Toplumsal çürüme…

Bilmem farkında mısınız?

Bir düşmanımız var.

Ve bu düşman hiç durmadan saldırıyor.

***

Elle tutulmuyor.

Gözle görülmüyor.

Fakat istisnasız her gün yüreklerimizi dağlıyor.

***

Rengi, kokusu yok bu hain düşmanın.

Sadece şu partiliyi, yalnızca bu kesimi hedef almıyor.

Sana, bana, bize, 7’den 70’e hepimize dokunuyor, yıpratmak için vuruyor da vuruyor.

***

En net işaretçisi aile kavramını yok etmek için elinden geleni ardına koymaması.

Suç oranlarını artırıyor, ahlaki değerleri erozyona uğratıyor. 

Toplumsal değerleri, normları ve kurumları zayıflatmak ve hatta yok etmek istediği biliniyor.

***

Bulduğu her kanaldan gerçekleştirdiği darbeler ile yeni yaralar açıyor.

Karşı karşıya olduğumuz bu düşman hiç kuşkusuz düşmanlarımızın en tehlikelisi.

İsmine toplumsal ya da sosyal çürüme deniliyor, günümüzün en önemli sorunu olarak karşımızda duruyor.

***

Peki sosyal çürümenin varlığının en net işaretçisi aile yapısının zayıflamasının önüne geçmek için kim, ne yapıyor?

Yükselişiyle birlikte hayatımızdaki her noktaya dokunan sosyal medyanın, toplumsal bağların güçlenmesine mi, yoksa zayıflamasına mı etki ettiği ne kadar araştırılıyor?

Toplumsal çürümenin nedenlerini araştırması ve çözüm yolları üretmesi gereken akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve dernekler hangi işlere kafa yoruyor?

***

Herkes kendi çürümesine çözüm yolu bulsa ortada sorun diye bir şey kalmayacak ama…

Şuan için telefonlardan kafamızı kaldırmamız, taktığımız at gözlüklerini çıkarmamız mümkün görünmüyor.

Oysaki değerlerimizi kaybetmemize ve güvenimizin azalmasına neden olan bu korkunç sorunun çözümü adına adım atmak herkesin payına düşüyor.