Kılıçdaroğlu "dostlar" derken CHP ailesi parçalanıyor!
Beklenen son gerçekleşti ve Muharrem İnce yeni bir parti kurmak için CHP’den istifa etti. Muharrem İnce’nin istifası sonrası CHP’nin büyük bir darbe alacağını bilen CHP yönetimi “Muharrem kim?”, “Yel kayadan ne koparır?” tarzı konuşmalar yapmaya başladılar. Bugün değersiz, itibarsız göstermeye çalıştıkları Muharrem İnce’yi 2018 yılında Cumhurbaşkanı adayı olarak gösteren de bunlardı.
CHP için en acı olan da sen kalk Meral Akşener’e, Ahmet Davutoğlu’na, Ali Babacan’a Cumhur ittifakından oy tırtıklamak için parti kurdur, bunları yönlendirmek ve programlandırmak için genel merkezlerinde yat-kalk, sonra bakmışsın son bir yıl içinde üç CHP’li partiden istifa edip yeni parti kursun. “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” atasözü herhalde Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi halini izah etmeye yetecektir.
CHP’den istifa edip parti kuran Öztürk Yılmaz, Mustafa Sarıgül bir nebze CHP’ye zarar verecek olsa da Muharrem İnce’nin CHP’ye zararı daha çok olacaktır. Daha başlangıçta, geçtiğimiz haftalarda CHP’nin bölücülerle yaptığı işbirliğine ve CHP’nin Atatürk’ün çizgisinden ayrılmasına tepki gösterip istifa eden üç milletvekilinin Muharrem İnce’nin kuracağı partiye katılacak olması ve CHP’den daha çok milletvekilinin istifa edeceğinin tartışılır olması, Kemal Kılıçdaroğlu için kırmızı alarm durumudur.
Kemal Kılıçdaroğlu HD(P)KK çizgisinde buluşturduğu dostlarıyla iktidar olma peşinde koşarken kendi evindekileri tutamıyor ve istifa edenlerin tamamı da HD(P)KK’nın dost edinilmesine büyük tepki gösteriyorlar.
Ama CHP yönetimi bu sebepten parti parçalanma noktasına gelse bile hiç oralı olmuyor. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Muharrem İnce istifa ettikten bir gün sonra CHP’nin dostlarını sayarken bastıra bastıra “Bizi destekleyen HDP” açıklamasını yapmakta beis görmüyordu. Geçtiğimiz hafta CHP’yi ziyaret eden, HDP heyeti adına CHP genel merkezinde basın açıklaması yapan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar’ın “PKK ve Öcalan konusunda CHP ile aramızda bir sorun yok” demesi de CHP-HDP ilişkisine tam bir aydınlatma olmuştur.
CHP-HD(P)KK ilişkisi tüm yönleriyle ortada iken CHP yönetimi bu ilişkilere tepki gösterip istifa eden milletvekillerini, Muharrem İnce’yi “Cumhur ittifakı ağzıyla” konuşmakla suçluyorlar. Muharrem İnce’nin “Atatürk’ün kurduğu CHP kendi ilkelerinden uzaklaşmıştır. İdeolojik savrulmalar yaşamaktadır. Yöneticiler ile seçmen arasında derin bir uçurum oluşmuştur. ABD’den demokrasi dilenenlerle yolumu ayırıyorum. ‘Mustafa Kemal’ deyip, ‘Mustafa Kemal Atatürk diyemeyenlerle’ yolumu ayırıyorum. Sahte CHP’li olanlarla yolumu ayırıyorum. FETÖ’cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum. Mavi Vatan’ı kavrayamayanlarla yolumu ayırıyorum. ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti’ diyenlerle yolumu ayırıyorum. Bu arkadaşlardan ayrılıyorum” sözleri için bir ağız aramaya gerek yok ki. Bu ve benzeri tüm eleştirileri siyasi aklı, fikri, zekâsı olan herkes onaylar ve “CHP’nin siyasi profili bu haldedir” der…
Muharrem İnce’nin bu eleştirilerinde yalan ve iftira olan nedir?
CHP bugün tek kelimeyle terör örgütlerine yuva olmadı mı, gayri-milli konularda sözcü olma halini yaşamıyor mu?
CHP’ye bugün “teröristbaşı Öcalan’ın partisi, teröristbaşı Mazlum Kobani’nin partisi, teröristbaşı Fethullah Gülen’in partisi, terörist Demirtaş’ın partisi” denilebilir ama asla Atatürk’ün partisi denmez. Diyende de bir zeka geriliği vardır.
Kemal Kılıçdaroğlu zaten “Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Dünya değişiyor, biz de değişiyoruz. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz” diyerek Atatürk’e ait CHP’li günleri ret edip, o günlerle kendi arasına barikat kurması zaten Atatürk ile mevcut CHP arasındaki bağın koparıldığını çok net ortaya koymaktadır.
Atatürk’ün çizgisinde milli her konuda öncü olması gereken CHP, şimdi Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde terörle mücadele konusunda terör örgütlerinin yanında yer alıyor, Karabağ’ın işgalden kurtulmasında Ermeni ağzıyla propaganda oluşturuyor, Kıbrıs’ta Rumcu söylemleri olanlarla gönül bağı kuruyor, Türkiye’ye sürekli kötülük pompalayan ABD’den özgürlük ve demokrasi dileniyor, Yunanistan’dan, Ermenistan’dan alkış alıyor. CHP’nin Türk-İslam değerlerine hakaretleri, aşağılamaları, dalga geçmeleri de cabası olmaktadır.
CHP’nin mevcut bu haliyle mücadele etmek gerçekten Türk milletinin geleceğini korumak konusunda önemlidir. Türkiye’yi CHP’ye teslim etmek demek, Türkiye’nin Türk milletinin elinden alınması demektir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ihanet politikalarını gerçekleştirmek için Cumhur ittifakına kurduğu tuzaklar eline-yüzüne bulaşmıştır. Parçalanan, bölünen CHP bunun örneğidir. Muharrem İnce’ye geçmişte birçok eleştiri yazısı yazmış (Hatta geçtiğimiz haftalarda MHP üzerindeki operasyonlarda tutumunu eleştiren yazı bile yazdım), Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası onun hakkında bir yazı yazdıktan sonra şahsıma telefon açtığında yüzüne birçok hatasını teker teker söylemiş bir yazar olarak, bu yazım asla Muharrem İnce’yi gaza getirme yazısı olarak değil, sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kendi kazdığı çukura düştüğünü” gösterme yazısı olarak görülmesi gerektiğini vurguluyorum. Biz CHP’nin iç işlerinden ziyade, CHP’nin Türkiye’de bir güvenlik meselesi olmasıyla ilgileniyoruz.