Türkiye karşısında çaresiz kalan ve bölgede hiçbir varlık gösteremeyen Batı'nın zırlak çocuğu Yunanistan Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz’de önünü kesme hayalleriyle yeni müttefik arayışlarına girdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır ve İsrail ile iş birliğini güçlendirmeye çalışan Yunanistan'ın kirli planı yine elinde patladı.
Hem sahada hem masada gücünü ortaya koyan Türkiye ise tüm dünyaya meşru çıkarlarını koruyacağının mesajını verdi.
Türkiye, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini, Almanya ve Avrupa Birliği'nin (AB) yürüttüğü diplomasiye şans tanımak için iyi niyet göstererek bir süre askıya aldı.
Ancak Yunanistan'ın Mısır'la deniz yetki alanlarına ilişkin Türkiye'yi dışlayarak oldubittiye getiren bir anlaşma yapması üzerine Ankara, sismik araştırmalara kaldığı yerden devam etme kararı aldı.
Yunanistan, Mısır ile uluslararası hukuku hiçe sayan bir anlaşma yaparak Yunan ana karasından Kuzey Afrika'ya uzanan bir deniz yetki alanı kurup Türkiye'yi Anadolu yarımadasına hapsetmek istediğini gösterdi.
Türkiye güneyindeki kuşatmayı kırdı
Yaşanan gelişme sonrası Oruç Reis, hedeflenen alana intikal ederek çalışmalarına tekrar başladı. Türkiye tarafından ruhsat verilen geminin faaliyet alanı, Yunanistan'ın GKRY ile birleştirmek istediği sözde deniz yetki alanını da içine alacak şekilde düzenlendi.
Böylece Türkiye, Yunan-Rum planlarının hükümsüz olduğunu, Anadolu yarımadasını kuşatmayı hedefleyen sözde birleştirilmiş deniz yetki alanlarının geçersizliğini sahada da gösterdi.
Türkiye bu sayede, Yunan-Mısır anlaşmasıyla koparılmak istenen Türkiye-Libya kıta sahanlığı temasını da kararlılıkla koruyacağının mesajı verdi.
Türkiye ile anlaşma fırsatını değerlendirmeyen Mısır ise büyük bir alan kaybetti. Mısır, 2003 yılında GKRY ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalayarak çıkar alanını genişletmek istedi.
Ancak, Kahire yönetimi, Türkiye'nin denizde ortay hat çekilerek paylaşım yapılmasını öngören politikasını dikkate almış olsaydı Rum kesimine bıraktığı yaklaşık 11 bin 500 kilometrekarelik deniz alanını kaybetmeyecekti.
Aynı şekilde, Mısır yönetimi Yunanistan yerine Türkiye ve Libya ile anlaşma yoluna gitseydi Atina'ya taviz verdiği yaklaşık 6 bin kilometrekare alandan olmayacaktı.
Yunanistan kendi tezini çürüttü
Hukuksuz ve korsan bir siyaset izleyen Yunanistan ise Ege'nin tamamen kendisine ait olduğunu iddia ederek Türkiye'yi aklınca bölgede saf dışı bırakmaya çalışıyor.
Yunanistan, Türkiye ana karasına birkaç kilometre uzaklıktaki adalar da dahil, bunların kıta sahanlığının olduğunu savunuyor. Yunanistan, ana karasına 580 kilometre uzaklıkta bulunan Meis adlı 10 kilometrekarelik ada üzerinden akılalmaz bir şekilde 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı iddiasında bulunuyor.
Atina, buna karşın, Mısır'la yaptığı anlaşmada, geleneksel olarak savunduğu "adalara ait kıta sahanlıkları"nı kısıtlayarak pozisyonundan geri adım attı. Yunanistan böylece, adaların kıta sahanlıklarının kısıtlanabileceğini göstererek Türkiye'ye karşı savunduğu tezi kendi çürütmüş oldu.
Yunan yönetimi, daha önce de İyon Denizi'nde İtalya'yla yaptığı anlaşmada bazı adaların kıta sahanlıklarının sınırlanmasını kabul etmişti.
Türkiye'den çözüm çağrısı
Ankara, Doğu Akdeniz'deki meşru çıkarlarını diplomatik ve askeri faaliyetlerle savunmaya devam ederken, başta bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası topluma müzakerelere dayalı kapsamlı iş birliği çağrısı yapıyor.
Son olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin anlaşmazlıkların diyalog yoluyla ve hakkaniyet temelinde çözümüne hazır olduğunu, kimsenin toprağında, denizinde ve meşru çıkarlarında gözü olmadığını yinelemişti.
Erdoğan, "Gelin Akdeniz'deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Ülkemizin bu çağrısına kulaklarını kapatanlar güçlerinin yetmeyeceği, boylarını aşan birtakım girişimlerle kendi geleceklerini kendi elleriyle karartıyor." demişti.