Bakan Soylu'nun açıklamaları şöyle:
"Geçen hafta şehit olan kardeşlerimizin huzurunda eğiliyorum. O operasyonda şehit olan 2 Yüzbaşı ve Astsubayımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Tarih zaman zaman insanlığın karşısına çıkardığı birbirine benzer fotoğraflarla aslında bir şey söyler. Hepiniz bilirsiniz 150 yıl önce Düyûn-ı Umumiye diye bir kurum vardı. Ne yazık ki IMF’den de 9-10 yıl önce kurtulabildik. 1 asır önce de bu millete Sevr’i dayadılar, bu topraklar bunu kabul etmediler. Bugün de Sevilla haritası denen bir ucubeyle geldiler, bu toprak bunu da kabul etmedi. Bizi sürekli dar alanlara çekmeye muhtaç bir hale getirmeye çalışıyorlar. Ekonomik olarak yoğun bakımda her an dokunduklarında yıkabilecekleri bir Türkiye istiyorlar. Kendi insanına mahcup, tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze, değerlerimize uzak bir Türkiye istiyorlar. Etrafında olan bitene sağır bir Türkiye istiyorlar. Bu politikadan sala vazgeçmediler.
GÖÇMEN SORUNU
Geri kabul anlaşmalarında maddi yardım taahhütlerine uymadılar. Hiçbir çözüm önerimize yanaşmadılar. Göçmenler ülkelerine girmesin diye her türlü zalimliği yaptılar. Görmezden, duymazdan geliyorlar.
Uluslararası küresel göç rotasına baktığımızda gelir eşitsizliğinin buna yol açtığını görüyoruz. Binlerce km ailesiyle yola dökülenlerin aldıkları riskin Batı medeniyetinin umurunda olmadığını hepimiz biliyoruz. Kendi halklarına tehdit olarak gösterilen terör örgütleriyle masaya oturup anlaşma yapabilecek kadar tıynetsiz olduklarını biliyoruz. Nasıl bir coğrafyada görev yapacağınızı, bir gün dahi uyursanız memleketin geleceğine halel getireceğini anlatmak için bunları söylüyorum.
Uyuşturucudan en çok Avrupa gençliği zarar görüyor. 2020 Avrupa uyuşturucu raporuna göre AB'de bu oran 23.7. Sentetik uyuşturucular kendi gençliklerini öldürürken adamlar havaya bakıp ıslık çalıyor. Uyuşturucu onların işbirliği içinde olduğu PKK'nın ana gelir kaynağı. Terörün finansmanını böyle sağlıyorlar. Yıllık 1.5 milyon dolar gelir elde ettikleri tahmin ediliyor.
'BİRİLERİ RAHATSIZ OLSUN, BUNU HER YERDE SÖYLEYECEĞİM'
Gençliğinden vazgeçiyor terör örgütünden vazgeçmiyor. AB ülkelerinde evlilik dışı gerçekleşen canlı doğumların oranı 2016'da yüzde 43'e ulaşmış. OECD'nin verilerine göre bu oran yüzde 2 ile 3 arasında. OECD ülkeleri içinde en düşük oranın olduğu 3 ülkeden biri.
Bir takım protestoları yaparken sözde gündemi bir anda buna bağlamaları boşa değildir. Biz buna karşı çıkınca hep bir ağızdan bizi taşlamaları herhalde boş yere değildir. Hepsinin bir amacı var. Bugün birileri eskiden yaşananları hatırlamıyor olabilir.
1984'den bugüne 6021 sivil vatandaşı katletti PKK. Birileri rahatsız olsun, bunu her yerde söyleyeceğim.
1987'de yine 3 koldan saldırdıkları 30 sivil vatandaşımızı katlettikleri Pınarcık Köyü katliamı var. Bu nasıl vahşet diye kendi kendimize dövünüp dururduk. Bunu bir insan yapmış olamaz. bunu yapanlar hayvanlardan aşağı mahluklardır.
Böyle bir şey söz konusu olamaz. Aşağılık mahluklardır. Hep bu acılarla, dertlerle, fotoğraflarla büyüdük. Peçenek köyü katliamı sonrasında köye başsağlığına gelenleri taşıyan minibüsü havaya uçurdular, 3 sivil vatandaşımız şehit oldu.
1990'da Elazığ'ın Kovancılar beldesinde 9 mühendisimizi kurşuna dizerek katlettiler. Şehitlerimizden birinin evladı hala Bakanlığımızda görevlidir. 1993'te Erzincan'da Başbağlar köyünün etrafını 100 kişilik terörist grubu sardı, 20'si köye girdi, toplam 32 kişiyi katlettiler. Aynı yıl Van'da yine kurşuna dizmek suretiyle 14'ü çocuk, 8'si kadın 26 vatandaşımızı katlettiler. Bu liste çok uzun. Lütfen okuyun... Bitlis'te 93'te Yasemin öğretmenin nasıl katledildiğini... Alelade bir terör örgütüyle karşı karşıya değiliz. Bunu çiçek böcek görenlere tavsiyem şu katliam listesinin bir parçasını alıp okusunlar. Sonra da dişlerimizi sıktık diye bizi devlet adabı konusunda eleştirenler düşüncelerini tekrar ortaya koysun. Kulp'ta sadece para kazanmak için ormana giden işçiler acımazsızca katledildi. Bu cenazeleri biz kaldırdık.
HDP'den bu katliamların hiçbiri için kınama hatırlayan var mı? Ödleri patladı. PKK'nın insanlık, namus yoksunuz vahşi katli elebaşlarından sadece bir söz işiteceklerdi. Kalpleri mini minmnacıktır onların. Ürkerler ve korkarlar. Bu milletin ayakta kalmasının bir nedeni var, ürkmemek, korkmamak. Geçen yıl 28 sivil insanımızı katlettiler, aralarında işçiler, köylüler, esnaf vardı. Hangisi tepki verdi, hangisi utandı, hangisi üzüldü. Gündemlerine bile almadılar. Kızılay'da bir polis kimlik sorduğunda en ufak eksikliği, kötü niyeti olmasa bile kötü niyetliler tarafından TBMM dahil oralara iletilen meseleler karşısında bu kadar oluyor, bu kadar olay oluyor birinin kılı kıpırdamıyor. Soruşturma yapalım, komisyon kuralım demiyorlar. Daha doğrusu diyemiyorlar. Kimisi ortaklıklarından korkuyor, 2023 seçiminde acaba bir tane oy kaybederim, Kandil'i küstürürüm de...
"DEDİKLERİ GİBİ MİSAFİR ETMEDİLER, DOĞRUDAN İŞKENCE ETTİLER"
Hesabı herkes açık açık konuşsun. Bize karşı farklı bir davranışları olur ölçüsüyle hareket ediyor. Herkesi yakar. bu dünyada da öteki dünyada da. Geçen hafta Gara'da 13 masum insanın kafasına kurşun sıktılar. 6 yıldır ellerinde işkence ettiler. Birilerinin dediği gibi misafir etmediler. doğrudan işkence ettiler, sonunda da öldürdüler. Üniversitelerde slogan atan devrim devrim diye kafa ütüleyen bayatlamış sol örgütlerden bir tane kınama var mı? yoktur. Olmaz da olamayacak da. Teröriste terörist diyoruz. Dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar. Öcalan için özgürlük yapan, eylem yapan insana biz ne diyelim. Geçenlerde sırf yalakalık olsun diye yine vekiller sözde tecrit kalksın özgürlük gelsin diye açıklama yapmaya kalktılar. Yapabilirler mi? Yaptırır mıyız? Buna müsaade eder miyiz? O siyasi partiye tepki verdiğimizde bunu diyemezsiniz, 6 milyon insanı temsil ediyor diyorlar. O temsil ettiğin insandan bazıları 537 gündür kapında bekliyor. Hakaret edeceğinize ilgilenseydiniz"
"KILIÇDAROĞLU MESELEYİ SİYASİ TARTIŞMAYA DÖNÜŞTÜRDÜ"
aLafa geldi mi dil pabuç, bizim itiraz ettiğimiz konu şudur. Terör örgütü olduğu açık, suç açık.. Terörist olmak suçtur. Ama kabahatli biziz. -Mış gibi yapılacak, söylenmeyecek, siyasi nezaketi beklenecek, yok efendim devlet adabı beklenecek. Kimse kusura bakmasın enayilik bir devlet adabı değildir. hele bu devletin adabı hiç değildir. Biz olayın hemen ardından sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla iki sayın genel başkana gittik. Olayı tüm çerçevesiyle kendimize ait hususları tüm samimiyetimizle, tüm olan bitenin ayrıntısıyla kaçırıldıkları andan katledildikleri ana kadar olan süreci namusumuzla, onurumuzla, devlet adabıyla ifade ettik.
Ortak kaderde, tasada, kıvançta birlikte olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ortaya koyduğumuz bir sorumluluktur. Bu sorunluluk hakikaten olayların çerçevesi içerisinde. Ne kadar nezaket ortaya koymuşsak beklediğimiz de odur. biz bu dönemin gereklerini yerine getiriyor değiliz, geleceğimize miras bırakıyoruz. Doğru alışkanlıklar, doğru gelenekler.
Bu tip dönemlerde polemikleri bir tarafa bırakıp yarına ait bizden sonra geleceklere doğru davranış anlayışını emanet etmek. Hepimiz insanız. Sözümüzde, lafımızda muhakkak eksiğimiz vardır.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bizim ardımızdan sanki bu detayları anlatmamışız gibi görüşmeden çıkar çıkmaz grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi, sorumlunun sayın Cumhurbaşkanımızı olduğunu söylemesi PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan, bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline dönüştürmekten başka bir şey değildir. Çok üzüldüğümüzü, yaralandığımızı, anlattıktan sonra metnin bir parçasının bile değişmemiş olduğunu dinlerken üzülerek müşahade ettik. Yaşın büyük olması hata yapılmayacağı anlamını taşımaz.
Gelmişiz, anlatmışız, ne kadar sorunuz varsa buyurun cevaplamaya hazırız demişiz. Ondan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak PKK'yı aklamaktır.