"Hiç panik yok, çok eğleneceğiz çook!"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, “Sayın genel başkanımız, adayımız, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sevgi ve saygılarını iletiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum” diyerek CHP’deki eğlenceyi başlattı.
“Düğün Dernek” isimli sinema filminde “Hiç panik yok, çok eğleneceğiz çook!” diye bir replik var ya, işte onun gibi CHP’nin siyasi eğlence dünyamıza çok katkısı olacaktır.
CHP gerçekten siyasi eğlence olarak sürekli üreten, kabiliyetli bir partidir. Rezillikleriyle kendine bu kadar güldüren başka bir parti de yoktur.
CHP’ye dikkat ediyor musunuz, Cumhur İttifakı’na yönelik muhalefetini azgınlaştırdıkça, saldırılarını yoğunlaştırdıkça, iftiralarını savurdukça sürekli kendi kazdığı kuyuya düşüyor.
Bazı medya kurumlarının işleyişi, kuruluşu, yönetimi, yapısı üzerinden Cumhur İttifakı’na saldırırlarken, geçmişte CHP tüzel kişiliğinin ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatlığını yapan Mustafa Kemal Çiçek çıktı, “Son 3 yılda sorumsuzca harcanan 650 milyonun önemli bir kısmının kimlere, hangi yayın organlarına, anketaraştırma şirketlerine verildiğini soramamak siyasi ahlaksızlığın ve vicdansızlığın tam da kendisidir...” açıklamasını yaptı. Ne Kemal Kılıçdaroğlu ne de CHP’li bir yetkili çıkıp 650 milyonun hangi gazetelere, televizyonlara, anket ve araştırma şirketlerine peşkeş çekildiğine dair açıklama yapamadılar.
CHP’den bu iddiaya cevap vermesi beklenirken, daha sonra Can Ataklı çıktı ve “Artı 1 TV’nin kuruluş aşamasında bir CHP’linin 40 milyon TL’yi buharlaştırdığını” söyledi. CHP buna da cevap veremedi.
Artı 1 TV’nin kurucusu ve sahibi Altan Ertürk’ün geçtiğimiz günlerde “Bıktım gerçekten. Nereden bulaşmışım ben bunlara. Lanet olsun gerçekten. Nasıl bir çamurdur, nasıl bir bataklıktır bu ya” diyerek ortaya tepki koyması da oldukça manidar olmuştur.
CHP’de milyonlar havada uçuşuyor, ona-buna peşkeş çekiliyor. Sonra çıkıp ahlak-etik dersleri vermeye kalkıyorlar.
CHP’de tam bunlar tartışılırken “Düğün Dernek” filmindeki “Hiç panik yok, çok eğleneceğiz çook!” repliğine uygun, CHP medyasında bir gelişme daha yaşandı. O da CHP’nin televizyonu Halk TV’nin yemek faturasını Mansur Yavaş’ın başkan olduğu Ankara Büyükşehir Belediyesine ödettiği ortaya çıktı.
Mansur Yavaş tarafından işten çıkarılan BELPA A.Ş. Eski Muhasebe Müdürü İlhan Göksu bu durumu şöyle açıklamıştı:
“İşlerden uzak tutulmaya çalışılsak da şahit olduğumuz olaylar oldu. Halk TV’den BELPA’ya 30 bin liralık fatura gönderilmişti. Fatura üzerinde sadece ‘cinsi’ bölümüne ‘hizmet bedeli’ ibaresi yazılı idi. Halk TV’nin muhasebesini aradım ve faturanın aslında ‘yemek faturası’ olduğu, ‘üst düzey yetkililerin yediği yemeğin bedeli’ olduğu bilgisini aldım. Tabii ki Halk TV’nin muhasebesi bu bilgiyi benimle paylaşırken ‘Nasıl olsa bizim belediyenin muhasebesi’ rahatlığı içindeydi. BEL-PA yönetimi ise Halk TV’nin kestiği 30 bin liralık faturadaki ‘hizmet bedeli’ ibaresini bana ‘reklam bedeli’ olarak açıkladı ve ödeme yapmamı istedi. Oysaki şirketin böyle bir reklam gideri yoktu. Ödeme yapmak zorunda kaldık.”
CHP medyasında para-pul işlerinde bu rezillikler yaşanırken, yine CHP medyası içinden yeni bir bomba bir itiraf geldi. Aslında bu da siyasi bir rezillik olarak tarihe geçti.
Şaban Sevinç, CNN Türk yayınında, Halk TV’nin genel müdürü olduğu zamanlar CHP yönetiminin kendisinden o zamanlar Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’yi ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i yayınlamamasını istediğini söyledi. Şaban Sevinç yaşadıklarını “24 Haziran 2018 seçimleri öncesi Muharrem İnce il il geziyor. Biz de yayınlıyoruz. Bana CHP Genel Başkan Yardımcısı ‘Başımıza bela mı edeceksin, neden bu kadar gösteriyorsun?’ dedi. ‘Oylarımız İYİ Parti’ye kayıyor’ denilerek Meral Akşener’in mitinglerinin de yayınlanmaması istendi” sözleriyle anlattı.
Hadi, Meral Akşener CHP’li belediyelerden partisi için aldığı 3 müdürlük, 2 şeflik ve ihaleler için tüm bunlar karşısında susar, onun için bir önemi olmaz da… CHP’nin kendi çıkardığı Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce için CHP’nin televizyonu Halk TV’de ambargo uygulaması bile kendi seçmenine hem ihanet, hem de dalga geçmektir. Bir de seçimden sonra utanmadan “Muharrem İnce’yi kaçırdılar” yalanını servis ederek adamla dalga geçtiler.
CHP’nin başına musallat olmuş bu yönetimin zaten Türk milletinin değer yargılarıyla hiçbir alakası yok ama bunların CHP’li seçmene ve tabana da saygısı yoktur.
CHP’li seçmen, il-ilçe başkanı, belediye başkanı, delege gece-gündüz “partimin adayı kazansın” diye emek verecek, mücadele edecek, fedakârlık yapacak ama CHP Genel Merkezi hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gel bakalım Muharrem İnce buraya” seslenişiyle çağırıp Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığı kişi için “Başımıza bela mı edeceksin, neden bu kadar gösteriyorsun?” ambargosu uygulayacak… Böyle bir partiye Türkiye emanet edilir mi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun açıkladığına göre, Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacakmış… CHP Genel Merkezi’nden yine Halk TV’yi arayıp “Başımıza bela mı edeceksin, neden bu kadar gösteriyorsun?” diye talimat verirler mi acaba?
Olur olur, eğlencenin merkezi CHP’de her şey olur.
“Hiç panik yok, çok eğleneceğiz çook!”