Trans yağın uzaklaştırılması konusunda halk ve devlet açısından hiçbir engel olmadığını vurgulayan Dağlı, Ancak trans yağları üreten endüstri için büyük bir engel vardır, karlılığını kaybeder. Tek engel endüstrinin çıkarıdır. Halk ve devlet el ele, endüstri çıkarlarına karşı sağlığı korumalıdır. Pek çok ülkenin trans yağların kullanımını başarılı bir biçimde elimine ettiği unutulmamalıdır. dedi.
u003cbu003eAnneler bu konuda sağlık elçisi olabiliru003c/bu003eProf. Dr. Pınar Ay da endüstriyel olarak üretilen trans yağların dünyada her yıl 540 bin ölüme yol açtığının hesaplandığını dile getirerek, şu bilgileri paylaştı: Dünyada her 3 ölümden biri, kalp damar hastalıklarına bağlı olarak oluşuyor. Bu ölümlerin yaklaşık yarısı düşük gelir grubu ülkelerde ve 70 yaşından önce görülmektedir. Trans yağların yüksek oranda tüketilmesi herhangi bir nedene bağlı ölümleri yüzde 34, kalp damar hastalığına bağlı ölümleri yüzde 28, kalp damar hastalığını yüzde 21 oranında artırıyor.
Ay, endüstriyel olarak üretilen trans yağların kısıtlanmasına bağlı olarak Danimarka'da 2004-2012 arasında her yıl 100 bin kişi başına 22 ölümün engellendiğini, New York'ta endüstriyel olarak tüketilen trans yağ kısıtlanmasıyla, 2007-2013 arasında kalp krizi nedeniyle hastane başvurularında yüzde 7,8 oranında azalma sağlandığını anlattı.
Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği stratejileri kararlılıkla uyguladığı takdirde bu konuda başarılı olmaması için bir neden olmadığına işaret eden Ay, sözlerini şöyle tamamladı: Türkiye'de henüz farkındalık yüksek değil, ama çok hızlı gelişebilir. Z nesli sağlığına daha düşkün, bol su içiyor, sağlıklı besleniyor, sigara tüketmiyor, egzersiz yapıyor. Bu neslin anneleri çocuklarını asla trans yağlar ile beslemek istemiyorlar. Anneler bu konuda sağlık elçisi olabilir. Yasa yapıcıların konuyla ilgili bilgilendirilmeleri gerekiyor.