Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, müttefik ülkelerin görüş ayrılıklarını ele alması ve birbirlerinin güvenlik endişelerine saygı göstermesi gerektiğini söyledi.
Büyükelçi Öztürk, Türkiye'nin NATO'ya katılımının 69. yıl dönümü dolayısıyla AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin NATO üyeliğinin 69. yılında ittifak içinde çok ciddi ağırlığı bulunan değerli ve önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Öztürk, "Bazı müttefiklerle görüş ayrılıklarımız olsa da neticede NATO bu görüş ayrılıklarının ele alınabilmesi için bir danışma forumu teşkil ediyor." diye konuştu.
NATO'nun Washington Antlaşması'nın da gereği olarak müttefiklerin güvenliğini ve savunmasını ilgilendiren bütün hususlarda asli istişare forumu olması gerektiğini ifade eden Öztürk, Genel Sekreter Jens Stoltenberg'in 2030 yılı vizyonunun da NATO'nun bu istişari rolünü güçlendirmeyi öngördüğünü hatırlattı.
Öztürk, bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını çünkü bazı müttefiklerin AB üyeliğine ağırlıklı önem vererek güvenlik ve savunma konularının bazılarını AB'de tartışıp NATO'da tartışmadıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bazı müttefiklerimiz ikili meselelerini AB üzerinden Türkiye'ye baskı uygulamak üzere istismar ettiler. Ama biz her zaman müttefikler arasındaki ikili meselelerin ikili kanallardan doğrudan ele alınmasını savunduk. Her türlü konuyu tartışmaya hazır olduğumuzu bildirdik. Bu tutumumuz aynen devam ediyor. Bu bakımdan NATO'nun bu işlevi de çok önemli."
NATO ülkelerinin geniş bir coğrafyada 1 milyar nüfusu ve ortaklarıyla büyük bir ağ oluşturduğunu kaydeden Öztürk, "Türkiye de bunların içinde çok önemli ağırlığı olan bir müttefik ve herkes bunun farkında." dedi.
Öztürk, Türkiye'nin üyeliğinin 70. yılına giderken de NATO içindeki karşılıklı dayanışmayı ve güveni artıracak ittifak içi uyarlamalara katkı vermeye hazır olduğunu vurgulayarak, şunları aktardı:
"Bunun için de her bir müttefikin diğerlerinin güvenlik endişelerine ve çıkarlarına saygı göstermesi lazım. Sadece DEAŞ ve El Kaide terörüyle değil, PKK terörüne karşı da bu dayanışmayı somut olarak ortaya koymaları lazım. Birbirlerine ambargo, yaptırım uygulama veya uygulama tehdidinde bulunmaması lazım. Bütün bunları ittifak içinde gündeme getiriyoruz. Önümüzdeki dönemde bu istişareler sadece daimi temsilciler düzeyinde değil, bakanlar ve devlet ve hükümet başkanları seviyesinde de ele alınacak. 70. yıl dönümümüzü kutlarken kendini yeni şartlara daha iyi uyarlamış, ittifak dayanışmasını, birliğini, uyumunu sağlamış, müttefiklerin kesin bir dayanışma içinde olduğu NATO'yu görmeyi arzu ediyoruz."
Türkiye, NATO'nun 1949'da Washington Antlaşması'nın 12 kurucu üye tarafından imzalanarak kurulmasının ardından ittifaka 1952'de üye oldu.
NATO'nun 13'üncü üyesi Türkiye, ittifakla katılım protokolünü 17 Ekim 1951'de imzaladı. Resmi üyelik ise Yunanistan ile beraber 18 Şubat 1952'de gerçekleşti.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dış politika önceliklerini Batı dünyasıyla yakınlaşma olarak belirleyen Türkiye için Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğinin yanı sıra NATO üyeliği de önem taşımaya başladı.
1945'te BM'nin kurucu üyeliğini üstlenen Türkiye, 69 yıl önce başlayan NATO üyeliği ile de Batı ittifakıyla olan ilişkilerini pekiştirdi.
