Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu şu açıklamalarda bulundu;
"Bilindiği üzere; PTT AŞ üstlenmiş olduğu görev nedeniyle, tarihi bir kimliğe sahip olup, ülkemizin en güzide kurumlarından biridir. Yine; kurulduğu günden bu tarafa Milli mücadelede ve halka doğrudan hizmet noktasında görev yapmış, tüzel kişilik olarak birçok başarıya ve güzel hizmetlere imza atmıştır.
Sendikamız, sendikal faaliyetlerini anılan kurumda mevzuatın vermiş olduğu hak ve yetkiler doğrultusunda yürütmektedir. Bu minvalde, kurumda çalışanların haklarını ilgilendiren birçok sorunun ortaya çıktığı, değişen koşullara göre bu sorunların çeşitlenerek arttığı, tüm bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurumla ihtilaflı hale gelindiği, zaman zaman alanlarda hak arayışına girişildiği, iş bırakma eylemleri yapıldığı tüm kamuoyunun malumudur. Belirtilen tüm bu durumlar sendikacılığın gereği ve bir parçasıdır.
Yürütülen tüm bu faaliyetlerin ana gayesi, herşeyden önce bu toprağın insanı olan ve devlete sadakatle kamu hizmeti görmeyi amaç edinen tüm çalışanların haklarını korumak, bu hakları daha ileriye götürmek, Devletimizin güzide bir kurumu olan PTT A. Ş’yi hak ettiği noktaya taşımaktır.
PTT AŞ’nin istihdam yapısı içerisinde; Kadrolu, İdari Hizmet Sözleşmeli, Taşeron istihdam biçimleri yer almaktadır. Bu yapı içerisinde yer alan her bir istihdam şeklinde, çalışanların mevcut çalışma şartlarından kaynaklanan talep ve beklentileri olduğu, bunların çözüme kavuşturulmasının bir gereklilik arz ettiği tarafımızca bilinmektedir. Tüm kurumlarda olduğu gibi PTT AŞ’de de kamu hizmeti bir bütündür, bu noktada tüm personelin kadrolu bir yapıda toplanması çözüm bakımından sendikamızın en önemli taleplerinden biridir.
Ancak; taşeron işçiler adına hareket ettiğini ilan eden ve kamuoyunda da bu şekilde yer almaya çalışan, marjinal grupların PTT Kurumunda pandemi nedeniyle yaşanan iş yoğunluğunu bahane ederek; eylem ve söylemleri ile devleti, devlet kurumlarını ve yöneticilerini yıpratma faaliyeti içerisine girdiği, faaliyetlerini “PTT Direnişi” olarak isimlendirerek sanki tüm PTT çalışanları adına hareket edildiği algısı yaratmaya çalıştığı hususu kamuoyunda yer almaktadır.
Demokratik bir temele dayanmayan, en baştan sokağı adres sayan belli noktalara tahvilli, bu anlayışın hangi amaca hizmet ettiği, bu amaçtan kimlerin nemalanarak arzu ettikleri emellere ulaşmaya çalıştığı sağduyulu ve sorumluluk sahibi herkesin malumudur.
Bu oluşumların; Kutsallarımızla, milli ve manevi değerlerimizle kavgalı olan odaklarla iş birliği içerisinde olmaları bir tesadüf değildir, bahanesi hak arama mücadelesi olan ama temelde ülkemizin temel dinamiklerini ortadan kaldırmaya yönelik bu hareketin bir üst aklın ürünü ve ortaklığı olduğu, senaryonun bu çerçevede oynandığı açıktır. Devletin en üst makamlarına kadar manifesto yazmayı maharet sayanların bu güç ve cesareti nereden aldıklarını araştırmaya bile gerek yoktur. Teröre, terörün müsebbiblerine bir çift lafı olmayanların; her fırsatta türlü bahanelerle, terörden beslenenlere özgürlük nidaları ile meydanlarda dolanmaları bizi şaşırtmamıştır.
Kimsenin; Devletimizi, kurumlarını, hak mücadelesi verdiğimiz PTT AŞ’yi ve yöneticilerini değersizleştirmeye, küçümsemeye, çalışanlar arasında huzursuzluk çıkararak ve buradan beslenerek belli kesimlere hizmet noktasına getirmeye, hakkı yoktur. Yine; gazetecilik adı altında tirajları, bilinirlilikleri, sahipleri belli ama karşılığı olmayan medya görünümlü merkezlerde ve sosyal mecrada devlete , kurumlarına ve yöneticilerine karşı hasmane tutum içerisine girenlerin ne çalışanlar gözünde ne de bizim gözümüzde kıymetleri ve karşılıkları da bulunmamaktadır.
PTT Çalışanı; ekmeğine, emeğine sahip çıktığı gibi Kurumuna da sahip çıkacak; devlet ve millet düşmanı tavır içerisinde bulunan oluşumlara itibar etmediği gibi, Kurumunu, işini, ekmeğini küçümseyenlere ve kıymetini bilmeyenlere Devlet düşmanı gayri milli yapıların algı oluşturmalarına asla prim vermeyecektir" dedi.