Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
İki kadın ismi bugünlerde gündemde. Birisi sanatçı Sezen Aksu, diğeri sözde gazeteci Sedef Kabaş…
Sezen Aksu “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” içerikli dini değerlere hakaret eden şarkısıyla, Sedef Kabaş ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Büyükbaş hayvan bir saraya girdiğinde o kral olmaz, o saray ahır olur.” şeklinde hakaret etmesiyle gündem oldu. Sezen Aksu kınanıyor, Sedef Akbaş ise hakaretinden dolayı tutuklandı. Her iki isime CHP ve ittifak kuyrukları seferberlik halinde sahip çıkıyor.
Sezen Aksu’nun dini değerlere hakareti için “sanatçı özgürlüğü”, Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakareti için “gazeteci özgürlüğü” diyorlar. Teröriste de “terör örgütü PKK’ya sahip çıkma özgürlüğü” isteyenlerden başka ne bekliyorsunuz ki?
Sezen Aksu’nun dini değerlere hakaretine tepki gösterdiği için MHP ve AK Parti’ye saldıran CHP, 2010 yılında Sezen Aksu’ya niçin “Biz onu Sezen Aksu zannediyorduk. Ne bilelim onun ‘Sazan Aksu’ olduğunu” diye hakaret etmişti?
Sezen Aksu’nun annesi bile bu hakareti “Alo ben kefal. Sazan’ın annesi” diye ti’ye almıştı.
CHP’liler İzmir’deki ‘Sezen Aksu Sokağı’nın isminin değiştirilmesi için imza toplamadı mı?
O zaman sanatçı değil miydi?
O zaman sanatçı özgürlüğü yok muydu?
Bize soruyorsanız Sezen Aksu dün de yanlış yoldaydı bugün de…
CHP sadece ikiyüzlülük yapıyor.
Aynı ikiyüzlülüğü Sedef Kabaş konusunda da yapıyorlar. AK Partili yahut MHP’li bir yazar aynı hakareti Kılıçdaroğlu’na, Akşener’e yahut diğerlerine yapmış olsaydı, bu tayfa ortalığı ayağa kaldırmaz mıydı? Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye hakaret eden herkesi baş tacı yapan bunlar, Sedef Kabaş’a sahip çıkıp bu hakaretleri normalleştirmeye çalışıyorlar. O zaman bundan sonra herkes Kılıçdaroğlu’na “büyükbaş”, Akşener’e “küçükbaş” diye hitap etsin ve bunların partilerine “Ahır” gözüyle baksınlar olur mu?
Ortaya hiçbir ölçü koymadan, kınamadan Sedef Kabaş’a sahip çıkanların inanın demokrasi, özgürlük, ahlak gibi değer yargıları çürüktür, sakattır, kokuşmuş vaziyettedir. Geçmişte PKK’nın Özgür Gündem isimli gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü yapmış Merdan Yanardağ’ın kurduğu Tele 1 televizyonunda terörist Demirtaş aşığı Sedef Kabaş’ın hadsizlikleri oldukça doğaldır. Zaten Tele 1’i hadsizlik yapmak için kurdular. Ama bu hadsizliklerin hukukta bir bedeli vardır.
Her yayında Terörist Demirtaş’ı “masum-kahraman” gösterenlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “büyükbaş- ahır” tanımlamasıyla anması alçaklık değil de nedir?
CHP odaklı tüm medyada “Biz her haltı yiyelim, biz herkese hakaret edelim, iftira atalım ama bize dokunmasın” pervasızlığı vardır. Gözlerinden kin, kalplerinden irin akan sol medya ahlaksızlığın sembolü olmuştur. Ödedikleri ve bundan sonra ödeyecekleri bedel kendi ahlaksızlıklarının faturasıdır. Ama bunlarda her numara vardır. Eline kelepçe takılmayan Sedef Kabaş’ın “ters kelepçe” takılmış gibi rol yapması, bu numaradan ufak bir kesitti. Gülemedik, sadece acıdık hallerine…