22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem Türkiye'nin bir daha kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz

Türkiye'nin bir daha kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, geçmişte adamına göre, meşrebine göre adalet uygulayan çetelerden çok çekti. Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz." dedi.

9 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye'nin bir daha kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni'nde katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün kura çekerek görevlerine başlayacak olan bin 446 Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısını şimdiden tebrik ediyorum. Halen ülkemizde 19 bin 349 hakim ve savcı görev yapıyor. Adalet teşkilatımızın gücüne güç katacak sizlerin vazife üstlenmenizle birlikte bu rakam 20 bin 795'e çıkıyor. Kura ile atandıkları yerlerde görev yapacak olan her bir arkadaşıma meslek hayatlarında başarılar diliyorum." ifadelerini kullandı.

Kuraya katılan hakim ve savcılara, adliye binalarının dışında ve mahkeme salonlarında yer alan "Adalet mülkün temelidir" sözünün tüm hayatları boyunca rehberleri olmasını temenni eden Erdoğan, "Devlet, adalet üzerinde yükselir, gelişir, güçlenir ve büyür. Adaletin olmadığı bir devlet, tıpkı temelsiz bina gibi önünde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur. İlk insandan beri devam eden adalet arayışı, kıyamete kadar da sürecektir. İnsanlık tarihinin tüm önemli dönüm noktalarının gerisinde, öyle ya da böyle adalet arayışından kaynaklanan kıyamlar, mücadeleler, başkaldırılar vardır. Bugün de dünyada en çok ihtiyaç duyulan, en çok beklenen adalettir." diye konuştu.

"Dünyadaki tüm mazlumların sesi olarak dile getiriyoruz"
Adaletin tesisi için ihtiyaç duyulan taleplerin siyasi, ekonomik ve sosyal talepler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz bizim uluslararası tüm platformlarda dile getirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' çağrımız var. Aslında bu bir adalet arayışının tezahürüdür, gereğidir. Çünkü şu anda dünya beşten ne yazık ki büyük olmadığını iddia eden ve dünyayı bir ülkenin iki dudağı arasına mahkum eden bir anlayış, bir yapı, adil bir yapı olamaz. Birlemiş Milletlerde 196 ülkenin içinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 5 daimi, 15 geçici üyeyle dünyaya güya adalet dağıtıyorlar. Yok böyle bir şey. Orada adalet de zaten yok. Şu anda Arakan'da, Libya'da, Filistin'de, Kudüs'te adalet mi var? Adalet dağıttığını söyleyenler sadece insanlığa nasihat çekip insanlığı aldatıyor. Bu çağrıyı, yaşanan nice zulümlerin sebebi olan uluslararası sistemdeki adaletsizliğe karşı dünyadaki tüm mazlumların sesi olarak dile getiriyoruz.

Aynı şekilde bölgemizdeki katliamlardan, çatışmalardan, saldırılardan kaçan milyonlarca insana kucak açmamızın gerisinde de adalete, merhamete, bizi insan yapan tüm değerlere saygımız, bağlılığımız vardır. Devlet ve millet tarihimiz, baştan sona kadar bu asil duruşun tezahürleriyle örülmüştür. Bize her vesileyle adaleti, adaletli olmayı, adaletle davranmayı emreden Allah'ın ipine sıkı sıkıya sarıldığımız dönemler, hep altın çağlarımız olmuştur. Buna karşılık adalet konusundaki hassasiyetimizi kaybettiğimiz dönemlerde, felaketler ardı ardına gelmiştir, kapımıza dayanmıştır."

Son 17 yılda, adalet teşkilatını geliştirmek ve güçlendirmek için fiziki imkanlarından insan kaynağına, mevzuatından infazına kadar her alanda çalışmalar yaptıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun için de biliyorsunuz adalet saraylarını kurduk. Bundan önce merdiven altı adalet dağıtılıyordu. Bunların hepsini kaldırdık, adalet sarayıyla oraya 'Adalet aramaya gelenler huzur bulsun' dedik. Daha içeri girerken 'Evet buradan adalet çıkar' bunu yakalarız. Açık konuşmak gerekirse bazen bu konuda çok ciddi zorluklar yaşadığımız oldu. Adalet teşkilatımız bir dönem vesayet güçlerinin, bir dönem FETÖ ihanet çetesinin hatta avukatlar boyutunda baktığımızda diğer bazı terör örgütlerinin ağır saldırılarına maruz kaldı. Yargı kurumlarını hakiki manada millet adına karar veren ve devleti için çalışan bir yapı haline getirmek için çok büyük mücadeleler verdik."

"Bu meslek sadece Hakk'a, hakkaniyete, hukuka adanmışlığa izin verir"
Zihinleri ve kalplerini sapkın inanç, ideoloji ve çıkarlara kiralayanların adalet dağıtmasının mümkün olamayacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu meslek sadece Hakk'a, hakkaniyete, hukuka adanmışlığa izin verir. Adalet yolundan sapanların akıbeti, yine hukuk içinde hesap vermektir. 'Biz olmazsak bu sistem çöker' edasıyla milletimizin ve devletimizin başına musallat olanlar karşılarında her biri birer adalet savaşçısı olan hakim ve savcılarımızı bulmuşlardır. Nitekim kendilerine, demokrasimize ve milli iradeye yönelik saldırıları meşrulaştırma hatta bizzat yönlendirme ve yönetme misyonu biçenler bu kutlu çatı altından birer birer temizlendi. Bu işi yapan da yine yargı kurumlarımızdır, temizleyenler de yine yargı kurumlarımızdır."

Türkiye'nin hukuk devleti niteliğinin, başka bir yola ve yönteme izin vermeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Bugün göreve başlayan siz kıymetli hakim ve savcı kardeşlerimin hukuktan, hakkaniyetten, adaletten taviz vermeden çalışacaklarına inanıyorum. Hakimin ve savcının en büyük murakıbı, kendi vicdanıdır. Kanunlar, ne kadar dikkatli ve ayrıntılı yazılırsa yazılsın, sonuçta bunun uygulamadaki karşılığını ortaya koyacak olan sizlersiniz. Bana göre öncelikli olan kanun değildir, öncelikli olan hukuktur. Kanun yazılır, geçer kağıt üzerinde kalır ama hukuk o değil, hukuk, hak ve halk arasındaki bütünlüğün ta kendisidir." dedi.

Milletine karşı sorumluluğunu ve vicdanını önde tutan bir hakim veya savcının vasat bir kanunu en ideal bir şekilde uygulayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Buna karşılık kendine başka ölçüler edinen bir hakim ve savcı, en iyi ve en detaylı kanunu bile vicdanları kanatacak kararların aracı haline getirebilir. Bir doktor işini kötü yaptığında sadece kendi hastaları bundan olumsuz etkilenir. Bir mühendis işini kötü yaptığında sadece yürüttüğü projede sorun çıkar. Bir işletme işini kötü yaptığında sadece kendi işini batırır ama bir hakim ve savcı işini kötü yaptığında toplumun genel vicdanında öyle bir yara açar ki bunun telafisi hem çok zordur hem çok çok uzun zaman alır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Adalet öyle bir kavram ki kimi durumda zulümle arasındaki fark bir soğan kabuğu kadar ince hale gelir." diye konuştu.

Erdoğan, Mevlana'nın bu konuda çok çarpıcı misaller verdiğini belirterek, "Adalet nedir? Bir şeyi yerli yerine koymaktır. Adaletsizlik nedir? Bir şeyi layık olmadığı yere koymaktır. Adalet nedir? Ağaçlara su vermektir. Adaletsizlik nedir? Dikene su vermektir. Adalet, bir nimeti yerine koymaktır. Her su emen kökü sulamak değildir." sözüne atıfta bulundu.

Mevlana'nın zalimi, üzerine düşen, görevli ve yükümlü olduğu işleri yapmayan kişi olarak tarif ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu anlayışa göre Allah devleti, iktidarı, gücü, halk bunalıp da göklere el açmasın, şikayetçi olmasın diye vermiştir. Ülkelerdeki yasalar, semaya bir tek 'Ya Rabbi' çığlığı yükselmesin diye tesis edilmiştir. İhsan ve adalet bayrağı yükseldiğinde dünyada tek bir tek yoksul, tek bir mazlum kalmaz." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu öyle bir vazife ki en küçük bir ihmali kaldırmaz"
Adaletin kadim tartışmalarda hep denize ve dağa benzetilmesinin, onun dışarıdan etki edilemezliğini ifade etmek için olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Yel, dağı yerinden kımıldatabilir mi? Hangi fırtına, denizi yerinden söküp götürebilir, mümkün mü? Bütün bunları anlatmaktan gayem; siz hakim ve savcılarımızın görevlerinin bir yönüyle ne kadar önemli ve ağır bir yönüyle de ne kadar ulvi ve hassas olduğunu ifade etmek içindir. Bu öyle bir vazife ki en küçük bir ihmali, boş vermişliği, rehaveti kaldırmaz. Önünüze gelen dosyalardan, bilgilerden bir tekini bile gözden kaçırmanız, dikkatli incelemeyip, yanlış değerlendirmeniz, Allah göstermesin gerçekten vahim sonuçlara yol açabilir. Her birinizin görev yerlerinizde bu anlayışla unvanlarınızın, kürsülerinizin hakkını vereceğinize inanıyorum."

Türkiye'nin siyaset pratiğinin zaman zaman en basit nezaket sınırlarını dahi zorlayan bir hal alabildiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin yine bu şekilde sınırları zorladığını görüyoruz. Dün yine bir siyasi partinin genel başkanı, Meclis'teki grup toplantısında yargı mensuplarımızla ilgili ahlak, edep, insaf, hepsinden önemlisi insanlık dışı sözler sarf etti. Bu kişiler, hiç anayasayı gözden geçirmediler mi? Anayasanın 138. maddesi çok açık ve net. Bırakın bazı ilişkiler kurmayı, 'ima dahi edemezsiniz' diyor yargı mensuplarına. Bunlar öyle ileri gittiler ki, bir küfretmedikleri kaldı. Her türlü hakareti yaptılar. Eleştirini yapabilirsin ayrı bir konu. Zaman zaman ben de eleştiri yapıyorum. Ama hakaret edemezsin, küfredemezsin. Buna hakkın, yetkin yok. Hukuk ve hukukçuları sadece kendi işlerine gelen kararlar verildiğinde yüceltip aksi durumda ise yerden yere vuran zihniyeti şiddetle kınıyorum. Bunlar kabul edilemez."

En güzel dersi yine yargımızın vereceğine inanıyorum"
Hukukun verdiği kararların elbette eleştirilebileceğini belirten Erdoğan, ancak bu eleştirinin "içerik eleştirisi" olacağını söyledi. 

Geçmişte pek çok mahkeme kararını eleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Benim partim, anayasa değiştirebilecek neredeyse güce sahip olduğu dönemde bile kapatılmakla karşı karşıya kaldı. Böyle bir dönemde partimin kapatılmasını savunanlar, yine siyasetçiler 'Ankara'da yargıçlar var' diye meydanlara dökülüyordu. Tabi neticede partimiz kapatılmadı ve bugünlere geldi ama hiçbir zaman bu hakaretleri yapmadık. Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak, hatta onları 'çete' yaftası vurup hedef göstererek, hele hele hakaret ederek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmezliktir, hatta ahlaksızlıktır. 40 yıldır siyasetin içinde olan birisi olarak, bu tür kişileri 'politikanın yüz karaları' olarak değerlendiriyorum. Siyaseti, ülkeye ve millete hizmet aracı değil de marjinal çevrelere yaranma, ideolojik saplantılarını hayata geçirme, kuru gürültüyle üste çıkma vasıtası olarak görenlere en güzel dersi yine yargımızın vereceğine inanıyorum."

"Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz"
Yargı mensuplarından bu tür "densizliklere" gözlerini, kulaklarını ve kalplerini kapalı tutmaları ricasında bulunan Erdoğan, şöyle seslendi:

"Yine yargı içerisinde de haklarını aramalarının gereğini de hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu ülke yol geçen hanı değil. Bunun da aranması lazım. Sizlere bu hakaretleri yapanların da bir gün adalete ihtiyacı olacaktır, önlerine de bu gelecektir. İşte o zaman yapılan densizlikler, sizin adaletle hükmetmenize engel olmasın. Korkular veya korkutma gayretleri sizi asla korkutmasın. Şunu bilelim ki bir Selim kardeşimiz şehit olur ama arkasından da binlerce Selim Kiraz kardeşlerimiz gelir. Buna böyle inanıyorum. Allah rahmet eylesin. O, kararlarını adil verdiği için şehit oldu. Yoksa onlara yaranma gayreti içerisinde olan bir yargıç olsaydı, herhalde başına bunlar gelmezdi ama bunlar bizi ne yapmayacak? Yolumuzdan hiçbir zaman yıldırmayacak. Türkiye, geçmişte adamına göre, meşrebine göre adalet uygulayan çetelerden çok çekti. Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz."

Erdoğan, "şeriatın kestiği parmak acımaz" sözündeki adalete mutlak teslimiyeti muhafaza etmenin yolunun işi hakkıyla yapmaktan geçtiğine işaret ederek, "Şeriata yani hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak geleceğe o derece güvenle bakabiliriz. Hiçbir yargı kurumu ve mensubu herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değildir. Buna şahsım da dahildir. Sizlerin tek görevi, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de adaletin işlemesini temin etmektir. Bu doğrultuda yürüteceğiniz mücadelede Türkiye Cumhurbaşkanı olarak daima yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum." ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Sen Anlat Karadeniz'de Nefes mazlumlara nefes oluyor

Sen Anlat Karadeniz'de Nefes mazlumlara nefes oluyor