Esen, bankaya yatırılan altınların, altın değerleme noktaları olarak belirlenen seçkin kuyumculardan çekilebileceği model üzerinde de çalıştıklarından bahsederek, bunun da yazılım çalışmalarının sürdüğünü bildirdi. Vatandaş vade sonunda altınını ister TL, ister altın olarak tutabilecek Ayşen Esen, yeni devreye aldıkları KAD-SİS FATSİ işbirliği ile vatandaşların ilave getiri sağlayacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
Şu anda altın mevduatları için 6 ay ve 12 ay vadeler için faizler belirlendi. Bu da şöyle çalışacak; diyelim ki KADSİS aracılığıyla bankadaki hesabınıza güvenle 80 gram altın yatırdınız. Dönüp bankanıza bir talimat veriyorsunuz ve hesabımda bulunan 80 gram altını ben FATSİ ile değerlendirmek istiyorum diyorsunuz. Burada aslında iki bakış açısı var. Biri; kur korumalı mevduat dediğimiz KKM üzerinden TL olarak takip edilen taraf. Diğeri ise altınınızı, TCMB tarafından altın olarak koruyan taraf. Sizin bankadaki 80 gram altının bugünkü değeri diyelim ki 80 bin lira olsun. Bunun üzerinden size KKM'nin verdiği o günün faizi işleniyor ve vade sonunda kur koruma mekanizmasına göre fark varsa ekleniyor...
Diğerinde ise TCMB'nin taahhüt ettiği altın bazında yüzde 3'lük getiri uygulaması var. Dolayısıyla sizin 80 gram altınınıza yüzde 3 getiri uygulandığı anda orada 2,4 gramlık fayda oluşuyor ve 82,4 gram altınınız hesabınızda duruyor. Vade sonunda kararı tamamen tüketici veriyor. Diyorsunuz ki ben 82,4 gram altınımı istiyorum ya da altının fiyatı düştüğünde KKM rakamı daha cazip ise onu tercih ediyorsunuz. Kısaca karar sizin.
Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması amacıyla yapılan altın bankacılığı çalışmaları kapsamında 12 yılda yaklaşık 120 ton altın toplandığını aktaran Esen, hedeflerinin yıllık 100 tona çıkabilmek olduğunu söyledi. Esen, KADSİS projesinin kendisini kanıtladığını ve 2 yılda tek bir müşteri şikayeti almadıklarını vurgulayarak, Bundan sonra önemli olan halka gerekli tanıtımın yapılması. Bizim amacımız reklam yapmak değil tanıtım yapmak, çünkü biz ürün satmıyoruz. Biz halka bir hizmet sunuyoruz. Halkın sistemi doğru anlamasını sağlamak için çalışıyoruz. Bu çalışmalar devam ettikçe ve net bir şekilde bilgi aktarıldıkça bu yıl 10 ton toplanır, sonra 30 ton, sonra 100 ton... ifadelerini kullandı.
KAD-SİS projesinde 5'i kamu toplam 9 bankanın bulunduğunu, bu sayıyı 15’e kadar ulaştırmak istediklerini belirten Esen, tüketiciye geniş bir yelpazede hizmet vermek için şu anda 72 ilde 250 olan altın değerleme noktası (ADN) sayısını da 81 ilde 1.000'e çıkarmayı amaçladıklarını dile getirdi. Esen, geçen yıl bir yılda toplanan altın miktarının 2,5 katına bu yılın ilk 5 ayında ulaşıldığı bilgisini vererek, Bu, nasıl bir ivme kazandığımızın çok ciddi bir göstergesi. Tanıtımların tamamlanmasıyla bu rakam hızlanarak devam edecektir. dedi.
İAR Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Esen, Türkiye'nin altın konusunda dünyada ilk 5'te, kuyum sektöründe ise ilk 3'te yer aldığını belirterek, Türkiye'de madenlerden 40-50 ton civarında altın çıkıyor. Geçmişte 20-30 tondu. Sadece İAR olarak yıllık üretim kapasitem 1.000 tonun üzerinde. Dolayısıyla 40 ton hiç kimseye yetmez. Bu anlamda bizim muhakkak altın ham maddesine ihtiyacımız var. Bu da ne demektir, ithalat yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin cari açığındaki önemli unsurlardan biri de altın ithalatı. Yastık altından ne kadar çok altın çıkarsa, o kadar az ithalat, çok ihracat, ekonominin canlanması demek. Bu yüzden biz bu konuyu çok önemsiyoruz. Bu anlamda yapılacak şeyler sonsuz devam edecek. diye konuştu. Yastık altı altınların sisteme kazandırılması kapsamında vatandaşa sunulacak önemli şeylerden birinin de yan faydalar olduğunu vurgulayan Esen, konuşmasını şöyle tamamladı:
Her zaman şunu söylüyorum, Anadolu'da altın, kadının hayat güvencesidir. O yüzden o altını alıp bankaya götürdüğünde, altın boşta duruyor. Halbuki o kadını ekonominin içine katmak için daha işlevsel hale getirebilir ve bunu teminat olarak kullanarak mikro kredilere dönüştürebiliriz. Bunun karşılığında aldığı krediyle bir tekstil ürünü veya sabun üretebilir, tarımla uğraşıyorsa bunu geliştirebilir. Bunun gibi birçok şey sunulabilir. Bunları da bankalarla görüşüyoruz. Gerek bankacılık sisteminin gerek kamunun gerekse bizlerin yapabileceği her ne varsa önümüzdeki günlerde adım adım sistemin üzerine ekleyeceğiz.
Bizler hepimiz bir şekilde finans dünyasının içindeyiz. Ekonomide eski basit korelasyonların hiçbiri kalmadı. Dünya başka bir denge içinde yaşıyor. Buna ek olarak yakın çevremizde ve tüm dünyada birçok jeopolitik gelişmeler var. Uzun yıllardır yaşamadığımız kadar büyük bir enflasyon sorunuyla sadece Türkiye değil tüm dünya karşı karşıya. ABD bile hiç alışık olmadığı şekilde çift haneye doğru gidiyor.Dolayısıyla bütün bunları üst üste koyduğumuzda altının güvenli liman olma özelliği devam edecek ve bence gelecek dönemde daha da önem kazanacaktır. Yatırımcılara konjonktürü izleyerek yatırım sepetlerinin içinde her daim altını ve değerli metali bulundurmalarını öneriyorum ama bunu yastık altında değil ekonomik sistemin içinde güvenli şekilde tutmalarını istiyoruz.