Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda bir araya geldiği kadın muhtarlara hitap etti.
Konuşmasına, dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, muhtarlarla 7 yılı aşkın süredir devam ettirdikleri buluşmaları, bu defa sadece kadın muhtarlarla gerçekleştirdiklerini belirtti.
Bugün, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye'nin hemen her şehrinden 900'e yakın kadın muhtarın bulunduğunu ifade eden Erdoğan, muhtarlarla her buluşmanın, Türkiye'nin en büyük, en kapsamlı demokrasi şölenlerinden biri olarak düzenlendiğini söyledi.
Bugünkü buluşmanın "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" dolayısıyla ayrı bir öneminin, anlamının bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, tüm kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik etti.
"Bizim için kadın, merhum Neşet Ertaş'ın Anadolu irfanıyla 'Kadın insan, erkek insanoğlu' diye ifade ettiği şekilde, insanın yarısıdır. Fıtrat icabı kadın yoksa erkek, erkek yoksa kadın anlamsızdır, hükümsüzdür." diyen Erdoğan, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de, "Her şeyin eşli, erkekli-dişili yaratıldığını" haber verdiğini anımsattı.
Birbirini böylesine tamamlayan iki varlıktan birinin, sırf cinsiyeti sebebiyle eksik görülmesini, ötekileştirilmesini, ayrımcılığa uğramasını, şiddete maruz bırakılmasını asla kabul etmediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kadınlara hak ettiği değeri vermek, hem inancımızın hem kültürümüzün hem medeniyetimizin hem de Anayasa ve yasalarımızın bize emridir. Hakikat bu iken maalesef yakın tarihimizde buna ters düşen nice uygulamaya, nice hadiseye hep birlikte şahit olduk. Bizim siyaset hayatımızdaki en önemli mücadele alanlarımızdan biri de kadınlarımızı haklarına kavuşturmak olmuştur. Anayasa'mız, 'Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz' demesine rağmen, yıllarca haksız yere eğitim hakkını kullanmaktan yoksun bırakılan kadınlarımıza eğitim hakkını biz verdik. Anayasa'mızda 'Her vatandaş seçilme hakkına sahiptir' denmesine ve milletvekili seçilme engelleri arasında 'Başörtülü olma' diye bir şart bulunmamasına rağmen, kadınların hukuksuz biçimde gasbedilen seçilme hakkını kullanmasını biz sağladık. Bu sayede, 2002 yılında yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14,6'dan yüzde 43,4'e yükselirken, bu oran kız öğrencilerimiz arasında yüzde 48,5 ile rekor seviyeye çıkmıştır."
"Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'da "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir, her Türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez." ifadeleri yer almasına rağmen, haksız şekilde kamuda çalışmaktan yoksun bırakılan kadınlara bu hakkı kendilerinin verdiğini söyledi.
Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere, her alanda Türkiye'nin beşeri sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdıklarını dile getiren Erdoğan, kadınlar arasında başörtülü ve başı açık ayrımını sona erdirdiklerini ifade etti.
Türkiye'yi yasakların ülkesi olmaktan çıkartıp, her alanda fırsat eşitliğinin, adaletin hakim olduğu bir yer haline dönüştürdüklerini vurgulayan Erdoğan, kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı haline getirdiklerini anımsattı.
Kadınlar ile erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devlete görev olarak verdiklerini aktaran Erdoğan, "Kadın hakları konusunda kadınlardan yana tarafız. Kadınlara karşı şiddet ve şiddetle mücadele konusunda yine kadınlardan yana tarafız. Bunun için aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan çıkardık, resen takip edilen suçlar arasına aldık." dedi.
"Ben de bu sürecin peşindeyim"
Erdoğan, dün Merkez Yürütme Kurulu toplantılarının olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Tokat'taki Özlem kardeşimizin 23 yerden ahlaksız, adi eşi tarafından bıçaklandığını öğrendim. Dikkat edin, 23 yerden. Ne yaptılar, ne ettiler diye Adalet Bakanlığı'nın da dün sunumu vardı, sorduk, ettik. Meğerse 3 aydan sonra serbest bırakmışlar adamı. Aradık, araştırdık vesaire... Hamdolsun tekrar bu adi herifi içeri almışlar. Bizde de Genel Başkan Yardımcımız, Tokat Milletvekili'miz Özlem Hanım var. Hemen kendisiyle telefon irtibatlarını kurduk. Dedik 'Şimdi adaşın, Tokat Milletvekili'miz Özlem Hanım bu süreci takip edecek, Cumhurbaşkanı olarak ben de bu sürecin peşindeyim.' 2,5 yaşında da bir çocuğu var. Neden? Çünkü bu millet bize emanettir. Ve milletimizin bu emanetini bizim ortada bırakmamız mümkün değildir. Düşünün, 23 yerden bıçaklıyor. Hakim sen nasıl oluyor da böyle birisini serbest bırakıyorsun? Hakim böyle bir tasarruf yapıyor. Ondan sonra 'Yargıya hakaret...' Ne hakareti? Eğer ben bu ülkede Cumhurbaşkanıysam, sen de 23 yerden eşini bıçaklayan böyle bir adamı serbest bırakıyorsan, bununla ilgili söylenmesi gereken neyse bunu ben sana söylerim. Sonuna kadar da takip edeceğiz, daha bitmedi işimiz. Bakanıma da onu söyledim, 'Bunu yakın takibe alacaksın ve bu konu ile ilgili beni de süratle bilgilendireceksin, atılması gereken adımı da süratle atacağız.' Bu, hakim olabilir, savcı olabilir fark etmez. Biz, adaleti mülkün esası olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Adalet ortada kalmaz, yerde sürünmez. Onun için de gereğini yapacağız."
Erdoğan, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinden (ŞÖNİM), kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamalarla ihtiyaç duydukları her an kadınların yanında olduklarını gösterdiklerini belirtti.
Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir araştırma komisyonu kurduklarını dile getiren Erdoğan, pek çok tespit ve teklifin yer aldığı bu komisyonun raporunun, Meclis'te de görüşülerek kabul edildiğini anımsattı.
Erdoğan, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede yeni adımlar atacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen takdiri indirim nedenlerini belli konulara münhasır kılıyor ve maddenin uygulama alanını daraltıyoruz. Bu kapsamda failin pişmanlık içermeyen davranışları, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Failin, sadece indirim almaya yönelik duruşmadaki tutum ve davranışları. Şu komikliğe bakın. Kılık kıyafeti, kravat takması, boyun bükmesi takdiri indirim sebebi olarak dikkate alınmayacaktır. Kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlarının kadına karşı işlenmesini nitelikli hal kapsamına alarak cezaları artırıyoruz.
Israrlı takip fiilleri müstakil suç olarak düzenlenecek, ısrarlı şekilde fiziken takip etmek, haberleşme ve iletişim araçlarını bilişim sistemlerini ve üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak fiilleri de artık suç sayılacaktır. Ayrıca bu tür suçların, ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma kararı verilen fail tarafından işlenmesi durumunda ısrarlı takip suçunun cezası yükselmektedir. Eşe veya boşanılan eşe karşı işlenen kasten yaralama suçları tutuklama nedeni olarak katalog suçlar arasına alınacaktır. Vekili bulunmayan şiddet mağduru kadınlara talepleri halinde ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi sağlanacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in çalışması ve takdiriyle hayata geçecek bu düzenlemelerin şimdiden hayırlı olmasını diledi.
"Saldırıların hepsini de birer birer boşa çıkardık"
Dünyada ve bölgede dengelerin, hatta sınırların değiştiği, pek çok siyasi, askeri, insani, sosyal, ekonomik krizin adeta üst üste bindiği bir süreçten geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin, gerek sahip olduğu coğrafyanın kritik önemi gerek tarihi misyonu gerek beşeri birikimiyle tüm bu gelişmelerin kıyısında köşesinde değil, tam merkezinde yer alan bir ülke olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanı krizlerle kaynarken, ülkeyi can ve mal güvenliğinden altyapı eksikliklerinin tamamlanmasına, siyasi ve askeri etkinliğinden küresel itibarına kadar her bakımdan bu genel fotoğraftan ayrıştırmayı, güçlü tutmayı başardıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Tabi bunun gerisinde de binlerce yıla sari medeniyet ve devlet birikimimizle coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın yanında özellikle son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin çok önemli payı vardır. Pek çok ülkede uygulamaya geçirilen siyasi istikrarsızlık, sosyal kaos, ekonomik yıkım senaryoları, farklı görünümler ve taktiklerle bizim üzerimizde de defalarca bunlar denenmiştir. Bu saldırılar, kimi zaman terör örgütleri, kimi zaman içimizdeki hainler kullanılarak yapılan darbe girişimleri, kimi zaman siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle bu saldırıların hepsini de birer birer boşa çıkardık."
Türkiye'yi ve milleti, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanları beşe, ona katlayan eser ve hizmetlere kavuştururken, demokrasi ve kalkınma hamlelerini kararlılıkla yürütürken büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında asla taviz vermediklerini ifade eden Erdoğan, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaştırmadan enerjiye, şehircilikten spora, her alanda gelişmiş ülkelerle yarışacak, hatta çoğu alanda onları geride bırakacak modern bir altyapı kurduklarının altını çizdi.
Savunma sanayiyi geliştirerek, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırarak, sınır ötesi misyonlarla ordunun tecrübesini artırarak, siyasi ve diplomatik açılımları destekleyecek bir ordu yapısı oluşturduklarını da dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti:
"Görevimize başlarken, yüzde 20 savunma sanayiine sahipken bugün neredeyiz biliyor musunuz? Yüzde 80 savunma sanayii ürününü üretiyoruz ve buna sahibiz. Yüzde 20 nere, yüzde 80 nere? Nereden nereye geldik. Eğer bugün Türkiye; kuzeyinde güneyinde, doğusunda batısında hem de sınırlarının tam dibinde yaşanan tüm istikrarsızlıklara, gerilimlere, çatışmalara rağmen, hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerleyebiliyorsa gerisinde işte bu sağlam altyapı ve siyasi irade vardır. Eğer bugün Libya'da kardeşlerinin imdadına yetişebiliyorsa, eğer Azerbaycan'da, Karabağ'da kardeşlerinin imdadına yetişebiliyorsa işte bu güçlü irade vardır. Hiç şüphesiz asıl gücümüz; birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimizdir."
"Bizim ayçiçeği, zeytinyağı sorunumuz yok"
Son günlerde bir yağ meselesinin çıkarıldığını söyleyen Erdoğan, "Bizim ayçiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet, ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor." dedi.
Bu konuda muhtarlardan da bir isteğinin olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mahallenizdeki, köyünüzdeki marketlerde, bakkallarda gerçekten ayçiçeği yağı var mı yok mu? Ama ben istiyorum ki, gerekirse sizler İçişleri Bakanlığımız adına bunların depolarını bile takip edip bize ihbar edeceksiniz, bu stokçuların gereğini biz yapacağız. Buralarda birinci derecede sorumlu kimdir? Validir. Sizler, valinin o mahallelerdeki elisiniz, ayağısınız. Sizler İçişleri Bakanımın elisiniz, ayağısınız. Cumhurbaşkanının elisiniz, ayağısınız. Yani, bu devleti provoke etmeye çalışanlara gereken dersi vermek bizim boynumuzun borcudur. Bunlar stokçu, bunlar ayçiçeği yağını, zeytinyağını vesaire depoluyor ve utanmadan sıkılmadan rakamları yükseltiyorlar, 'raflarda ayçiçeği yağı yok' diyerek böyle bir kampanyayı da yürütüyorlar. İşte burada bir olacağız, beraber olacağız bu ahlaktan yoksun olanlara da gereken dersi vereceğiz. Hiç endişeniz olmasın."
"İnsanlarımızı tahrik etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz"
Konuya ilişkin dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile konuştuğunu vurgulayan Erdoğan, şunları aktardı:
"Dedim ki, valileri seferber edeceğiz, nerede bu tür bir ahlaksız varsa stokçu varsa bunların gereğini yapacağız. Çünkü bizim böyle bir sıkıntımız yok. Böyle bir sıkıntımız olmadığı halde bu stokçuluğu yapanlar bunun hesabını verecek. Türkiye'yi diğer yol ve yöntemlerle dize getiremeyeceklerini görenlerin, konjonktürel gelişmeleri bahane ederek, bu gücümüze saldırmaları tesadüf değil, bilinçli bir eylemdir. Küresel sağlık, ekonomi ve güvenlik krizlerinin yol açtığı birtakım sorunları sadece ülkemize mahsus gibi göstermek suretiyle milletimizi karamsarlığa sürüklemek, insanlarımızı tahrik etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz."
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, perşembe günü Türkiye'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un yarınki ziyaretinin ardından perşembe günü de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in Türkiye’ye geleceğini açıkladı.