Semih Dayı’nın ardından…
Şair şöyle tarif ediyordu ölümü;
“Okuyorum hayatı
Toprağın üstünden çok
Altındakilerle var olduğunu
Toprak
Ölüme aç
Ölüme muhtaç
Hayat
Ölüm muhakkak
Ve ölüm mutlak
Tek kapısıdır ölümsüzlüğün
Ölümle tanıştıktan sonra anladım
Sadece bir kimlik belgesi olduğunu yaşamanın”
***
Bir Ülküdaşımız daha, kimlik belgesini bu dünyada bırakıp, gerçek dünyanın yolculuğuna doğru yola çıktı.
Semih Taşdelen… Namıdiğer Semih Dayı…
Herkes ona “Semih Dayı” diye hitap ederdi.
Kayserili hemşerimdi…
2000 yılının başında Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin yönetiminde hizmet etmek için Ankara’ya geldiğimde, “Semih Dayı” Ülkü Ocakları’nın İdari Amiriydi…
Ankara’ya ilk geldiğim yıllarda Ülkü Ocakları Genel Merkezi’ne ait binada yaşamımı sürdürdüğüm için, her derdimizle o ilgilenirdi. Kahvaltıyı, öğle yemeğini, akşam yemeğini Semih Dayı ile birlikte hep aynı masada yerdik. 2000/2005 yılları arasında, iki ayrı yönetim döneminde beraber çalıştık. Yönetim değişikliklerinden sonra birçok arkadaşımız gibi o da şehir olarak sağa sola savrulanlardan oldu. Alanya’da yaşamaya başlamıştı.
Semih Dayı’nın acı haberini, uzun dönem MHP Alanya İlçe Başkanlığı yapmış olan ve Semih Dayı’ya her daim kardeşlik yapmış olan değerli Ülküdaşımız Mustafa Türkdoğan sosyal medya hesabından şöyle duyurdu:
“ÜLKÜCÜ HAREKETİN BAŞI SAĞOLSUN. Uzun yıllar Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev yapan, Ülkücülerin “Semih Dayısı” Semih TAŞDELEN dayımız bu sabah Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Ülkücü camianın başı sağ olsun.”
Haberi görünce acı saplandı yüreğime… Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde beraber görev yaptığımız günlerin acı-tatlı hatıraları gözümün önünden adeta film şeridi gibi akıp gitti.
Şairin şiirindeki gibi canlandı gözümde, Semih Dayı’nın Alanya ile olan ilişkisi…
“Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz,
Her an peşimizden koşan gölgemiz,
Özlenen limanlar, yanan yıldızlar.
Uzaktadır her şey; anneler, kızlar…
Uzaktadır her şey, hep… yalnız ölüm,
Her yerde, her an yakınımız, ölüm.”
Alanya’da gökyüzü, deniz, limanlar, yanan yıldızlar, koşan gölgeler ve ölüm yine var ama artık Alanya’da Semih Dayı yok… Yalnız yaşamanın kaderinde “yalnız ölüm” onu Alanya’da yakaladı… Herkes, her yerde her an yakalanacak ölüme… Dün gidenler gibi, bugün yitirdiğimiz Semih Dayı gibi, yarınlarda yine gidecek olanlar gibi… Buluşacağız bir gün hepimiz Allah’ın huzurunda… Bizim dilimize, yüreğimize düşen dua her daim “Huzurunda başımızı yere eğdirme Allah’ım…” olacaktır.
Sert mizacı altında, bu dünyadaki çilelerini, yalnızlıklarını, yaşadığı vefasızlıkları gizleyen Semih Dayı, Allah’ın rahmeti kuşatsın seni… Bu yalan dünyada gülemedin doya doya, öbür dünyan cennet olsun…
Evladım Efebey’in sağlık sorunlarından dolayı, toprağa kavuşma anında yanında olup, sana karşı son görevimi yapamadım. Mezarının başında duamı edemedim.
Dualarımdasın bunu bil…
Ocak’ta közlenen, Ocak’ta küllenen anılar, hatıralar ve bir mazi nasıl unutulur…
Hakkını helal et Semih Dayı…
Hakkın, emeğin çoktu bizde…