Tamir edilmesi için bırakılan ancak unutulan ayakkabıların işyerini doldurduğunu belirten Beytosun; “Yıllardır o kadar çok ayakkabı tamiri yaptım ki, tamirini yaptığım ayakkabıları sahipleri zamanında almaya gelmeyince iş yerim ayakkabılarla doldu. Ayakkabıları bırakıyorlar, ‘yarın gelirim’ diyorlar gelen giden olmuyor. Ne telefon numarası oluyor ne adresi. Tamiri yapılan ayakkabılar da elimizde kalıyor. Atmak istesen atamıyorsun da. Yaklaşık 4 çuval unutulan ayakkabı vardı. Çoğunu ihtiyaç sahiplerine dağıttım. Dükkanın önüne sergi gibi açtım. Ayakkabıların bazılarını da köyüme götürdüm ve oradaki ihtiyaç sahibi olanlara verdim. İçeride şuan 20 çifte yakın ayakkabı kaldı ve sahiplerini bekliyor. Sahipleri gelmezse onları da ihtiyaç sahiplerine dağıtacağım. Yaklaşık 3-4 ay bekliyorum ayakkabıları almaya gelen olursa diye. Esasen odamızın da verdiği ‘1 ay içerisinde alınmayan ayakkabılardan mesuliyet kabul edilmez’ diye bir talimat var. Biz yine de 3-4 ay bekliyoruz. 1 sene gibi gelmeyenlerin ayakkabısını genelde fakirlere veriyorum. Ayağında ayakkabı olmayan, alacak gücü olmayan vatandaşları yolda gördüğüme veriyorum ayakkabıları. Aslında zenginden alıp fakire veriyoruz bir nevi” dedi.
Unutulan ayakkabıların sahiplerinin gelmesini ve bir umut yaptığı masrafı çıkarabilmeyi beklediğini ifade eden Beytosun; “Bir umut ayakkabıların sahibi gelir de yaptığımız masrafı çıkarırız diye bekliyoruz. Ayakkabıyı tamir için bırakıyorlar, malzeme harcayıp yapıyorsun ama alan yok. İşin garip tarafı hazır tabanlar çürüme yapıyor. Bu sefer benim yaptığım malzeme de emeğim de boşa gidiyor. Cepten zarar yazıyor. Mesleğimizin güzel yönleri de var böyle sıkıntılı tarafları da oluyor. Çoğu müşterimiz ayakkabılarını teslim alırken ödemesini yapıyor. Böyle olunca unutulan ayakkabıları tamir edince masrafları da malzemeleri de bizim cebimizden gidiyor” dedi.