Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 27-29 Nisan'da BM öncülüğünde, Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımıyla düzenlenecek 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferans öncesinde AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Türk tarafının Kıbrıs konusunda gönül rahatlığıyla yeni siyasetini ortaya koyduğunu kaydeden Tatar, Kıbrıs'ta artık federal temelde bir anlaşma için umut kalmadığını kaydetti.
Tatar, 1968'den bu yana Kıbrıs görüşmelerinin yapıldığını hatırlatarak özellikle 1977'de federal temelde bir anlaşma için KKTC'nin kurucu Devlet Başkanı Rauf Denktaş ile Başpiskopos Makarios'un anlaşmaları sonrasında Rum tarafının 8 ayrı planı reddettiğini ve Türk tarafının hepsini kabul ettiğini hatırlattı.
2004'te Annan Planı'na Türklerin "evet" Rumların ise "hayır" dediğini anımsatan Tatar, "2017'de Crans Montana'da Türkler çok iyi niyetli davranmış, masa Rum lider Nikos Anastasiadis'in terk etmesiyle devrilmiştir. Crans Montana'da Türk tarafı, 'Artık federal temelde bir anlaşma için umut kalmamıştır, bundan sonra herhalde yeni bir yola girilir.' şeklinde bir değerlendirme yapmıştır. Bu değerlendirmeyi orada bulunan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da yapmıştır." dedi.
"Ne Kıbrıs eski Kıbrıs'tır ne Doğu Akdeniz eski Doğu Akdeniz'dir." diyen Tatar, Türkiye'nin de siyasetinin, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere bağlı olarak proaktif bir şekilde geliştiğini söyledi.
Türkiye'ye teşekkür
Tatar, "Şu anda büyük bir gönül rahatlığıyla, memnuniyetle bu yeni vizyonumu ve siyasetimi (iki devletli çözüm) ortaya koyuyorum çünkü Türkiye'nin de tam desteği vardır. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olmak üzere Türk hükümetine teşekkür etmek istiyorum, bizlere verdikleri destekten dolayı elimiz güçlenmiştir." dedi.
Artık Doğu Akdeniz'de farklı bir durumun söz konusu olduğunu, KKTC'nin Doğu Akdeniz'de önemli bir Türk devleti olduğuna işaret eden Tatar, bundan sonra Kıbrıs'ta ayrı bir devlet modelinin savunacaklarını, bunun da en doğalı ve doğrusu olduğunu vurguladı.
Tatar, "1974'te Mehmetçiğin Ada'ya gelmesiyle buradaki barış ve istikrar bugünlere kadar sürebilmiştir. Bunun bozulmaması için artık o dengenin de korunması lazım. O denge Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve kapsamlı, iki devlete dayalı bir anlaşmadır. Bizim yolumuz doğru yoldur, Türkiye ile birlikte geliştirdiğimiz siyaset ve Türkiye'nin desteğiyle Cenevre'ye gitmenin mutluluğu ve rahatlığı içerisindeyiz." diye konuştu.
"Guterres de gerçekçi bir zemin olmadığını biliyor"
Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs meselesine hakim olduğunu ve Crans Montana sürecinde çok emekler verdiğini vurguladı.
Guterres'in sıkıntısının 50 yıldır müzakere edilen iki toplumlu ve iki bölgeli federasyonu temel alan BM parametreleri olduğuna işaret eden Tatar, "O da Annan Planı ve Crans Montana'da yaşananlardan sonra gerçekçi bir zemin olmadığını biliyor. Guterres'in yolladığı davet mektubunda, 'Bu defa aynı olmasın, yeni fikirlerle gelin' dediğinde, o da bizim Cenevre'ye farklı düşünceyle gittiğimizi biliyor." dedi.
Tatar, Guterres'in görevinin iki tarafı ortak bir zeminde buluşturmak ve iki tarafın hür iradesiyle onay vermesiyle bir anlaşmayı sağlayabilmek olduğunun altını çizerek Türk tarafının pozisyonundan asla geri adım atmayacaklarını ifade etti.
Ulusal çıkarları, Kıbrıs Türklerinin bekası ve bu ülkede güven içerisinde yaşayabilmek adına tek çarelerinin ayrı bir devlet ve devletlerine sahip çıkmak olduğunu vurgulayan Tatar, Rumların arzu ve temennisinin kendilerini "yama etmek" olduğunun altını çizdi.
"Federasyon meselesinde çok karışıklıklar vardır"
Cumhurbaşkanı Tatar şöyle devam etti:
"Rumlar hala Ada'nın bir Yunan veya Helen adası olduğundan bahsetmektedir. İnanıyorum ki halkımızın geneli de iki devlet formülüne destek vermektedir. Çünkü federasyon meselesinde çok karışıklıklar vardır. İnsanlara hep eşitlikten, federasyonun en iyi çözüm olduğundan bahsederler. Gerçek; şu anda Rumların hakimiyetinde ve yönetiminde olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin evrimleşerek AB içerisinde, Kıbrıs Federal Cumhuriyetine dönüştürülmesidir. O plan içerisinde Türkleri zamanla yok etmeye götürerek bütün Ada'nın tekrar hakimi olmak vardır. Biz tabii ki doğru yolda olduğumuz ve Türkiye de bu planları gördüğü için artık siyasetimizi egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki bağımsız devlet ve egemen devlet yönüne çevirdik. Federal temelli müzakerelerde bile siyasi eşitlik ve garantiler konusunda karşı tarafın hiç iyi niyeti olmamıştır."
Tatar, müzakerelerde ortak bir zemine varılamaması durumunda Kıbrıs Türkleri olarak, Türkiye'nin tanıdığı ve tam destek verdiği devletlerini güçlendirmeye, Kıbrıs Türk halkına refah, esenlik, huzur ve güvenlik vermeye temin etmeye devam edeceklerini söyledi.
Her zaman müzakere yoluyla Kıbrıs'ta kalıcı bir anlaşmayı savunduklarını vurgulayan Tatar, "Masadan kaçma gibi bir pozisyonumuz yok ama sırf anlaşma olsun diye bile bile lades olmak da bize yakışan bir şey değildir." dedi.
"AB, Cenevre'de kesinlikle masada olmayacaktır"
"AB, Cenevre'de kesinlikle masada olmayacaktır. Kıbrıslı Türkler için AB bir taraftır." diyen Tatar, AB'li yetkililerle görüştüklerini, ikili görüşmeler de yapabileceklerini ancak Cenevre'deki masada AB'nin olamayacağını ve bu konuda bir tepki koyduklarını bildirdi.
Ersin Tatar, "AB içerisinde hem Yunanistan hem de Kıbrıs Rum kesimi vardır. Dolayısıyla AB, onların tahakkümü ve yönetimi altındadır. Haliyle Cenevre'deki masada onların (AB) objektif ve tarafsız olmaları mümkün değildir. Bu görüşümüzü BM saygıyla karşılamıştır, bu yüzden AB o masada olmayacaktır." dedi.
26 Nisan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ankara'da görüşeceğini ve heyetler arası görüşmelerin de yapılacağını ifade eden Tatar, 27 Nisan sabahında da Türk tarafı olarak Cenevre'ye gideceklerini söyledi.
"Türkiye'nin de bunu desteklemesi tarihi bir olaydır, bunun heyecanını yaşıyorum"
Tatar, Türk kamuoyuna bir kez daha yürekten teşekkür ederek, "Kıbrıs meselesini yıllardan beri yürütmekte olan Kıbrıs Türk halkı, her zaman Türkiye'nin desteğiyle müzakere masalarında güçlü oldu. Bu tehlikeli coğrafyada, Doğu Akdeniz'de yaşananlarla birlikte, Kıbrıs Türk halkının geleceği, bekası ve özgürlüğü her zaman Türkiye'nin desteğiyle sürebilmiştir." dedi.
Çocukluğundan bu yana Kıbrıs meselesiyle haşır neşir olduğunu kaydeden Tatar, tarihi adımın atılacağı toplantı öncesi heyecanlı olduğunu belirtti.
Tatar şunları kaydetti:
"Şu an bizim savunduğumuz iki devletlilik politikası Dr. Fazıl Küçüklerden, Rauf Denktaşlardan, Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlulardan ve tüm bizim gibi ulusalcı, Türkiye'ye yakın liderlerimizin ve onların ekiplerinin bir umuduydu. Allah bize nasip etti. Bugüne kadar çok görüşmeler yapıldı, 1977'den sonrakilerin hepsi federal temelde bir anlaşma içindi. 8 plan masaya geldi, bunların hepsine hemen hemen Türk tarafı onay verdi, maalesef Rum tarafı hayır dedi. Şu anda siyasetimizi değiştirdik. Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin iş birliğiyle bir ancak Kıbrıs'ta kalıcı ve sürdürülebilir anlaşma olabilir. Bu tarihi adımın atılmasında benim o masada olmam, bunu karşı tarafa anlatmam ve garantör ülke Türkiye'nin de orda olması ve bunu desteklemesi tarihi bir olaydır, bunun heyecanını yaşıyorum."