Türkgün Başyazı Gül yüzlü Ahmet’e kıyanlar…

Gül yüzlü Ahmet’e kıyanlar…

Kaynak: Yıldıray Çiçek

“Hiç kimse ölmek için genç değildir!” derler…

Ancak çocuk ve genç ölümleri, pek çok insan gibi beni de derinden etkiliyor.

Uzun süre bu tür olayların etkisinden kurtulamıyorum. 

Son dönemde Diyarbakır’da cinayete kurban giden Narin, İsrail vahşetinde hayatını kaybeden Gazzeli mazlum çocuklar, Kartalkaya’daki yangında yitirdiğimiz masum çocuklar… Hepsi iliklerime kadar hissettiğim derin bir hüzne dönüştü.

Son olarak içimi en çok acıtan olay, alışveriş için gittiği pazarda iki “döl israfı” tarafından hunharca bıçaklanarak öldürülen 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin başına gelenler oldu. Saldırganlardan biri, vahşice bıçak darbelerini Ahmet’in bedenine saplarken, diğeri yere düşen çocuğa acımasızca tekmeler savuruyordu. Peki, tüm bunlar ne uğruna? Kendi ailelerinden göremedikleri sevgi, ilgi ve şefkati, hiç tanımadıkları Ahmet’in üzerinden kıskanıp aradıkları için…

Bu tür insanlara “döl israfı” dememizin sebebi şu: Çocuklarına ahlaki bir eğitim vermeden, onlara toplum içinde doğru davranış eğitimi kazandırmadan başıboş bir şekilde sokaklara salmalarıdır.

Geçmişte de bu tür kişiler yüzünden pek çok masumun canı yandı. Ne yazık ki, bu tiplerin izleri toplumun her köşesinde var. Ve en sonunda, Mattia Ahmet Minguzzi’nin canına da ortada hiçbir sebep yokken vahşice kıydılar.

Mattia Ahmet Minguzzi’nin Kadıköy’deki pazar alanında bıçaklandığı an, kalbimde derin bir hüzün hissettim. O bıçak darbeleri sanki bana saplanmış gibi acı verdi. O görüntüler içimi parçaladı; yoğun bakımda kaldığı süre boyunca haberlerini takip ettim, yaşama tutunması için dua ettim. Ama ne yazık ki, iki hafta sonra acı haberi aldık…

Hayatını kaybettikten sonra öğrendiğimiz kadarıyla…

Mattia Ahmet Minguzzi, ünlü İtalyan şef Andrea Minguzzi ile Türk çellist Yasemin Akıncılar’ın oğluydu. Ailesi, 14 yaşında yitirdiğimiz Ahmet’e bu kısa ömründe anlamlı değerler kazandırmış, ona iyi bir eğitim vermişti. Babasının yanında yemek yapmayı öğreniyor, annesiyle sanat icra ediyordu. Beşiktaş ve Trabzonspor’u birlikte destekleyecek kadar spor tutkunu, bir sokak kedisini sahiplenecek kadar merhametli, Gazzeli çocukların acısını yüreğinde hissedip “Filistin’e Özgürlük” pankartı taşıyacak kadar duyarlıydı. Üç dili akıcı şekilde konuşabilecek kadar kültürlü, okulunda başarılı, sosyal ilişkilerinde güçlü, ailesine ve arkadaşlarına bağlı bir çocuktu. Böyle bir cevhere kıydılar işte…

Onun yaşamından kesitleri öğrendikçe, ailesinin paylaştığı videoları izledikçe Mattia Ahmet Minguzzi’nin ne kadar özel bir çocuk olduğunu çok daha iyi anladım. Ailesi o masum yüzüne bakmaya kıyamazken, hayat dolu bu güzel çocuğa “iki döl israfı” acımasızca kıydı…

Caydırıcı cezaların olmadığı, hak edene gerçek anlamda ceza verilmediği bir hukuk düzeninde, ne yazık ki bu tür suçlar artıyor. Mattia Ahmet Minguzzi gibi bir çocuğa kıyanlar, 15-16 yaşında oldukları için 3-4 yıl yatıp cezaevinden çıkacaklar mı?
İşte bu olmamalı!

Ortada vahşice işlenmiş bir cinayet varken, başka Ahmetlere kıyılmaması için caydırıcı ve ağır bir ceza şart. Annesi de bu yüzden haykırıyor: “Adaleti sağlamadan bu dünyadan göçüp gitmeyeceğim! Değil ülkeyi, tüm dünyayı ayağa kaldıracağım!”
Yaşasa, topluma yararlı ve büyük katkılar sunacak olan Mattia Ahmet Minguzzi’ye acımasızca kıyılmasının bedeli ağır olmalı. Ama ne acıdır ki, bu iki katile çevreleri sosyal medyada kahraman muamelesi yapıyor, gül yüzlü bir çocuğun canına kıymalarını adeta yüceltiyor. Bu yüzden kalbimiz daha da kanıyor. Ve “döl israfı” denen bu tiplerin toplumdaki fazlalığı, gelecek adına bizi kaygılandırıyor. Adaletin sağlanması ve başka canlara kıyılmaması için bu davanın sonucu önemlidir ve takip edeceğiz. Gül yüzlü Mattia Ahmet Minguzzi, ruhun şad olsun… 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *