Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve sevk edildiği sulh ceza hakimliğince "kasten öldürme suçuna iştirak etmek" suçundan tutuklanan Enes Güran (18), mahkemede savcılıktaki ifadelerini tekrarladığını kaydetti.
Güran, savcılıktaki ifadesinde, olay sonrasında gözünde oluşan morluğun sorulması üzerine, Narin'i mısır tarlasında ararken mısır koçanlarına çarptıklarını öne sürdü.
“Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım”
Arama çalışmaları sırasında bir hastanede kimliği belirsiz, Narin olduğu değerlendirilen bir çocuk ihbarı olduğunu öğrendiklerini söyleyen Güran, şöyle devam etti:
"Hastaneye gittim. Gittiğimizde Narin olmadığını anladım ve köye geri döndük. Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım. Morlukların, mısır çöplerinden mi yoksa yüzüme doğru attığım yumruklardan mı kaynaklandığını tam olarak bilmiyorum. Morluklar, sinirden her iki elimle de yüzüme doğru vurduğum ve diğer gözümde de bir morarma olmadığı için büyük ihtimalle mısır tarlasında bir elimde telefonun ışığını tutarken arama yaptığım için mısır koçanlarının ve çöplerinin gözüme değmesiyle oluşmuş."
“Sinirden kolumu ısırdım, ısırık izi bu sebeple oluştu”
Kolundaki ısırık ve sırtındaki tırnak izine benzer izlerin sorulması üzerine Güran, şu ifadeleri kullandı:
"Narin'in kaybolduğu üçüncü gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. O an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. Sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı. Sırtımı kesinlikle kimse tırnakla çizmedi. Kimseyle kavgam ya da tartışmam olmadı. Kardeşimi arama esnasında yorgunluktan sırtımızı duvarlara yaslamamız, yıkık evlere sürünerek girmemiz gibi durumlardan kaynaklanmış olabilir. İzlerin üçüncü kişi tarafından yapılmış olabileceği şeklindeki durumu kesinlikle kabul etmiyorum."
“Babam ile amcam arasında bir alacak verecek sorunu olmuştu”
Tutuklu amcası Salim Güran ile babası, ailesi ya da bizzat kendisi arasında herhangi bir husumet ya da sıkıntı olup olmadığı sorusunu Güran, "Son dönemde babam ile Salim amcam arasında küslük ve husumet bildiğim kadarıyla yoktu ancak 2023 yılı aralık ayında aralarında bir alacak verecek sorunu olmuştu. Salim Güran, babama araba için bir miktar para vermiş ve daha sonra parasını geri istemişti. O dönem sık sık parasını istediği için babam da huzursuz olmuştu. Bunun üzerine amcam Erhan Güran ikisini bir araya getirip olayı çözmeye çalışmıştı ancak Salim Güran bu görüşmeye gelmemişti. Amcam Erhan, Mersin'deki arkadaşından aldığı parayı babam adına Salim Güran'a vermişti. Olay sebebiyle babam ve amcam uzun süre konuşmadılar." şeklinde yanıtladı.
“Nevzat sadece bir kez kısa süreli camide yanımıza geldi”
Nevzat Bahtiyar'ın Narin'i, Salim Güran'ın öldürüp kendisinin saklaması için verdiği şeklindeki beyanının sorulması üzerine Güran, şunları kaydetti:
"Kardeşim Narin'i eğer belirtilen şekilde Nevzat bulunan yere bıraktıysa bunu ancak Nevzat'a tehditle, para teklif ederek yapılabileceğini düşünüyorum çünkü Nevzat ekonomik durum itibarıyla da güçsüz ve sönük bir kişiliktir. Kendisine böyle bir olayda teklif edilse para için yapabilir, ailesiyle tehdit edilse köyde çok fazla gücü olmadığı ve sönük bir karakter olduğundan korkarak yapmış olabilir ya da Nevzat Bahtiyar'ın ailesinden biri Narin'e zarar verdiyse bunu saklamak için yapmış olabilir. Narin'i arama çalışmaları sırasında Nevzat sadece bir kez kısa süreli camide yanımıza geldi."
“Narin'i aramaya çıktığımda cep telefonum evdeydi”
Babasına neden Narin'in kaybolduğunu iletmediklerinin sorulması üzerine Güran, "Narin'i aramaya çıktığımda cep telefonum evdeydi. Bu sebeple arayamadım. Annemin neden aramadığını ise bilmiyorum." dedi.
“Narin'in başına gelenin sebebini kesinlikle bilmiyorum”
Güran, ifadesinde şunları kaydetti:
"Narin benim en sevdiğim kardeşimdir. Ben ona kesinlikle hiçbir kötülük yapmadım. Narin'i öldürmedim. Kesinlikle herhangi bir istismar eyleminde bulunmadım. Narin'in başına ne geldiğini, bunu kimin yaptığını da bilmiyorum. Narin kaybolduktan sonra köyde bu konuyla alakalı bir aile meclisi toplandığını, bir karar alındığını da kesinlikle görmedim. Kimseden sakladığımız bir husus yoktur. Narin'in başına gelenin sebebini kesinlikle bilmiyorum."
“Narin'den etkilendiğim için ilk ifademde arama saatini yanlış belirttim”
Güran, mahkemede verdiği ifadede de 21 Ağustos'ta Malatya'dan Diyarbakır'a geldiğini, babasının otogardan kendisini aldığını anlattı.
"Annem sofrayı serdi, mutfağa giderken bana, 'Narin nerede?' diye sordu, ben de Narin'i görmediğimi söyledim. Narin'i aramaya başladık. Narin'i ararken jandarmayı aramak aklıma gelmedi, jandarmayı kimin aradığını da bilmiyorum, telefonum yanımda olmadığı için jandarmanın hangi saatte geldiğini bilmiyorum. Narin'den etkilendiğim için ilk ifademde arama saatini yanlış belirttim, sonra aklıma gelince düzeltmek istedim ancak olmadı, sonraki ifademde düzelttim." diyen Güran, suçlamaları kabul etmediğini kaydetti.
Amca Fuat Güran'ın ifadeleri
Tutuklanan diğer zanlılardan amca Fuat Güran, nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde olay günü Van'da olduğunu, Narin'in kaybolduğu ikinci gün köye geldiğini belirtti.
"Aile büyükleri ile Narin kaybolduktan sonra bir defa toplandığımızı hatırlıyorum. Hangi gün toplandığımızı hatırlamıyorum. Toplantıda hatırladığım kadarıyla Ali Rıza, Erhan, Ümit, Kurtuluş, Memduh, Barış, Mehmet ve Yalçın Güran ile Berat, İmran, Muhammed ve Hasan Kaya ve ben vardım." ifadelerini kullanan Güran, Narin kaybolduktan sonra köyde çıkan yangına ilişkin şu beyanda bulundu:
"Yangın çıktığı esnada camide çay dağıtıyordum. Elektrik gidip gelince dışarıya çıktım, tellerin birbirine değdiğini gördüm. Yangının bu sebeple çıktığını düşünüyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Kuzen Muhammed Kaya'nın ifadeleri
Narin Güran'ın kuzeni Muhammed Kaya, Salim Güran'ın dayısı, Narin'in ise dayısının kızı olduğunu belirterek, olay sabahı saat 08.30'da Salim Güran'ın evinde olduğunu anlattı.
O gün düğün davetiyesi dağıttıklarını belirten Güran, bu sırada telefonda Narin'in kaybolduğu bilgisinin kendilerine iletildiğini ifade etti.
Güran, köye gelip arama çalışmalarına katıldıklarını anlatarak, "Dedem Mehmet Şerif Kaya'nın çiftliğine jandarma ile gittik. Burada kameranın şifresini bulamadığımız için inceleyemedik. Suçlamaları kabul etmiyorum." dedi.
“Salim Güran bizi dinledi, '(Narin'i) 17.40'ta gördüğünüzü söyleyin' dedi”
Narin'in babasının amcasının kızı Birsen Güran (19), olay günü Narin'in saat 14.00'te evlerinin kapısını çaldığını, kuzenleri Hatice ve Fatma'yı sorduğunu belirtti.
Narin'e Hatice ve Fatma'nın anneannesine gittiklerini söylediğini anlatan Güran, saat 19.00-19.30 sıralarında Narin'in kaybolduğunu öğrendiğini, arama çalışmalarına katıldığını kaydetti.
Güran, şu beyanlarda bulundu:
"Çoğu kişi Narin'i görüp görmediğimi bana soruyordu. Ben de Narin'in kaybolduğu gün gördüğümü söyledim. Melike ile bu konuyu konuştuğumuzda Salim Güran bizi dinledi. '17.40'ta gördüğünüzü söyleyin.' dedi. Salim bana 'Saati değiştirirsen senin başın yanar.' dedi. Sıkıntı çıkacağını düşündüğüm için ilk söylediğim saati değiştirmek istemedim. (Salim Güran) Ona inanarak o şekilde ifade verdim. Salim'in son günlerde söylenenlerle gerçek yüzünü öğrenince acaba saati hatırlamadım mı diye düşündüm, hatta bu konuyu Melike ve annem ile de konuştum. Her gün annem ve Melike ile bu saati konuşuyorduk."
“Kızlarıma kapıyı çalan kim dediğimde Narin olduğunu söylediler”
Narin'in babasının amcasının eşi olan Maşşallah Güran (46), Narin'in babası Arif Güran ve tutuklanan amca Salim Güran'ın kayınbiraderinin oğulları olduğunu belirterek, olay günü eşi ve torununun Batman'a taziyeye gittiğini söyledi.
Öğleden sonra kapılarının çalındığını anlatan Güran, ifadesinde şu beyanlarda bulundu:
"Kapı çalındı, evde saat bozuktur ancak ikindi ezanı muhtemelen okunmuştur, kızlarıma kapıyı çalan kim dediğimde Narin olduğunu söylediler. Kızlarımın anlattığına göre Hatice ve Fatma'yı sormuş, kızlarım da anneannelerine gittiklerini söylemiş. 18.00 ve 18.30 sıralarında eşim ve görümcem geldiler. Daha sonra Osman Güran geldi. Saat kaç olduğunu hatırlamıyorum ancak akşam ezanı henüz okunmamıştı. Sonra Salim ve oğlu Miran geldi. Yukarıya çıktım kızlarıma 'Çay ve yemek yapın.' dedim. Aşağıya indiğimde Salim kalkmıştı, eşimin söylediğine göre işçisi Salim'i aramış."
Narin'i kaybolduğunu öğrenince sabaha kadar aradıklarını belirten Güran, kendisine sorulması üzerine Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın arasının iyi olduğunu, birbirleri ile görüştüklerini bildiğini aktardı.
“Silinen kayıtlarla ilgili bir bilgim yoktur”
Narin'in halasının eşi Mehmet Şevket Kaya, bir sitede özel güvenlik görevlisi olduğunu, olay günü 08.00'de mesaisi bittiğinde eve gittiğini, 13.00 sıralarına kadar uyuduğunu, uyandığında eşi ve çocukları ile onlara kıyafet almaya gittiklerini belirtti.
Eve döndüklerinde Narin'in kaybolduğunu öğrendiklerini, onu aramaya başladıklarını anlatan Kaya, köyde çıkan yangının sorulması üzerine şunları söyledi:
"Ömer Faruk Güran vardı. Tellerden kıvılcım atıyordu. Yangınla bir ilgim yoktur. Telefonumla hiç uğraşmam, telefonum sürekli kızlarımın elindedir. Bu sebeple silinen kayıtlarla ilgili bir bilgim yoktur."
Olay günü Salim Güran arayarak nerede olduğunu sormuş
Tutuklu amca Salim Güran'ın işçisi olduğu öğrenilen Mehmet Selim Atasoy (40), bahçe sulaması yaptığını, Salim Güran'ı da bu nedenle tanıdığını belirtti.
Atasoy, olay günü kendisiyle tarlaya gelen kızlarını 15.00'ten sonra eve bıraktığını anlatarak, yemek yedikten sonra 15.30 sıralarında kendisini Salim Güran'ın aradığını ve nerede olduğunu sorduğunu, ona evde olduğunu söylediğini ifade etti.
Atasoy, şunları kaydetti:
"Salim biraz erken gelip karanlık olmadan suyunu değiştirmemi söyledi. Yemekten sonra çıkıp Ramazan'ın olduğu tarlaya gittim. Saat 16.00'yı geçiyordu. Gittiğimde oğlum Ramazan ile Salim oturuyorlardı. Bir süre onlarla oturdum. Tarlada yaklaşık 2,5 saat çalıştım. Bu sırada saat 18.00- 18.30 civarında telefon geldi ancak suyun içindeydim cevap veremedim. Salim beni aradı, suyun patladığını söyledi. Ben de hallettiğimi söyledim. 19.00 civarında oğlum ile Salim'in yanına gittim onlar orada oturuyorlardı. 19.30-19.40 civarında Salim'i aradılar, ayağa kalkıp yürüdü. Bana 'El fenerini de al köye ineceğiz.' dedi. Salim'in arabasına binip köye gittik. Gittiğimizde kalabalık vardı. O sırada Salim eve gidip üstünü değiştirip geleceğini söyledi. Nevzat'ı tanımam, köyün içerisine dahi girmem."