"Demirtaşgiller ve Fetullahgillerin siyasetteki sözcüsü konumundaki İP müdiresi, insanlıklarının son kırıntılarını da siyasetin en sefil kazanımlarına feda etmekten hicap duymamaktadır" ifadelerini kullanan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, açıklamalarında şunları kaydetti:
"Milletçe dayanışma içinde olduğumuz şu günlerde, şeytanın avukatlığını yapan İP Müdiresi Meral Akşener; kirli siyasetin iğrenç sularının dibinde kulaç atmaya devam etmektedir.
Demirtaşgiller ve Fetullahgillerin siyasetteki sözcüsü konumundaki İP müdiresi, insanlıklarının son kırıntılarını da siyasetin en sefil kazanımlarına feda etmekten hicap duymamaktadır.
İP müdiresi aklınca müzevirlik yapmakta, milletle MHP’nin arasını bozmaya çalışmaktadır. Necis suyla abdest alınamayacağına göre; şeytanlık, yalan, iftira ve desise ile de MHP ve liderinin millet vicdanında edindiği yerin yok edilmesi mümkün değildir.
Sırf politika kavgasında üste çıkmak ve ön almak için İP Müdiresi Meral Akşener’in diline doladığı kelimelere ve takındığı üsluba bir bakın, ne ağzına yakışıyor ne kalıbına…
İP Müdiresi, “Fosforlu Cevriye”lik taslayan banal bir dille MHP için “tatava” yapmaktan bahsederken; aslında politikada ne kadar yavan, ham, oturmamış, tatava ve olgunlaşmamış bir figür olduğunu ispatlıyor.
Müdirenin kullandığı bıçkın ve küstah üsluba bakılınca, siyasi liderlik lisanıyla argo sokak ağzını birbirine karıştırdığı görülüyor. Türk milleti; kamuoyuna çalım satan hanım ağa rollerine değil, Türk kadınına yakışan ağırbaşlılık, vakar ve hanımefendiliğe itibar eder.
Müdire Hanım, MHP için sürekli “küçük” ortak derken, sahip olduğu minimum müessiriyeti, içinde bulunduğu hâk ve hakir konumu gözlerden kaçırmak ister gibi.
İP Müdiresi, bu “küçük” tabirine öteden beri çokça taktığına göre eşya, varlık, mevki ve kurumların küçüklük ve büyüklüğü konusunda fazlasıyla hassas olduğu anlaşılıyor.
“Küçük” kavramı üzerinden büyüklenme ve böbürlenme zavallılığı, esasen içine yuvarlanılmış küçüklük kompleksini gizleme çabasıdır.
İP Müdiresi örneğinde şahit olduklarımız, kendi mevcudiyetinin küçüklük ve etkisizliğini iliklerine kadar hissedip büyük olmaya heveslenen “ufak”ların acınası ruhsal telafi mekanizmasıdır.
Hele MHP’yi Perinçek ve Aydınlıkçılarla bağdaştırmaya çalışma hadsizliği; siyasi ahlak yoksunluğunun, terbiye ve edepten nasibini almamışlığın göstergesidir. İnandığını ve savunduğunu iddia ettiği değerlere ihanettir, bühtandır, haysiyet cellatlığıdır.
İP Müdiresinin; 52 yılını dünya Türklüğünün varlık kavgasına vermiş şanlı MHP’yi Çin’de Uygur Türklerine uygulanan zulüm üzerinden vurmaya çalışması ise büyük bir hadsizlik, sütsüzlük ve nasipsizlik numunesidir.
Kripto Abla ; önce, yaşadığı coğrafyada egemenlik hakları elinden alınmak istenen ve dört yanı tehlikelerle çevrili Anadolu Türklüğünün verdiği “dişe diş, kana kan” beka mücadelesinde neden içerideki ihanet şebekelerinin yanında yer aldığının hesabını vermelidir."
'İP Müdiresinin içine düştüğü gurur girdabı' hakkında yazılı bir basın açıklaması da yapan Semih Yalçın, şunlara değindi:
"Ülkenin gerçeklerinden ve siyasetin dinamiklerinden pek uzak bir hayal âleminde uyuyan İP Müdiresi Meral Akşener, uyandırılmak istenince fazlasıyla agresif ve haşin bir tutum takınmaktadır.
Sırf politika kavgasında üste çıkmak ve ön almak için İP Müdiresinin diline doladığı kelimelere ve takındığı mağrur üsluba bir bakın; ne ağzına, ne de kalıbına yakışmaktadır.
İP Müdiresi, “Fosforlu Cevriye”lik taslayan banal bir dille MHP için “tatava” yapmaktan bahsederken; aslında politikada ne kadar yavan, ham, oturmamış, tatavacı ve olgunlaşmamış bir figür olduğunu ispatlamaktadır.
İP Müdiresinin TBMM kürsüsünden kullandığı bıçkın ve küstah üsluba bakılınca, siyasi liderlik lisanıyla argo sokak ağzını birbirine karıştırdığı görülmektedir.
İP Müdiresi’nin politika serüveni boyunca özellikle MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ve partimiz aleyhinde takındığı tutum, kibirli salyangozun hikâyesine benzemektedir.
Hikâyeye göre; kabuğunu beğenmeyen ve uçarı bir kelebek olmaya özenen salyangoz, şiddetli bir yağmura yakalanınca kurtuluşu kabuğuna sığınmakta bulur. Anlar ki kabuğu kendi varlığı için çok değerlidir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin öteden beri kendisi hakkındaki uyandırıcı, uyarıcı değerlendirmeleri; aslında büyük bir siyasi nezaketle seçilmiş cümlelerle örülü, öğüt niteliğinde ifadelerdir.
İP müdiresi bundan ders çıkarıp ibret alması gerekirken, bir zamanlar arasında yer aldığı büyük, şerefli ve izzetli bir camiayı küçümsemektedir.
Üstelik milliyetçi-Ülkücü camiayı vukuf ve liyakatle temsil eden güçlü bir siyasi partiyi başka mahfillere şikâyet etmektedir.
Ayrıca Sayın Devlet Bahçeli’nin beyanlarına cevap verirken oldukça kaba nobran, mağrur ve mütekebbir bir üslup takınmaktadır.
Akşener, baba evinden kaçan hayırsız ve uçarı kız gibi oradan oraya hoplamakta, olmadık çılgınlıklara tevessül etmektedir. Oysa pek açık görülmektedir ki Sayın Akşener yanlış yoldadır ve zarardadır.
Kendisine kargadan kılavuzlar, uğrulardan yoldaşlar seçtiği için siyasetin bataklık tarafına her geçen gün daha çok saplanmaktadır.
Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun benzer dâhiyane(!) öngörüsünden sonra, HDP’li Mithat Sancar, aç tavuğun darı ambarı serabı görmesi gibi, “İktidar olacağız.” diye gıdaklamıştır.
Bu durum karşısında İP Müdiresi Meral Akşener’e soruyoruz: Zillet ittifakı dayanışma içinde iktidar olma(!) kararını hangi sabah kahvaltısında, kimlerin katılımıyla ve nerede almıştır?
Akşener’in, siyasi PKK acentesi HDP’nin eski eş genel başkanı ve kravatlı terörist Selahattin Demirtaş’la kahvaltıda zıkkımlanma özlemi; Mithat Sancar, Pervin Buldan ve mekaplı kuyrukları tarafından kırsalda verilen bir ziyafette mi giderilmiştir?
HDP tarafından gerçekleşeceği ilan edilen, İmralı ve Kandil icazetli mevhum “şer iktidarı”nın cumhurbaşkanı adayı yoksa Meral Akşener midir?
Millet bu yaman soruların cevabını zihninde netleştirirken, 2023 yılına adım adım yaklaşılmaktadır.
Önümüzdeki dönemde siyasetin olağan fırtınaları daha da şiddetlenecek; tayfunlar, yıldırımlar atmosferi saracaktır.
Böylesi bir ortamda, yuvasını terk ederek kelebek rüyası görenlerin dışarıda kalma ve hayatiyetlerini sürdürme şansları hiç yoktur.
Diğer taraftan fezlekeler konusunda HDP milletvekillerine olan ilgisi; İP Müdiresi’nin iki cami arasında beynamaz konumunda olduğunu, fikren ve ruhen gelgitler yaşadığını, bir bakıma kendine bir çıkış yolu, bir kurtuluş çaresi aradığını gözler önüne sermektedir.
Bir siyaset bilgesi olan Sayın Genel Başkanımız, şimdiye kadar olanlardan yola çıkarak ve bundan sonra olacakları büyük bir ferasetle görerek kendisini babacan bir tavırla uyarmış, nasihatte bulunmuştur. Ancak “evine dön” çağrısından neyi kastettiğini ne İP müdiresi ne İP’in çiçek Abbas’ı ve nede Beberuhisi anlamıştır.
Mesele bundan ibarettir.
Elbette evine dönme çağrısı çeşitli şekillerde yorumlanabilir.
Evine dönmek; tası tarağı toplayıp siyaset ikliminin sert atmosfer olaylarından kendini kurtararak yuvasına sığınmak, ailesine ve torunlarına vakit ayırmak olarak da değerlendirilebilir.
Evine dönme meselesi, kimilerince İngilizce “Go home!” anlamına gelen “Evine dön!” kıvamında bir sesleniş olarak da mütalaa edilebilir.
Meseleye hangi zaviyeden bakılırsa bakılsın, hepsinde İP Müdiresi için hayır ve kurtuluş vardır.
Sayın Akşener MHP Liderine ve partimize laf yetiştireceğine, bir siyaset dehasının öğütlerine kulak vermeli, sözüne itibar etmelidir.
Altın değerindeki bu tavsiyeleri genellikle “magazin” olarak yorumlayan İP Müdiresi, abuk subuk açıklamalarıyla, sergilediği davranış bozukluklarıyla, fettan kahkahalarıyla siyasetin asıl magazin malzemesinin kendisi olduğunu hatırından çıkarmamalıdır.
İP Müdiresi Meral Akşener kelebek rüyasından ve evden kaçan kız triplerinden uyandığında görecektir ki MHP, Türkiye gerçeklerinin tam merkezindedir.
MHP; ekonomiden dış politikaya, hukuktan millî güvenliğe, adaletten toplumsal barışa kadar Türkiye’nin mevcut sorunlarına çözüm üretmek için gece gündüz çalışan bir partidir.
Gel gelelim, İP Müdiresi bu şaşmaz ve yalın hakikati görmezden gelmekte, inkâra tevessül etmektedir.
Hani derler ya, “Görenedir Görene! Köre nedir Köre ne!”
Şükür ki millet uyuyanları da, gaflet ve dalalet içindekileri de, ihanet girdabına yuvarlananları da, ülke için çaba gösterenleri de görmektedir."