Emin Çölaşan'ın basit ve komik mektupları!
Daha biz çocuk ve genç iken Milliyet’te, Hürriyet’te köşe yazarlığı yapan Emin Çölaşan’ın adını duyduğumuzda kendisini böyle olağanüstü yazar falan sanırdık. Yaş kemale erişince ve olayları, gelişmeleri daha sağlıklı değerlendirmeye başlayınca aslında onun olağanüstü bir yazar değil, basit bir kalemi olan, ömrünü saplantı ve takıntılarına adamış biri olduğuna yüzde yüz inandık. “Medyada Düşürülmüş Maskeler” isimli beş seri olan kitap çıkardım. Hepsinde de bunun basit, takıntılı, saplantılı kalemine dair sayfalarca örnekler vardır.
Yine geçtiğimiz günlerde daha önce de defalarca yazdığı gibi “Devlet Beye Açık Mektup” başlıklı basit ve mantık yoksunu bir yazı kaleme almış. Vallahi, billahi dikkate alınacak bir yönü olduğundan değil, sırf köşem bir yazıyla dolsun ve bu tür zihniyetin eğlenceli halini tatmak için bu yazıyı kaleme alıyorum. Çok merak ediyorum Sözcü gazetesi bu saplantılı, takıntılı adamın bu basit yazılarına kaç TL para ödüyor. Bu adama verdiği her kuruşa inanın yazık. Böyle takıntılı, saplantılı adamları tatmin etmek yerine gitsinler o parayla hayır işleri yapsınlar. Evsiz, barksız insanlara, hayvanlara harcasınlar…
Emin Çölaşan yaşanan bazı saldırılardan örnekler vererek “Neyse ki o mektuplarım nedeniyle bugüne kadar fiziki saldırıya uğramadım.” diyor. Zaten böyle “kendi haline bırakılması gereken” adama dokunulsa ona şaşarım. Emin Çölaşan eğlencedir, eğlencenin tadını çıkarmak lazımdır. Basit yazılarını okuyup okuyup güleceksiniz. Takıntılı ve saplantılı halleri yüzünden zaten fizik ve ruh sağlığı çökmüş durumdadır. O yıllardır kendi fiziğine, kendisi saldırı düzenleyen bir adamdır.
Kafayı “AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan, MHP, Devlet Bahçeli” ile bozmuştur. Sırf bu takıntılarını tatmin etsin diye FETÖ’yü, PKK’yı bile açık açık desteklemiştir. Kendisini yıllar önce piyasaya Atatürkçü, Ulusalcı diye tanıtsa da bu sıfatlar Emin Çölaşan için sadece maskedir.
Zaten bu halini de kendisi şu cümleleriyle çok net tarif etmiştir:
Ne günlere kaldık!.. Eskiden iktidarın tetikçisi ve taşeronu olan cemaatle kavgalı idik. Şimdi bunca haksızlığa uğrayınca onların yanında yer almak, onları savunmak durumunda kalıyoruz. Apo’nun uzantısı olan HDP’den nefret ederdik. Şimdi AKP’nin elinden iktidarı söküp alma görevi adeta onlara verildi ve biz HDP’nin yüzde 10 barajını aşmasını dilemeye başladık! Yine bir atasözü ile bitireyim… Atalarımız ‘Büyük lokma ye büyük konuşma’ demiş, doğru söylemiş!”
Sözde Atatürkçü ve Ulusalcı Emin Çölaşan sırf AK Parti düşmanlığından dolayı gördüğünüz gibi tüm Türkiye düşmanlarıyla, terör örgütleriyle bu derecede içli-dışlı olabiliyor. Yeter ki AK Parti hükümeti devrilsin, yeter ki Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin başından gitsin. “Onun yerine teröristbaşı Öcalan yahut Fethullah Gülen gelip oturacak” densin, Allah belamı versin kabul edecek kadar geniş mezhepli bir adamdır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye de “Ülkenin geleceğini düşünme, Türkiye’nin birliğini düşünme, CHP, İP, HDP, DEVA, Gelecek, Saadet Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için nasıl terör örgütleriyle işbirliği yapıyorsa, sen de onlar gibi ol” düşünce temelinde düşmanlık yapıyor.
Emin Çölaşan nasıl ki “Şimdi cemaati savunma zamanı”, “Bizim başaramadığımızı Fethullah ile ekibi başardı” diyor ve HD(P)KK’ya oy istiyorsa aynen mevcut muhalefetin duruşunu yansıtıyor.
Emin Çölaşan tüm “açık mektup” basitliklerinde bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlıyor. Bu son mektubunda da aynısını yaparak “Birbirinizi nasıl eleştirip suçladığınızı hepimiz biliyoruz. Çok ağır sözler kullanırdınız. Sonra ne oldu da Erdoğan’ın en büyük destekçisi oldunuz” demiş…
15 Temmuz hain darbe girişimi desek, “Şimdi cemaati savunma zamanı” demiş olan Emin Çölaşan için bir şey ifade etmez.
Terörle mücadelede yapılan operasyonlar, terör örgütlerine vurulan darbeler desek 4600 YPG’li teröristin öldürüldüğü Zeytin Dalı Operasyonu için "Yaşa Devlet Bahçeli Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher taşa!" şeklinde dalga geçen Emin Çölaşan için bir şey ifade etmez.
“Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtulması” desek sözde Ermeni Soykırımı’na sahip çıkan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun partisine sahip çıkan Emin Çölaşan için bir şey ifade etmez.
Geçenlerde aynı lakırdıyı yapan Ahmet Davutoğlu’na da yazmıştım. Hadi geçmişte birbirini en ağır şekilde eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli şimdi terörle mücadelede, Karabağ’ın işgalden kurtulmasında, Kıbrıs’ın milli çizgiye getirilmesinde, Akdeniz milli politikasında, Suriye ve Irak’taki Türkmenlere sahip çıkılmasında ve buna benzer Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren birçok konuda yanyana geldi ve birliktelik sergiliyor da Emin Çölaşan ve bu muhalefet ne için yanyana geldi?
Emin Çölaşan bir gün de bunları yazsa iyi olmaz mı?
Mesela birbirine en ağır hakaretleri eden Emin Çölaşan ile Memduh Bayraktaroğlu nasıl aynı medya grubunda yanyana geldi?
Anlat bakalım Emin Çölaşan “Sabıkalı” olduğunu itiraf eden, yüz kızartıcı suçlardan hapis yatan, değişik soyadları kullanan bu şahsı utanmadan ekrana çıkarıyorlar, yalan ve iftiralarından medet umuyorlar. Kendisi bile nasıl kullanıldığını anlamaktan aciz.” dediğin Memduh Bayraktaroğlu ile aynı medya grubunda sırf Cumhur ittifakı düşmanlığı için mi buluştun?
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yanyana gelişinin içeriği her türlü doldurulur da mesela geçmişte birbirini en ağır şekilde eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve HDP nasıl yanyana geldi? Bunların birlikteliğinden bu ülkeye ne fayda gelir?
Kemal Kılıçdaroğlu "Sayın Davutoğlu, biliyorum kızacak ama Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bugüne kadar bünyesinde barındırdığı en çapsız Dışişleri Bakanı'dır", ” ileri derecede gerizekalı” dediği Ahmet Davutoğlu ile hangi hedef için yan yana geldi?
Ahmet Davutoğlu "CHP'nin başındaki tedaviye muhtaç hasta adam", "Hayatım CHP zihniyetiyle mücadele etmekle geçti", “Adam olana adam gibi cevap verilir. Bu konuşmasından sonra ben onu sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum” dediği Kemal Kılıçdaroğlu ile nasıl yanyana geldi?
Meral Akşener kendisine "Meral Akşener’in geçmişte namussuz ve aktif siyaset yaptığı, devlet yöneticiliği yaptığı dönemlerdeki duruşunu unutmayanlardanım" diyen Canan Kaftancıoğlu ile evine alacak kadar siyasi olarak nasıl yanyana geldi?
Kemal Kılıçdaroğlu “Babacan'a güvenmek hata” derken, Ali Babacan “Kemal Kılıçdaroğlu ekonomik meseleleri ilkokul üç matematiği ile değerlendiriyor.” derken birbirleriyle nasıl yan yana geldiler?
Meral Akşener “Kandil ve İmralı postacılarının postacılığını yapıyor olmanın nasıl bir duygu ve düşünce olduğunu açıklamasını istiyorum. Ve yüreği yetiyorsa, cesareti varsa, yiğitse Diyarbakır Bağlar Mahallesi’nde kürsüye çıkıp ‘Abdullah Öcalan, bebek katilidir. İmralı canisidir ve teröristtir’ diyebilmesini bekliyorum. Biz gereğini yaptık. Sayın Genel Başkanımız gereğini yaptı. Bundan sonra sıra Sayın Davutoğlu’nda. Bekleyeceğiz göreceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanının yiğitliği, cesareti, delikanlılığı neymiş.” dediği ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden daha geçen sene alerji duyduğunu açıklayan Ahmet Davutoğlu ile nasıl yanyana geldi?
CHP’liler Sivas olaylarından dolayı nefret ettiği Temel Karamollaoğlu ile nasıl yanyana geldi? Temel Karamollaoğlu ise şu süreçte bile İslam’a, Kuran-ı Kerim’e ve Peygamber efendimize hakaretleri olan CHP ile nasıl yanyana geldi?
Hadi hepsini bir kenara bıraktık, bunların hepsi “Sırtımızı PKK’ya dayadık” diyen, “PKK’yı terör örgütü olarak değil, silahlı halk hareketi olarak görüyoruz” diyen HD(P)KK ile nasıl yanyana geldi? Bunun açıklamasını yapacak olan var mı? Emin Çölaşan o basit mektuplardan birisini niçin bunlar için yazmaz ki?
Emin Çölaşan’ın mektubu içindeki en doğru cümlesi de “Benim bildiğim ülkücüler yurtsever insanlardır. Ülkemizin çıkarlarını savunurlar.” şeklindedir.
Bunun için de sırf iktidar devirme uğruna terör örgütlerine, emperyalist çağrılara paspas olmuyor Ülkücüler…
Ülkücüler dün yanlışa yanlış demesini de bildi. Bugün doğruya doğru demesini de bilmektedir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tezat ve çelişki olacak bir tane politikası yoktur. Dün Türk milletini korumak için haykırdı, uyardı. Bugün yine Türk milletini korumak için Cumhur ittifakında tavizsiz bir şekilde milli duruş sergilemektedir.
Dün “çözüm süreci yapıyor” diye eleştirdiğimiz AK Parti hükümetini, bugün de tarihin en kararlı mücadelesi yapılırken, beş yılda 15 bin terörist öldürülmüşken aynı kavramlarla, aynı sertlikte eleştirecek miyiz? Emin Çölaşan ve mevcut muhalefet zekâsı bunu istiyor işte… Şu an PKK ile birlikte olan bunlar, akıllarınca MHP’yi şimdi “Dün çözüm sürecini yapan AKP değil mi?” diye tahrik ediyorlar. Bunlara embesil demek bile inanın iltifat olur.
Emin Çölaşan hadi şu basit açık mektuplarından Kılıçdaroğlu, Akşener, Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, HDP’ye yazsan da eğlencemiz biraz daha artsa…
Bunlar niçin yanyana gelmiş senin kaleminden okumak için sabırsızlıkla bekliyoruz.
FETÖ, PKK stepnesi olan sıradan vatandaş Emin… Sıradan bir basit yazar olarak tarih seni ihanetlerinle, saplantılarınla, takıntılarınla anacak…
Seni gelecek nesillere tanıtacak olan bu değerli arşive benim de “Medyada Düşürülmüş Maskeler” kitaplarımla katkı sunuyor olmam benim için çok büyük mutluluktur.
Sıradan yazar Emin Çölaşan, sıradanlaşmış mektuplarını yine bekliyoruz. Senden iyi eğlence mi bulacağız.