MHP'li Semih Yalçın açıklamasında, "Selçuk Özdağ gibi her kaba girebilen 'mayi tabiatlı' politikacıların mayasında cıvıklık, ülke ve millete kendini adamakta atalet ve uyuşukluk vardır. Selçuk Özdağ gibiler, memleketin gerçeklerine göre değil; kendi çıkar ve keyiflerine göre tavır alırlar. Bu hususta da her türlü Makyavelizm’i sergilemekten imtina etmezler." ifadelerini kullandı.
Yalçın'ın açıklaması şu şekilde;
"Selçuk Özdağ adında bir siyaset bukalemunu, son sığındığı kapı halktan itibar görmeyince, çareyi milletimizin sevgiyle kucakladığı MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ve teveccühünü esirgemediği partimize çatarak gündeme gelmekte bulmuş.
Bu Selçuk Özdağ ne tür bir âdemdir, biraz analiz edelim. Kendisi hasbelkader MHP ve Ülkücü camiada başladığı siyasi hayatına BBP ve AK Parti ile devam etmiş; ardından İYİ Partili olmuş, son olarak da Gelecek Partisi kurucular kuruluna girmiştir.
Ülkücülük; mensubiyet şuuru ve aidiyet hissi gerektiren, siyasi, ideolojik, kültürel ve sosyolojik bir kimliktir. Eğer bir insanın ruhu, seciyesi ve bozuk iskeleti Ülkücü olmanın gerektirdiği vakar ve ağırlığı kaldıramıyorsa Ülkücü olarak kalması zordur.
Ülkücülüğün üzerine tarihin, coğrafyanın ve milletin yüklediği ağır görevler; bazı zayıf omuzların çökmesine ve sefil karakterlerin ezilmesine yol açmaktadır.
Dayanma gücü, cesaret, sebat ve iman gerektiren Ülkücü kimlik üzerlerine on numara bol gelen “yük elinden katı şikeste vü zâr” tipler, Ülkücü vasfında tutunamayarak derhal kaplarına uygun kimliklere kaçış yapmaktadır.
Ülkücülük kalın geldiği için taşıyabilecekleri daha kolay yükler arayan bu gibi gevşekler; siyaset tarihimizde dönek, hain, oportünist, revizyonist, bukalemun, satılmış, satıcı gibi sıfatlarla alınmaktadır.
Selçuk Özdağ da Ülkücülükte tutunamadığı, Ülkücü kalamadığı için sicilli dönekler ve bukalemunlar zümresinin ilk sıralarına adını yazdırmıştır.
Bu gibiler, siyasetin de toplumun da yüz karası tiplerdir. Kapı kapı gezdikleri, parti parti dolaşıp bir kararda duramadıkları, her kaba girdikleri için de kimse onları inandırıcı bulmamaktadır.
Bir siyasetçinin inandırıcılığı, geçmişte sergilediği siyasi tavrın değişip değişmemesine değil; ait olduğu camiaya mensubiyetindeki sağlamlığa, bağlı bulunduğu siyasi partideki istikrar ve samimiyetine bağlıdır.
Partilerin de dönemsel siyasi tavırları değişebilir, ancak ilkeleri ve temel hedefleri değişmez. MHP gibi kendini milletine adamış bir partinin ana gayesi, milletin bekasıdır. Bu uğurda öteki partilere karşı tavır değişikliğine gidilmesi,yaklaşımların gözden geçirilmesi mümkündür.
MHP’nin bulunduğu ideolojik çizgi ve dayandığı siyasi zeminse istikrarlı ve değişmezdir. Bunun içindir ki “Ülkücü MHP’de olur!”. Selçuk Özdağ gibi her kaba girebilen “mayi tabiatlı” politikacıların mayasında cıvıklık, ülke ve millete kendini adamakta atalet ve uyuşukluk vardır.
Selçuk Özdağ gibiler, memleketin gerçeklerine göre değil; kendi çıkar ve keyiflerine göre tavır alırlar. Bu hususta da her türlü Makyavelizm’i sergilemekten imtina etmezler.
Bu gibi gevşeklerin ne menem tipler olduklarını anlamak için çıktıkları siyasi yolculukta yaşadıkları acı ve sefil sergüzeşte bakmak kâfidir. Fransa tarihinde Talleyrand adında eşine ender rastlanır bir siyasi dönek ve bukalemun vardır.
Talleyrand, papazlıkla başladığı siyasi yolculuğunda önce mesleğine ihanet etmiştir. Fransız İhtilalinde ihtilalci olmuş; Direktuvar, Konsüllük ve İmparatorluk dönemlerinin dışişleri bakanlıklarını yürütmüştür.
Siyasi hayatının son döneminde de kralcı kesilip murahhaslık, elçilik yapan Talleyrand; kendisini satın alanların hepsini satarak her devirde gemisini yürütmüştür. Talleyrand kılıklı politikacı taslaklarının son örneklerinden biri de işte bu Selçuk Özdağ müptezelidir."