Oyuncular değil kafa değişmeli...
Ligin ilk 16 haftasını öylesine geçiren Galatasaray, Antalyaspor maçıyla lige yeniden başlayıp, 18 maç sonrasında bir kez daha şampiyon olmak hedefi ile maça çıktı. Bu maç gelmesi istenen şampiyonluğun ilk adımı ve geleceğin ilk işareti oldu. Galatasaray maça öyle bir başladı ki, ‘bu takım gerçekten hedefini yakalar’ umudu dağıttı sevenlerine...
Mariano, Yuto Nagatomo sağlı sollu bindirdi, Ömer Bayram, Sofiane Feghouli önlerinde kanat etkinliğini katladı. Mario Lemina, arkasındaki iki stoperin destekçisi, rakip atakların kesicisiydi.
Steven Nzonzi ile birlikte Terim’in antrenman şeklini yönetime şikayet ettiği iddia edilen Jean Michael Seri, takımın sahadaki patronuydu, yana oynadı, öne oynadı, geriye hiç dönmedi...
İlk kez ilk onbir gören Taylan Antalyalı, savunma arkasına kaçıp ceza alanında dolanan orta saha ve golcü Radamel Falcao da en uçtaki silahtı. Yağmurun kayganlaştırdığı sahada yapılan baskı, hızlı oyun, her pozisyonda rakip kaleci ile karşı karşıya kalan etkin oyun...
Sarı-Kırmızılıların, bu kadar üstün oynamasının nedeni “Kendi iyiliğinden mi, rakibinin kötülüğünden mi?” derken, birbiri ardına gelen goller “Galatasaray’ın iyi” olduğunu anlattı...
Alman efsanesi Gerd Müller’in dünyanın en iyilerinden olduğu ‘net vuruşlu ceza alanı içi golcü’ özellikli Radamel Falcao, biri penaltıdan, diğeri kendi bildiğinden iki gol attı, attığından daha fazla pozisyona da girdi. İlk yarının en isteklilerinden Taylan Antalyalı’nın şans golü Galatasaray’ın farkını iyice ortaya çıkarttı.
İkinci yarı klasik Galatasaray vardı sahada. Temposu olmayan, rakibin üzerine gelişini kabullenen, attığının üstüne yatarak maça ve ligin ilk yarısını bitirmeye çalışan bir takım...
Yağmurun ağırlaştırdığı sahada itiş-kakış bir oyun, galibiyet için her zaman olduğu gibi eline bakılan Fernando Muslera’nın performansı...
Yarım saat esir kalan Galatasaray, sonlarda bulduğu gollerle farkı ve istediğini aldı. Kalan 17 maç için, “Hele bir devre arasını geçelim, çok daha iyisini yapacağız” mesajını ikinci yarıda sesi azalsa da, ilk yarının gücüyle söyledi.
Ve Galatasaray’da teknik direktör Fatih Terim’in 7-8 haftadır sürekli işaret ettiği devre arası operasyonu için saatler sayılmaya başlandı. Terim ne düşünür, yönetim nasıl para bulur da işi bitirir, bilinmez, ancak Galatasaray’ın önce hangisinin doğru adım olduğuna karar vermesi gerekir. Antalyaspor maçına bakarak karar vermek gerekirse, 33 kez ceza alanına giren üç gol bulan, çok daha fazlasını kaçıran ilk yarıdaki Galatasaray, ikinci yarıda uçar, önüne geleni devirir, aynı kadro ve anlayışla oynasın yeter...
Ancak ikinci yarının o sıkıntılı 35 dakikalık bölümüne bakınca, devre arasında değil üç-beş kişi, takımın yarısını değiştirsen hiç bir şey olmaz. Yani Galatasaray’ın en temel sorunu istikrar ve bu istikrarın sağlanması için oyuncuların değil, ‘kafanın’ değişmesi gerek...