Taha Akyol yorma kendini masken düşmüştü zaten!
Karar gazetesi artık tamamen MHP düşmanı olmaya “Karar” vermiş… Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve CHP yancısı diğer siyasilerin sesi olan Karar gazetesi, sürekli bunların oyunlarını bozan, maskelerini düşüren MHP’den öylesine nefret ediyorlar ki, bunu artık tüm yazılarında ve haberlerinde göstermekten çekinmiyorlar.
Cumhur ittifakını yıkabilmek ve Cumhur ittifakını oluşturan AK Parti ve MHP’yi halkın gözünde itibarsızlaştırmak için her türlü propaganda tekniğini deniyorlar.
Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile her türlü kucaklaşmayı yaşayanlar söz konusu MHP olunca cinnet geçiriyorlar.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli “Anayasa Mahkemesi kapatılmalı” çağrısının yanına çözüm önerisini koyduğu halde büyük tepki gösteriyorlar ama “Türkiye Cumhuriyetini bölüp yerine (sözde) Kürdistan’ı kuracağız” diyen, Türk milletinin can ve mal güvenliğini koruma mücadelesi veren askerlerimizi, polislerimizi şehit eden alçaklara bir cümle tepki göstermiyor, gösteremiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra ortada Anayasa Mahkemesi mi kalır?
Gerçi AYM’nin şimdi bile kime hizmet ettiği belli değildir. Ancak gelin görün ki Karar’cılara göre Türkiye Cumhuriyeti yıkılsın ama Anayasa Mahkemesi yerinde dursun…
Şimdi bile HD(P)KK’nın, terörist Demirtaş’ın hakkını, hukukunu savunmak için adeta kendini parçalayan Anayasa Mahkemesi’nin zihniyeti için Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak adına yapılan terör eylemleri görüldüğü gibi bir anlam ifade etmiyor.
Karar’cılarda kendine benzeyen bu zihniyete o yüzden sahip çıkıyorlar.
Bunlardan birisi de Karar Gazetesi yazarı Taha Akyol’dur.
Karar gazetesindeki köşesinde “Fakat ülke o halde ki MHP lideri Bahçeli Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istiyor, kararlarının “yok hükmünde” olduğunu söylüyor! Bahçeli marjinal bir partinin lideri değil. Meclis’te temsil edilen, iktidarı ayakta tutan ve iktidarın politikalarını ciddi surette etkileyen bir lider. Sözleri hafife alınamaz. Fakat “AYM kararları bağlayıcıdır” diyen Adalet Bakanının söyleyeceği bir şey yok mu? Devletin başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın anayasal kurumların varlığını savunmak görevi yok mu?” cümleleriyle hem Anayasa Mahkemesini savunuyor, hem de AK Parti hükümetini MHP’ye karşı kışkırtmaya çalışıyor.
Karar gazetesindeki bir başka yazısında “Parti kapatmak ise terör propagandasını körüklemekten başka neye yarayacak? HDP’yi değil kapatmak, aksine, demokratik sistemin içine daha fazla çekmek gerekir” şeklinde HDP koruyuculuğuna soyunmuş birisi elbette Anayasa Mahkemesi’ne MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin gösterdiği tepkiye karşı çıkacaktır.
Teröristbaşı Öcalan’dan “Ona selamlarımı söyleyin. Öcalan, bilimsel yönteminizi beğeniyor deyin. Görüşlerinin çoğuna katılıyor deyin. Seçkin bir aydınsınız, bilimi esas almanız Türkiye’de bir ilktir dersiniz” şeklinde selam alan, övgü alan birisi elbette HDP’ye bakış açısı koruyucu-kollayıcı tarzda olacaktır. Teröristbaşı Öcalan’dan bu övgüyü alan birinin bizim nazarımızda zaten bir hükmü olmaz.
Ama Taha Akyol’un bu MHP takıntısı, sinsi sinsi MHP düşmanlığına da katlanacak halimiz yoktur. Taha Akyol, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Anayasa Mahkemesi Kapatılmalı” sözünün devamında niçin “Türkiye’nin demokratikleşme sürecini hızlandıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle çelişmeyecek demokratik, etkin, adil, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir “Yüce Mahkeme”, deyim yerindeyse bir “Divan-ı Ali” kurulması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır. Siyaset kurumunun görevi, yaşanan karanlık dönemlerin muhasebesi ile geleceğin Türk asırlarının, Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmek, kudretli devlet inşası için gerekli demokratik adımları ve atılımları süratle hayata geçirmektir. Geçmişin hüzünlü ve kaotik dönemlerinden hukuken, fiilen, fikren ve ruhen kurtuluş bu şekilde sağlanacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin son zamanlarda verdiği kararlar sancılı ve sakattır. Hak ihlalleri adı altında, milli haklara ve adalet duygusuna telafisi imkânsız zararlar verilmektedir” sözlerini görmezden gelmektedir. “Anayasa Mahkemesi kapatılmalı” sözünü yıkıcılık olarak görüyorsanız “Divan-ı Ali kurulmalı” sözünü niçin yapıcılık olarak görmüyorsunuz? Çünkü zihniyetinize uymuyor, işinize gelmiyor değil mi?
Taha Akyol da bir PKK açılımcısı olduğu ve bu durumunu hiç bozmadan sürdürdüğü için MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi Başkanını eleştirmesini de büyük bir şeytanlık örneği göstererek şöyle yorumlamış: Efendim, AYM başkanı, “çözüm süreci” döneminde Polis Akademisi’nde ‘12 kötü adam’a ev sahipliği yapmış… Polis Akademisi’nin yöneticileri İçişleri Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanınca üçlü kararnameyle atanıyordu. Söz konusu çalıştay da dönemin İç İşleri Bakanı Beşir Atalay’ın katılımıyla yapılmış açık ve devlet politikasına uygun bir çalışmaydı. Çözüm sürecine karar verip yürüten de Bahçeli’nin bugün bütün gücüyle desteklediği dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dı.”
Mantığa bak… Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi de çözüm sürecini yürütüyor. Şimdi olanın özeti aslında şudur: Cumhurbaşkanı Erdoğan “Selahattin Demirtaş bir teröristtir. Yaptıklarının bedelini ödeyecek” derken, Prof. Zühtü Arslan’ın başkanlığını yaptığı AYM terörist Demirtaş’a uzun tutukluluk bahanesiyle “hak ihlali yapıldı” diyerek Türk devletini tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Yani çözüm süreci AYM’de devam ediyor diyebiliriz. HDP’nin kapatılması konusunda sergiledikleri davranışla da bu durumu taçlandırmışlardır.
Dün çözüm süreci yapan irade son beş yılda 17 bin 600 terörist öldürdüyse, HDP’li Eşbaşkanlardan, milletvekillerinden, belediye başkanlarından hesap soruyorsa, PKK’nın gazete ve televizyonlarını kapatıyorsa, sınır içi ve ötesi operasyonlarda PKK’ya kan kusturuyorsa biz bu pencereden bakar ve doğru noktada buluşmanın milli hazzını yaşarız. Taha Akyol ve benzerleri de son beş yıldır HD(P)KK ile hareket eden CHP’yi destekleyip, CHP’ye oy verip sonra çıkıp “AK Parti de geçmişte çözüm süreci yaptı” suçlamaları da çok tuhaf ve garabet kaçmaktadır. Durduğu yeri bilmeyen, yaşanan süreçleri birbiriyle karıştıran bu tür aklı evvellere de laf anlatmaya çalışıyoruz.
Taha Akyol MHP düşmanlığında tamamen deşifre olmuş birisin… Bu durumu kimse ayıkmıyor sanma sakın… 1980 sonrası döne döne hangi noktaya geldiğini tüm Türk milliyetçileri gördü ve öğrendi. O yüzden o ihanet kokan aklını kendine sakla… Bu propaganda oyunlarıyla Ahmet Davutoğlu gibilere yol açarım sanma…