Akciğerin, solunum yolları (bronş, alveol) ile damarların iç içe olduğu bir organ olduğunu belirten Prof. Dr. Cihan, akciğer kanserinin belirtilerini şöyle anlattı: “Akciğerde gelişen bir kitle damar bütünlüğünü bozacak olursa kan tükürme (hemoptizi) ilk bulgu olabilir. Yine tümör boyutu küçük dahi olsa nefes yollarını tıkayabileceği için kişide nefes darlığı oluşabilir.u0026nbsp;
Kitlenin ya da akciğer zarında biriken sıvının irritasyon etkisi ile inatçı kuru öksürük olabilir. Bütün bunlara rağmen, tümör hiçbir bulgu vermeden de akciğer içinde büyük boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle akciğer kanseri de tarama kapsamına alınmıştır.”
Akciğer kanserlerinin yüzde 80’inden sigaranın sorumlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Cihan, “Dolayısıyla sigaradan uzak durmak en önemli risk faktörünü ortadan kaldıracaktır. Maalesef sigara bırakılmış bile olsa kanser riski 15 yıla kadar devam etmektedir. Bu nedenle sigaranın erken dönemde bırakılması önem taşımaktadır. Diğer önemli risk faktörü asbest gibi kimyasallardır. Kullanımlarının yasaklanması gibi alınan önlemler kanser riskini azaltmaktadır.u0026nbsp;
Akciğer direk sindirim sistemi ile ilgili bir organ olmadığından beslenme tarzından ziyade beslenme içeriğine dikkat edilmelidir. Akciğer kanseri önlenmesi amacıyla yapılan kapsamlı çalışmalarda özellikle sigara içenlerde A vitamini takviyesinin kanser riskini artırdığı gösterilmiştir. Aynı şekilde E vitamini de tartışmalıdır. Bu nedenle kanser önlemek amacı ile kontrolsüz gıda takviyelerinden uzak durulmalıdır” ifadelerini kullandı.
ERKEN TEŞHİS OLDUKÇA ÖNEMLİ Tüm kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserini de yenmenin mümkün olduğunu vurgulayan Cihan, “Ancak burada en önemli faktör erken teşhistir.u0026nbsp;
Erken teşhis hayat kurtarır diyoruz. Erken teşhis edilememiş ileri olgularda ise yeni tedavi yöntemleri ile başarı elde etmek mümkündür. Hastalığın evresi ne kadar ileri ise tedavi zorluğunun artacağı unutulmamalıdır” dedi.
Tedavi yollarını da anlatan Dr. Cihan, şu bilgileri paylaştı: “Erken dönemde cerrahi ile tümör çıkarılmaktadır. Cerrahi sonrası yapılan patolojik değerlendirmede kemoterapi ve radyoterapi devreye girmektedir.u0026nbsp;
Teşhis aşamasında cerrahi şansını kaybetmiş olgularda kemoterapi ve radyoterapi kişiye özel olarak değerlendirilmekte ve uygulanmaktadır. Akciğer kanseri, teşhisi ve tedavisi son yıllarda en çok değişen kanser türüdür.
Klasik kemoterapinin yanına hedefe yönelik tedaviler (EGFR, ALK, ROS-1 gibi hedefler) ve immünoterapi (PDL-1 gibi immünojenik hedefler) en sık uygulanan yeni tedavi yöntemleridir. Bunların yanında, tümörün genetik imzası çıkarılarak o tümöre özgü hedefe yönelik tedaviler de uygulanmaktadır.