Çürümüş insan, çürüyen toplum çığlığı
Çürümüş bir meyvenin, diğer sağlam meyveyle teması sonrası bozulmaya başladığını gösteren bir fotoğraf görmüştüm. Yanında da “Çürük arkadaş, kendini bitirdikten sonra yanındakini de bitirmeye başlar” yazıyordu.
Bireyin, toplumu çürütmesi de böyle gerçekleşir. İnsan ilişkilerinde birbirine dokunarak, temas ederek “toplumdaki çürüme”’yi meydana getiren ve gidişattan büyük kaygı duyduğumuz bu manzarayı ortaya çıkarmaktadır.
Tolstoy 'Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.' derken insanın özünün çürümesinden bahsediyordu.
Bitki, hayvan gibi diğer varlıklardaki çürümeyi cüssenin/bedenin çürümesi olarak görsek de iş, insandaki esas çürümeye geldiğinde olay, ondaki insânî özün çürümesiyle alakalıdır. “Toplumda çürüme”’den kastedilen insani özün çürümesine vurgudur.
Yüce Allah, insanı eşrefi mahlûkat yaratmıştır. Yani varlıkların en şereflisi anlamına gelmektedir. En şerefli yaratılan varlığın davranışı da yaşantısı da elbette diğer canlılara göre farklı olacaktır. Mesela bazen insana yakışmayacak ve ondan beklenmeyen bir davranış görüldüğünde “Hayvanlaşma” yahut “Senin yaptığını hayvan bile yapmaz” şeklinde tepki verilir. Sergilenen bu tür her davranış, onun çürümesine işaret eder. Toplumda özü çürüyen insanların çokluğu, sosyal buhranın artmasını sağlar.
“Özü çürüyen insan”, bugün dünyanın temel meselesi haline gelmiştir. Ama herkes önce kapısının önüne, evinin içine bakmalıdır. Özü çürüyen ve kokan insanları çok pahalı elbiseler, kaliteli parfümler bile gizlemeye yetmiyor. Çünkü mesele bedenden ziyade zihin ve ruh muhtevası taşıyor.
TRT 1 ekranlarında “Yunus Emre Aşkın Yolculuğu” isimli bir dizi film vardı ve Tapduk Emre’nin hırs odaklı “Çürüyen insan” tarifi yaptığı bir hikâye sahnesi vardı.
“Neden uzun ömür sürer kaplumbağalar bilir misin Kasım? Teslim olmuşlar da ondan. Sade yolunu yürür. Acelesi yok, ihtirası yok. Eee ihtiras olmayanda vakit bollanır. Hırs, daraltır. Hemi vakti daraltır hemi yüreği. Ne der erenler hırs sebebi hasarettir. Ne demek bu? Hırs insanı çürütür. Çürür mü insan? Çürür elbet. Hırs çürütür. Değil mi ki her şeyin hırsı var. Para hırsı, iktidar hırsı, kadın hırsı, makam hırsı, post hırsı, dost hırsı. İnsan denen bu varlık nefs sahibidir. Nefs, insanın hırslarının toplamıdır. Hele bir teslim ol! Sen ne karar kılsan da karar üstünde bir karar vardır. Teslim ol, huzur bul. Teslim olmayan, durulmaz. Durulmayan huzur bulur mu?”
***
Bireyin, toplumun meselesi de budur. Nefsani konularda durulmayan, teslim olmayan yığınlar… İnsanı şeytanlaştıran bir iştah hakim olmuş her yere… Şairin ifade ettiği gibi manzara: “Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.”
Herkes bir yandan çürüyor. “Çürüyen toplum” nutukları atanların bile hızla çürüdüğü düzen…Kimi aşağıdan, kimi yukarıdan, kimi sağdan, kimi soldan çürümeye başladı. Ben de çürük yan yok diyen yalan söyler. Ben kendi adıma çürük yanlarımdan Allah’a sığınıyorum: Çürük yanlarımı düzeltmem, sağlam yanlarımı korumam için bana güçlü irade ver Allah’ım…
Ya çürüme yolunda hiçbir ilahi, vicdani sınır tanımayanlar!
Çürüyen toplumun doğallığında; güçlü olan, otorite kuran kötülük düzeni vardır. Yine şairin tarifindeki gibi her şey:
“Koltuklar beleş
Kuzgunlar leş
Yiğide kalleş
Kahpeye kardeş
Bu çağın düzeni
Ah bu çağın düzeni
Olmaz olsun
Alçağın düzeni”
Herkes, insanın özünün çürümesinden muzdarip ama çürümüşler ile temasını kesecek, onların dokunuşunu engelleyecek ve bu düzene çomak sokacak hiçbir gayreti de olmuyor. Zamanla da zaten herkes herkese benziyor. O yüzden yaşayan leşlerin, çürümüş canlı bedenlerin kokusu sardı her yanımızı…
Bugün korumadığımız kutsallarımız, yarın korunacak nesillerimizin imdadına yetişemeyecektir. En büyük tehlike de budur. Yarın ki nesilleri kurtarmak için bugünden çürümeyi önlemek lazımdır.
Çürüyen toplumun önüne geçmek için;
Haramı /Helalden,
Doğruyu/ Yanlıştan,
İyiyi/ Kötüden
Vefayı /Nankörlükten
Haini/ Sadıktan
Temizi /Kirliden
İmanı/Kafirlikten
Çalışkanı/ Tembelden ayıracak irade ve şuuru hâkim kılmak gerekiyor. Eşrefi mahlûkat olmanın sınavı da bu değil mi zaten? Bugün kıvılcımı söndüremezsen, yarınlarda ateşi zapt edemezsin!
Yıldıray ÇİÇEK