Suriye sınırında bulunan Kilis'te, kabaltı ile konak kabaltıların 6 tanesi bulunuyor. Kilis'te birçok sokakta rastlanan, genellikle 5-15 metre uzunluğunda, 1,5-2,5 metre genişliğinde olan çıkmaz sokaklar konumundaki kabaltılar, mahallenin ana yolundan ayrılarak daha da bir kişiselleşmiş özel yollar olarak değerlendiriliyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinin en önemli tarih detaylarından olan abbaralar günümüzde dimdik ayakta duruyor. Yüzlerce güzel ev ve sokaktan oluşan dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olmasının turizm açısından büyük bir kazanç olduğu belirtiliyor. Mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Suriye sınırına sıfır noktada bulunan Kilis’teki kabaltılar, kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
GAP çerçevesinde bulunan Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt ve Şırnak'ta toplam 9 kabaltı ve 5 konak kabaltı olmak üzere toplam 14 kabaltı, Kültür ve Turizm Bakanlığının mimarlık örneği listesinde yer alıyor.
Taş yapı ustası Mehmet Ali Katmer, Kabaltıları yapacak eski ustaların kalmadığını ifade ederek, “Bu kabaltılar, kalıba alındıktan sonra üzerine bina inşaat ediliyor. Eskiden Osmanlı döneminde ve daha öncesinde ise toprak kalıntısının üzerine inşaat edilirdi, daha sonra yapılan kabaltı ve kemerin altındaki toprak alınarak, kabaltı ortaya çıkar, o toprak ile de bina inşa edilirdi. Eski teknikleri kullanarak, yapacak usta günümüzde kalmadı diyebiliriz” dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş, eğrisel yüzey ya da yüzeylerden oluşan mimari örgü öğesine abbara ya da kabaltı deniyor. Abbaralar bazen sivri kemerli, basık kemerli veya yuvarlak kemerli olup, örgü sistemi beşik tonoz, çapraz tonoz olarak karşımıza çıkıyor.
Evlere girişte yapılan sahanlıklar, bazen sokak üstlerinde, altta bir geçit bırakarak yapılmış odalar (abbaralar), ortak kullanım alanları ile özel kullanım alanlarının ara kesitlerinde nasıl bir yapılanma içinde olduğunu gösteriyor. Abbaraların alt kısmı kamuya, üst kısmının ise mülk sahibinin mülkiyetinde olduğu belirtiliyor. Abbaralar, yazın sıcaktan korurken, kısa bir an için de olsa serinliğinden, gölgesinden faydalanılan, soluklanılan geçitler olduğu biliniyor.