Kadına şiddete caydırıcı ceza şart!
Son günlerde Türkiye’nin çeşitli yerlerinden kadına şiddetin, tecavüzün, baskının, zulmün arttığına dair peş peşe haberler yine gelmeye başladı.
İstanbul Başakşehir’de Nebahat Kurt, kocası tarafından öldürüldü. Denizli’nin Çal ilçesinde Fatma Kovan, eski eşi tarafından öldürüldü.
Niğde’de Halime Türkyılmaz isimli kadın, eski eşi tarafından öldürüldü.
Diyarbakır’da Gülistan Şaylemez, kardeşi tarafından öldürüldü.
Samsun’da Arzu Aygün, sevgilisi tarafından öldürüldü.
Kocaeli’de Hacer Çetin, sevgilisi tarafından öldürüldü.
İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde Meral Şen, iş yerinde şikâyet kavgası yüzünden bir erkek tarafından öldürüldü.
Nevşehir’de, 3 çocuk annesi Pınar Can, erkek arkadaşı Halis tarafından öldürüldü.
Manisa’nın Salihli ilçesinde Semiha Peker, eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldü.
Ankara’da Reyhan Korkmaz, eşi tarafından öldürüldü.
Aydın’da 92 yaşındaki Hanım Pınarlı, 23 yaşındaki komşusu sapık genç tarafından tecavüz edilerek öldürüldü.
Son olarak kadına şiddetin yürek yakan bir görüntüsü de Samsun’dan geldi. 6 yaşındaki çocuğunun yanında eski eşine işkence yapan İbrahim Zarap isimli ruh hastası, Türkiye’nin ana gündemi oldu.
Son iki ayda yaşanan kadına şiddet olaylarından derlediklerim bunlar. Belki arada atladığım ve okuyucularımın hatırlayacağı başka olaylar da olmuştur.
2020 yılı raporuna göre, Türkiye’de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştu. 2021 yılında da maalesef kadına şiddet artarak devam ediyor.
Kadına şiddet olaylarının arttığı şu günlerde, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı” içinde yer alan “Aile içi şiddet ve kadına karşı şiddete ilişkin suç kapsamı genişletilerek, cezayı artıran ‘eşe karşı işlenen suçlar’ın kapsamı boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletilecek. Tek taraflı ısrarlı takip fiilleri ayrı bir suç olarak düzenlenecek” hazırlığı umarım kadına şiddetin önüne geçen bir caydırıcılık olur.
Yapılacak Anayasa değişikliğinde de ciddi değişiklikler yapılarak kadına, çocuğa, hayvana şiddetin cezalandırılmasına dair ağır bedeller getirilmesi temennimizdir.
Kadına, çocuğa, hayvana şiddet ve tecavüz olayları artık toplumda büyük gerginliklere sebebiyet vermektedir.
Vatandaş yakaladığı şiddet eğilimli ruh hastalarını, sapıkları kendi cezalandırmaya kalkmaktadır. Samsun’da eski eşine küçük çocuğunun yanında şiddet uygulayan İbrahim Zarap isimli ruh hastasına müdahale ederek meydan dayağı atan vatandaşlar buna son örnek olmuştur.
Yasalarda yer alan hukuk ve adalet sistemi vatandaş olarak cezalandırma duygusuna bile yer vermeden vicdanları rahatlatıcı olmalıdır.
Uygulanacak “İnsan Hakları Eylem Planı” ve yapılacak Anayasa değişikliği bu manada Türkiye için bir fırsattır.
MHP ÜZERİNDE KARA PROPAGANDA OYUNLARI
Daha önceki yıllarda da her suçu, her suçluyu, her olayı MHP’ye, Ülkücü Hareket’e bulaştırma huyunda olanlar, son yıllarda bu kara propagandanın dozajını arttırdı. CHP, HDP, İP, SP, DEVA, Gelecek, FETÖ, PKK, DHKP-C ve uzantılarının kurduğu ittifak sosyal medyada ve elinde bulundurdukları medyada her türlü kara propagandayı ve algı çalışmasını MHP ve Ülkücü Hareket üzerinde kullanıyor. Yıllardır bu kara propagandalara ve algı çalışmalarına karşı mücadele ediyoruz. Her oyunu bozdukça önümüze yeni bir oyun çıkarıyorlar. Kadına şiddet oluyor hemen olayı MHP ve Ülkücü Hareket’e bağlıyorlar, bir tecavüz olayı oluyor anında MHP ve Ülkücü Hareket ile bağ kuruyorlar. Bu tür planlı, sistemli propagandalar son yıllarda artış göstermektedir. Son yaşanan iki olayda anında seferberlik başlattılar ve sosyal medyayı bu konuda cephe yerine çevirdiler.
Samsun’da çocuğunun yanında eski eşine işkence eden ruh hastasını ve Aydın’da 92 yaşındaki kadına tecavüz ederek öldüren sapığı Ülkücü Hareket’in sembol isimleri gibi gösterme gayreti verdiler.
Devrimci, komünist artıklarından oluşan yazarlar, yorumcular, siyasiler kendi düşünce ve yaşayış atmosferlerine bakmadan bu isimler üzerinden MHP’ye saldırıya geçmiştir.
Mesela komünist artığı Barış Atay isimli sözde milletvekili, sayfasını hep bu algı çalışmasına ve propagandaya ayırmış…
CHP’de tutan tuttuğuna tecavüz ederken, CHP milletvekilleri bile istifa etmek zorunda kalırken kendine bakmayan CHP’nin yazarları, yorumcuları, trolleri MHP ile kurumsal bağı olmayan olayları bile MHP’ye yamamak için birbiriyle yarışıyor. FETÖ’cüler ayrı koldan, İP’liler ayrı yoldan, HDP’liler ayrı boyuttan saldırıya geçerek bu olaylar üzerinden “Bu türler hep MHP’li algısı” yaratmaya çalışıyorlar.
En garabet olan da bunların tamamı 50 bin kişiyi öldüren, çocukları dağa kaçırıp teröristbaşlarına cinsel meze yapan, çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden herkesi öldüren terör örgütü PKK ile ilişkisi olan kişilerdir. Adam 24 saat binlerce kişinin kanına girmiş terörist Demirtaş isimli katilin serbest bırakılmasını istiyor. Ama yok Samsun’da eski eşine işkencen yapan ruh hastasının MHP fotoğrafı varmış, yok Aydın’da yaşlı kadına tecavüz edip öldürenin elinde üç hilalli dövme varmış…
MHP mi “eski eşine şiddet uygula” diyor, MHP mi “yaşlı kadına tecavüz et, öldür” diyor. Elbette hayır. Olaylar ortaya çıktığında MHP Lideri Devlet Bahçeli yahut herhangi bir MHP’li yönetici bu ruh hastası ve sapıklara sahip mi çıkıyor? Aksine MHP “en ağır cezalar verilsin, idam edilsin” diyor.
Ama siz 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş için “serbest bırakılsın” diyen, Kürt çocuklarını Kandil’e götürüp kız-erkek ayırmadan tecavüz eden, on binlerce kişinin katili terör örgütünün kemiğini yalayan, onlarla ittifak yapan, onlarla her konuda iş birliği yapanlarsınız. Aksini iddia ve ispat edecek olan var mı?
CHP içinde tecavüz, taciz olayları borsa gibi yükselişe geçtiğinde CHP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü ne demişti: “CHP içinde taciz, tecavüz oldu mu oldu, tabii ki olacak, cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir toplumda yaşıyoruz.”
Siz hiç MHP’den böyle ahlaksızlıkları meşrulaştıran bir ifade duydunuz mu? “Tecavüz tabii ki olacak” diye savunma yapan zihniyet sahipleri, MHP’nin kurumsal bir kimliği olmayanlar olaylar üzerinden algı çığırtkanlığı yapıyorlar.
Samsun’da eski eşine şiddet uygulayan İbrahim Zarap isimli kişi 2019’un Kasım ayında MHP’ye gelip üye olmuş, sonra Erhan Usta İP’e geçince “Samsun İyi Olacak” şeklinde sosyal medya sayfasından destek mesajı yayınlayarak çekip gitmiş… Şimdi ne diyeceğiz “İyi Partililer bu olayın azmettiricisidir, Erhan Usta bu işin sorumlusudur” yahut “Eski eşine işkence edenler hep İyi Parti’den çıkar” mı diyeceğiz? Böyle mantıksızlık, böyle ahmaklık, böyle şerefsizlik olur mu?
Aydın’da 92 yaşındaki kadını öldürüp, tecavüz edenin sosyal medyada iki sayfası var. 2015 yılında açtığı sayfasında HDP ve Demirtaş beğenileri var, 2016 yılında açtığında ise MHP ve Ülkücü Hareket sembollerini kullanarak poz vermiş…
Şimdi kalkıp “Zaten insanları öldüren, Kandil’de tecavüz atmosferi kuran terör örgütü PKK’nın siyasi partisini, sembol isimlerini beğenmiş, o hâlde yaşlı kadına tecavüz edip öldürme talimatını HDP’den, Demirtaş’tan aldı” demenin bir mantığı var mı?
Aile yaşantısı dağılmış, bozulmuş, hırsızlıktan sabıkası olan bir serserinin ideolojisi mi olur?
Bu manada geçtiğimiz günlerde “Aydın’da 92 yaşındaki yaşlı kadına öldürdükten sonra tecavüz eden Aytu Çetin isimli şerefsiz sapığın 2015 yılında açtığı sayfasında HDP ve Demirtaş sayfaları beğeni olarak tercih edilmiş, 2016’da açtığı sayfa ise MHP ve Ülkücü Hareket’in sembolleri kullanılmış. Tuhaf geçiş var!
2015 sayfası: https://facebook.com/aytu. cetin.58/likes…
2016 sayfası : https://facebook.com/aytu. cetin.1
Elbette sapıklığın, katilliğin bir ideolojisi olmaz. Ama her olayı Ülkücü Hareket’e saldırmak için kullananlara bu ispat bile yeterlidir” şeklinde twit atmıştım.
O tarifini yaptığım solun takıntılı, saplantılı yayın organı Cumhuriyet gazetesi bu twiti bile “Yıldıray Çiçek de saldırganın aslında HDP’li olduğunu öne sürdü!” şeklinde haberleştirmiş… Oysa benim anlatmaya çalıştığım ruh hastalığının, sapıklığın bir ideolojisi yok…
MHP ve Ülkücü Hareket’e ait sembolleri kullandığını belirttiğim hâlde objektif olamıyorlar. ODA TV isimli CHP yancısı bile bu twitimi “Bahçeli’nin danışmanından tuhaf açıklama” diye sundu. Nesi tuhaf?
Yaratmaya çalıştığınız algı ters yüz olunca mı tuhaf oluyor?
Ne demişim de tuhaf olacak?
“2015 yılında HDP ve Demirtaş beğenisi yapan, 2016 yılında MHP sembolleriyle poz vermiş” dedim.
Bu devrimcilerin, komünist artıklarının gerçekten propaganda ahlakı hiç yok… Her propagandalarını “çamur at ya tutarsa” mantığında servis ediyorlar.
Geçmişte yaşanan olaylarda da aynısını yaptılar. Aleyna Çakır isimli bayanın ölümünden sorumlu tutulan Ümit Can Uygun isimli serserinin ve babasının MHP-AK Parti bağlantılı fotoğrafları servis edip üzerinde algı yaratmak için tepindiler. Ama aynı baba ve oğulun CHP’li belediye başkanıyla olan samimi fotoğraflarını görmezden geldiler.
Boyabat’ta jandarma tarafından yol kontrolünde çevrilen sarhoş bir sürücü “Beni kafanıza göre durduruyorsunuz. Benim amcam MHP İlçe Başkanı, kimin şekli daha büyük göreceğiz. O cezalar bir bir size geri dönüyor mu dönmüyor mu göreceğiz” şeklinde başlayan ve devam eden hakaretlerde bulunmuştu. Tarifini yaptığımız ittifak “MHP’liden Jandarmaya Hakaret” başlığıyla her yere haber yaptılar. Ama o sarhoş kişinin tüm sosyal medya paylaşımları “Meral Akşener, İyi Parti, Ahmet Kaya” olunca haberi düzeltme ihtiyacı bile duymadan, kuyruklarını sıkıştırıp kaybolmuşlardı. Bunların bir de böyle ahlaksız huyları var. Gerçekler ortaya çıkınca düzeltme dahi yapmıyorlar. “Kara propagandayla ne kadar zarar verdik, o kâr” gözüyle bakıyorlar çünkü…
Bu manada o kadar örneğimiz var ki, hepsinde de bunların rezalet propaganda şeytanlıklarını, MHP ve Ülkücü Hareket düşmanlıklarını gördük.
Fakat bunlar ne yaparsa yapsın MHP’nin başında her konuda çok titiz ve hassas davranan, Ülkücü Hareket’i gözü gibi koruyan Devlet Bahçeli gibi bir liderin varlığında kara propaganda yapanların hiçbir çamuru tutmamaktadır.
Son olayda da “Milliyetçi Hareket Partisi, lekesiz, gölgesiz ve şüphesiz ambleminin istismarına, adi bir suçlu vasıtasıyla karalanmasına asla göz yummayacaktır. Süreç nereye gidiyorsa oraya kadar götürülmeli, katil cezasını bulmalı, eğer varsa arkasındaki provokatörler deşifre edilmelidir” duruşunu sergileyerek tüm propaganda oyunlarını bir kez daha bozmuştur.
Ülkücü Hareket gerçekten dualı bir harekettir. Ne zaman üzerinde oyun oynasalar, o oyunlar sahiplerinin başına geçmektedir.
MHP ve Ülkücü Hareket; Türkiye üzerinde, kendi üzerinde oynanan çok oyunu bozdu. İstedikleri kadar oyun kursunlar, hepsini de lideri ve kadrosuyla hep bozacaktır. Karşımızdaki ittifak ne tür kara propaganda yaparsa yapsın, hangi algı çalışmasını yaparsa yapsın, hangi iftirayı atarsa atsın yenilmeye mahkûmdur.