Tarih Ders Kitabı”nda yer almasını üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim.
Bildiğiniz üzere başlıklar “efradını câmi, ağyarını mani” olmalıdır. “Türklerin İslamiyet’i Kabulü” başlığına sahip yazının muhtevasında Türklerin İslamiyet’le müşerref oluşunun tarihî vesikalarla ifade edilmesini beklerken bir Kürt tarihi oluşturmak üzere bazı noktaların üstüne basa basa tekrarlanmaya çalışıldığı bir propaganda bölümü ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Bilimsel olmayan, öğrenciye katkı sağlamayacak ve eğitimin millîliği açısından son derece sakıncalı durumlar yaratacak sözler, şuurlu bir çabayla ders kitabının içine yerleştirilmiştir. Bu ifadelerin ders kitabına sokulması için fazlaca bir titizlik gösterilmiş olduğunu düşünmekteyim.
“Türklerin İslamiyet’i Kabulü” başlığı altında yine başlıkla bir alakası bulunmadığı hâlde Acemler ve Berberilerin Müslüman olmaları ile kamufle edilen Kürtlerin İslamiyet’i kabulünü anlatan paragraflar üzüntü ile ifade etmeliyiz ki belli bir amaca matuftur, bu amaç da millî birliğimize bir fayda sağlamamaktadır.
Dört Halife devrinde pek çok kabile İslam'la tanıştığı hâlde bunlar içinden ısrarla Kürtlerin zikredilmesi, “Araplardan sonra Müslüman olan ilk topluluklardan olduğu” ifadelerinin yer alması, Türklerin İslamiyet’i kabulünden önce Kürtlerin Müslüman olduğunu ispat gayretleri Türkiye’nin sosyal ve siyasi meselelerine bir istikamet kazandırma çabasından başka bir şey değildir.
Bu ifadelerin eğitim-öğretimle ve öğrencinin sahip olması istenen kazanımlarla da yakından uzaktan alakası yoktur. Metinde Kürtlerin Türklerden önce Müslümanlığı kabul ettikleri ifadesi Kürt tarihinin Türk tarihiyle yarıştırılması gibi art niyetli bir kaygıyı bünyesinde barındırmaktadır.
Bununla birlikte “El-Cezire (Güneydoğu Anadolu Bölgesi)” şeklinde geçen coğrafyanın (Ki El Cezire, Güneydoğu Anadolu Bölgesi değildir.) tarihî Kürt yurtlarından olduğu, Kürtlerin Türklerden önce burada olması hasebiyle bu coğrafyanın asıl sahiplerinin Kürtler olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu; tarihî gerçeklerle uyuşmamakta, sözde Kürdistan heveslilerinin propaganda metinlerinde yer almanın ötesinde hiçbir ilmî metne dayanmamaktadır. Bu talihsiz ifadelerin eğitim-öğretim faaliyetlerinde öğrenciye bir faydası olmadığı gibi millî şuurdan ve gerçeklerden uzak olan bu sözler, okullarımızda tarih şuuruna sahip öğretmenlerimizi zor durumda bırakacak, öğrenciler arasında tartışmalara sebep olacak mahiyettedir.
Şahsınızın ve kıymetli çalışma arkadaşlarınızın çocuklarımızın tertemiz zihinlerine Türk milletinin birlik ve beraberliğini aşılayacak bir bakışla eğitim-öğretim meselesine yaklaştığına dair inancım tam olmakla birlikte zikredilen ifadelerin ortaöğretim çağındaki gençlerimize devlet eliyle sunulmuş olmasında en nazik ifade ile büyük bir ihmal olduğu görülmektedir.
Bu eserin okullarımızda okutulacak olmasını esefle kınıyor, bu ihmalde payı olanlar ve kitap hakkında gereğini yerine getireceğinizden şüphem olmadığını ifade etmek istiyorum.
Millî Eğitim camiasının hak ettiği seviyeye yükselmesindeki çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım.
EK: Mezkûr kitabın ilgili bölümleri