Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüştü. Yaklaşık bir buçuk saatlik ikili görüşmenin ardından heyetler arası toplantıya geçildi. İade-i ziyarette iki lider, önümüzdeki dönemde izlenecek ‘yol haritası’nı belirleyecek. Görüşme sonrası Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA MUTABIKIZ"
Yunanistan'la terörle mücadele konusunda anlayış birliğimiz giderek güçleniyor. Terör örgütlerine, bölgemizin geleceğinde yer olmadığına dair mutabıkız. Sorunlarımızı diyalogla çözme irademize bağlıyız.
Kıbrıs sorununun Ada'daki gerçekler temelinde adil, kalıcı çözüme kavuşturulması mühimdir. Böyle bir adım, bölgemizin istikrar ve huzurunu güçlendirecektir.
"ULUSLARARASI TOPLUM SESİNİ ARTIK DAHA GÜR ÇIKARMALIDIR"
Türkiye olarak İsrail'i ateşkese zorlamaya ve Filistin Devletinin tanınırlığını artırmaya yönelik diplomatik temaslarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. 35 bini aşan Filistinli masum sivilin katledilmesi karşısında Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum sesini artık daha gür çıkarmalıdır.
"HAMAS'I BİR TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMÜYORUM"
Mutabık kalmadığımız bir konu var. Ben Hamas'ı terör örgütü olarak görmüyorum. Hamas'ı, 1947'de işgal edilen topraklarını ve kendi insanını koruma mücadelesi veren bir direniş örgütü olarak görüyorum. Adım adım Hamas'ı takip ediyorum. Sizler Hamas'a terör örgütü derseniz ben üzülürüm.
"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ"
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, "Ukrayna ve Ortadoğu'daki gelişmeleri görüşme fırsatımız oldu. Hem Rusya'nın despotik tavrını hem de Ortadoğu'daki gelişmeler karşısında biz bunları reddettiğimizi dile getirdik. Türkiye ile Ortadoğu konusunda görüş ayrılığı söz konusu olmaktadır. İsrail'in Gazze bölgesine girmesi ve terör örgütü olarak kabul ettiğimiz Hamas'ın Türkiye'nin değişik bir niteleme ile gördüğünü biliyoruz. Gazze'de sivil vatandaşların korunması gerektiği konusunda hemfikiriz. Kara işgalinin kabul edilmez bir hareket olacağı konusunda hemfikir kaldık. Kıbrıs konusunda da uluslararası mevzuat ışığında bir çözüm bulmak mümkün oldu. Güvenlik Konseyi'nin öngördüğü yapıcı görülmeler sayesinde iki tarafın sorunu çözüme bağlayacağı fikrine katılıyoruz. Yunanistan, Türkiye'nin AB üyeliğine katkıda bulunmayı desteklemektedir. Sayın Cumhurbaşkanı ile ikimizin de sivil koruma konularında işbirliğimizi geliştirme konusunda mutabık kaldık. Deprem coğrafyaları içinde yer almamız acil durum yönetimi konusunda bizi işbirliğine götürüyor. Dışişleri Bakanlarımızın görüşmeleri sayesinde önemli adımlar atmış bulunuyoruz. NATO'nun 75. yıldönümü sayesinde görüşme fırsatı bulacağımıza inanıyorum." dedi.
MİÇOTAKİS: TÜRKİYE İLE EKONOMİK VE TİCARET İŞBİRLİĞİ HACMİ GELİŞİYOR
"Özellikle güven artırıcı önlemler ve pozitif işbirliği ajandası bizim yöremizde istikrarı saplayacak önlemlerdir" diyen Miçotakis sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu yaklaşım elle tutulur sonuç vermiş bulunuyor. Bu sonuçları kazan kazan zemininde elde etmiş bulunuyoruz. Yatırımlar artmıştır, ekonomi ve ticaret işbirliği hacmi gelişmektedir. Geçen ay mart ayında Türk ve Yunan iş adamları konsey gerçekleştirdi. Konsey üyelerinin çalışmaları sayesinde hedefimizi gerçekleştirme konusunda kararlılığımızı ifade edebilirim. İki halk çok önemli bir inisiyatifin meyvelerinden faydalanmaya başladılar. 10 Ege Adasında serbestçe ziyaret edebiliyorlar. Sınır kapısında yapılan kısa bir kontrolden sonra hızlı ve kısa sürede gerçekleştirilen bir süreçtir. Bu ekonomik alanda da önemlidir. Düzensiz göç meselesine değinme fırsatımız oldu. İnsan tacirlerini durdurmak için sarf ettiğimiz çabalar olumlu sonuçlar vermeye başladı. Türkiye bu konuda çok pozitif katkılar verdi. Avrupa kararları ışığında Türkiye'nin Avrupa fonlarından faydalanabilmesi için de çalışıyoruz. Azınlıklar iki ülkenin renklerine katkıda bulunmakta. Trakya'da Hristiyan ve Müslüman nüfus bir arada yaşamlarını sürdürmektedir. Azınlıkların dini azınlık olduğunu Lozan Anlaşması çerçevesinde görebiliriz. Eşit vatandaşlık ilkesi ışığında Müslüman vatandaşlarımıza Yunan devletinin bu ilke sayesinde iyi davrandığına inanıyorum. Burada da dini özgürlük ve Hristiyan eserlerinin UNESCO şartlarında öngörüldüğü gibi korunması gerektiğine inanıyoruz. Tarihi caminin tekrar ibadet yeri olarak işlev görmesi bizim için üzüntü yaratan bir gelişme oldu. Bu olağanüstü mekanın bütün insanlığın bir eseri olduğunu insanlığa ait olduğuna inanıyorum.