Veba saçan DEVA'ya susan Ramiz Ongun'dan ibret alın!
"Hırs insanı çürütür.
Çürür mü insan?
Çürür elbet.
Hırs çürütür.
Her şeyin hırsı var.
Para hırsı.
İktidar hırsı.
Kadın hırsı.
Makam hırsı.
Post hırsı.
Dost hırsı.
İnsan denen bu varlık.
Nefs sahibidir.
Nefs: İnsanın hırslarının toplamıdır.”
Sosyal medyada gezinirken Horasan erenlerinden derviş Tapduk Emre’nin “Hırs” hakkında bir bölümü böyle olan sözlerini okurken, gözüme Ramiz Ongun’un 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlama mesajı ilişti. Ramiz Ongun’un bu mesajını görünce “Bu kesin bunca yaşanandan sonra kurucusu olduğu Deva Partisi’nden ayrılıp gitmiştir” düşüncesiyle sosyal medya sayfasını incelemeye girdim. Girince gördüm ki, Tapduk Emre’nin “Hırs” ile ilgili sözleri üzerinden değerlendirirsek çürüme Ramiz Ongun’u tamamen sarmış sarmalamış…
“Demokrasi ve Atılım Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi” sıfatıyla hâlâ Ali Babacan paylaşımları yapmaya devam ediyor. Kendi tercihini yapmış ve kendi hâlinde unutulmuş bir Ramiz Ongun’u niçin yazma ihtiyacı duydun derseniz, aslında MHP’liler için ibret vesikası olması açısından değerlendirmek istedim.
3 Kasım 2002 seçimleri sonrası MHP’de gerçekleşen kongrede MHP Genel Başkan Adayı olarak kongre salonunda yaptığı “seviyesiz, dengesiz, çiğ, riyakâr, boş hamaset ve iftira yüklü” konuşma ve maalesef Ülkücü iradeden aldığı 300 oy aklıma geldi. 2004 yılındaki bir yazımda onu “12 Ekim 2003 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin kongresinde yaptığı konuşma ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ağır hakaretler eden ve yaşattığı seviyesizlik sonrası bütün siyasi analizciler tarafından “Ramiz Ongun siyasi manada intihar etti” şeklinde yorumlanan Ramiz Ongun…” diye tarif etmiştim.
300 oyla onu destekleyen kişiler kimdir, şimdi nerededir, Ramiz Ongun’u o günden sonra daha iyi tanımışlar mıdır?
Hele geldiği son nokta itibarıyla tanınmayacak gibi değildir.
Hep o insanı çürüten hırs hep…
Ramiz Ongun’un kontrolünü aşan hırsı, onu oradan oraya sürüklemektedir.
1980 sonrası MHP ile bağını koparmış, 17 yıl sonra MHP’ye dönmüştü. Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in vefatı sonrası gerçekleşen kongrede de genel başkan adayı olmuştu. Sonradan kendisini destekleyen Büyük Kurultay gazetesi (Yeniçağ gazetesi) o günlerde Ramiz Ongun’u “12 Eylül 1980 sonrası hareketten fiilen uzak kalışı ve yaklaşık 17 yıl sonra tekrar bütünleşmesi…Ayrılığı sırasında Almanya ve Avrupa’daki hareket ve teşkilatlanmada üstlendiği aktif olumsuzlukları…Son genel seçimlerde Adana’dan DYP içinde adaylık yarışına girmesi. Geçmişte MÇP veya MHP hakkında belirttiği ifadeler” cümleleriyle tarif etmişti.
Her şeye rağmen Başbuğumuz Alparslan Türkeş vefatından kısa bir süre önce rozet takarak onu tekrar MHP’ye kabul etmişti. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de 1999 seçimlerinde ön seçimlerde 4. sıra çıkmasından dolayı listeye koymuş, fakat Ramiz Ongun o malum hırsı yüzünden “seçilme şansını az bulduğu” için adaylıktan çekilmişti. Yerinde dursa milletvekili seçiliyordu. Milliyet gazetesi Ramiz Ongun’un bu davranışını o günlerde “Küsmeseydi milletvekiliydi” başlığı ile haberleştirmişti. Ramiz Ongun nasıl Başbuğ Türkeş zamanı hizip işine soyunduysa aynısını MHP Lideri Devlet Bahçeli döneminde de devam ettirmiştir. Ona MHP’de alan açmak bile fayda etmemiş ve hep hırslarına yenik düşmüştür.
MHP içinde yaptıklarının adı asla parti içi demokrasi mücadelesi değildi. Çünkü fikir, düşünce ve ideolojik tutarlılığı olmadan yıllardır oradan oraya hırsları için sürüklenen biriydi.
MHP’deki son şansını 2005 yılında kongre için imza toplamaya çalışarak yapmış ve onda da başarısız olmuştu. Ondan sonra onu teröristbaşı Fethullah Gülen’in “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak bu referandumda “evet” oyu kullandırmak lazım” dediği 12 Eylül 2010 referandumunda “evetçi” olarak MHP’ye saldırırken görmüştük. O yıllarda AKP-MHP âdeta kanlı bıçaklı vaziyette iken AKP’nin yemekli toplantılarında pozlar, gazete ve televizyonlarına bol bol MHP’ye düşmanlık sergileyen demeçler veriyordu.
MHP’ye olan bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlığını AKP safından gösteriyordu. O yıllarda da MHP’den ihraç edilmişti. AKP’ye katılacak diye beklenirken orada da yaptığı figüranlık yanına kâr kalmıştı. Ondan sonra uzun süre ortalarda görünmedi. Bir baktık olmazı gerçekleştirdi ve Ali Babacan gibi küresel güçlerin oyuncak bebeği olan bir adamın partisinde kurucu olarak katıldı. Bu partide genel başkan yardımcılığına bile layık görülmemişti. Ali Babacan partisini kurduktan sonra bol bol ihanet söylemlerinde bulundu. Ama 1990 yılları sonrası milli çizgiye gelmiş merhum Bülent Ecevit üzerinden MHP’nin DSP ile koalisyon kurmasına “payandalık” suçlamasında bulunan Ramiz Ongun, Ali Babacan’ın bu ihanetlerini görmeden hâlâ bu partide siyaset yapmaya devam ediyor.
İnsanı çürüten o hırs Ramiz Ongun’u da aynen çürütmeye devam ediyor.
Ramiz Ongun şimdi veba saçan Deva Partisi’nde nelere susmuyor ki?
Mesela Hendek ve çukur olaylarında “şanlı direniş” gösteriyorlar diyerek PKK’lı teröristleri azmettiren ve bunun neticesinde 793 asker ve polisimizin şehit edilmesinde başrol oynayan terörist Demirtaş için “Tutuksuz yargılanmalılar. Demirtaş’ın temsil ettiği siyasi çizginin önü ne kadar açık olursa, siyaset içinde olursa Türkiye için o kadar faydalıdır.” diyen Ali Babacan’a sustu Ramiz Ongun…
Mesela teröristbaşı Öcalan’a selamların gönderildiği, bölücülüğün sergilendiği HDP kongresine “Kongrede alacağınız kararların ülkemizin demokrasisine ve toplumumuzun huzuruna katkı vermesini ümit ediyorum. Bu vesileyle selamlarımı iletiyor, kongrenizin hayırlı olmasını diliyorum.” mesajını gönderen Ali Babacan’a sustu Ramiz Ongun…
Mesela terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapan HDP’li belediyelere kayyum atanmasına “Seçilmiş bir insanı görevinden alabilecek bir gücün sadece ve sadece hukuktan güç alan bağımsız yargıda olması lazım. Yoksa vicdanlarda derin yaralar açılır” açıklamasını yapan Ali Babacan’a sustu Ramiz Ongun…
Mesela Kobani olayları sebebiyle yürütülen soruşturma çerçevesinde HD(P)KK’lılara operasyon yapıldı diye HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’a geçmiş olsun telefonu açan Ali Babacan’a sustu Ramiz Ongun… Mesela ülkede “uygun iklim” olduğunda Anayasa’nın ilk dört maddesi üzerinde de konuşulabileceğini ifade eden Ali Babacan’a sustu Ramiz Ongun…
Mesela Deva partili bir yönetici “Her sabah ben Türk’üm diye bağırmak hayvani ihtiyacı tatmin eder” dediğinde sustu Ramiz Ongun…
2003 yılındaki MHP kongresinde boş hamasetler savurarak salonu tahrik eden Ramiz Ongun yeni partisinde PKK’lılara sahip çıkılmasına, Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirmeye yönelik ifadelere, Türklük düşmanlıklarına susuyor. Partisi Deva, âdeta veba saçıyor ama istifayı bile aklının ucundan geçirmiyor.
Siyasetteki hırs görüldüğü gibi insanları ne hâle getiriyor. Ramiz Ongun, Türk siyasetinde ibretlik bir vesikadır. MHP’den ayrılıp kurdukları İP isimli partide HD(P)KK’lılarla yerel seçim ittifakına bile razı olan Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ diğer ibret vesikası şahıslardır.
Tüm bu yaşananlardan ders çıkarması gereken MHP’liler ve Ülkücülerdir. Her hamaset rüzgârı estirenin peşinden gitmemeyi öğrenmek MHP’nin gücünü ve enerjisini korumak demektir. Mesela Ramiz Ongun gibi birinin peşinde koşturup MHP’yi karıştıranlar finalde neyi görmüştür? Alın Meral Akşener, alın Koray Aydın nedir, sonuç? Davaları mı var, ideolojileri mi var? Ülkücülük ve milliyetçilik hassasiyetleri mi var?
MHP’ye en büyük operasyon 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası yapılmak istenmiş, korsan tarla kongresinde aldatılıp-kandırılıp oraya götürülen ve kendine destek için gelen Ülkücülere “Bir sürü gerizekâlı” diyen ve daha sonra İP isimli partisini kurduğunda Ülkücüleri divan toplantısında “Ülkücüler aş, iş, ihale için HDP ile yapılan ittifaka ses çıkarmaz” aşağılaması bile finaldeki dramın en acıklı hâli olmuştur.
Ülkücüler için çok ibretlik vaka vardır. Hz. Ömer ne güzel söylemiş: Olmamış şeyleri soracağına, olmuşlardan ibret almaya çalış.