Futboldan da anlamıyorlar!
Hani Çağlar Çorumlu’nun canlandırdığı bir tip var ya Eşofmanlı Şevket Hoca... O olsaydı aynen şöyle derdi; “Biz size bunu piknik tüpüyle anlattık, biz size bunu çay bardağıyla anlattık, biz size bunu değnekle anlattık”…
Eh ne yapsak anlamıyorlar işte…
Geçenlerde bir hanım kızımız “sosyal madde” dozuyla yazmış; “Suriye’de ne işimiz var, Libya’da ne arıyoruz; Gazze’den bize ne, Lübnan’dan bana ne?” diye…
Birde alımlı bir fotoğrafını koymuş “sosyal madde” profiline… Şöyle birkaç aykırı laf edince de emekli, ergen, eski solcu ve FETÖ firarisi kim varsa takipçisi olmuş…
O da bu kadar popüler olunca dozu iyice arttırmış. Doğu cephesinden girip batı cephesinden çıkıyor…
X üzerinden dilimizin döndüğünce “Atatürk Filistin’de savaştı dedik, Libya’da vardı dedik, Milli Misak Sınırlarını Suriye’den çizdi dedik, Hatta Atamız Suriye’de İngilizleri Katma zaferiyle hacamat etti “ dedik, oralarda olmamızın birçok sebebi var, biri de biz orada olmazsak onlar bize gelir dedik…
Tık yok tabii, hemen fıs, hemen tornistan…
***
Neyse, anlamıyorlar işte…
Futbol diliyle mi anlatsak ne yapsak…
Şöyle desek mesela: “Defansı önde kuruyoruz azizim, rakip sahada pres yaparak, önde karşılıyoruz onları. Böylece rakibi kendi alanına hapsediyor, kalemize yaklaşmasını engelliyoruz. Rakip atağa kalkınca da adam savunması değil, alan savunması yapıyoruz… Duran toplara iyi vuruyor, kanatları iyi kullanıyor; yerden kısa kısa, havadan uzun uzun oynuyoruz. Taktik bu yani, bam bam bam!”
Yine de anlamazlar…
Yıllar önce de anlamamışlardı. Devlet Bey yine müdahale etmiş, tarihe şerh düşmüştü; “savunma hattımızı sınırlarımızın ötesinde kurmalı, güvenli-tampon bölge oluşturmalıyız” demişti.
Anlasalardı, “göçü engeller, Türkmen coğrafyası daha güveli olur, üzerimize yapılan taarruzları da durdurmuş olurduk”…
Bir grubun işine gelmemişti bu stratejik adım, bir diğer cenahın da kafası basmamıştı.
FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra ancak anladılar, jetonlar köşeliydi biraz zor düştü…
Sınırlarımızın ötesinde “Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekatları” nı yaptık da durdurduk... Hem onları hem emperyalistleri hem de maşa teröristleri…
Geç kalınmış bir vakitti ama ne yapalım işte, hep sonra anlaşılmak da bir kader meselesi. Kime şikayet edeceğiz efendim!...
Anlamıyorlar işte…
Binlerce kilometre öteden ABD, İngiltere, Fransa geliyor da biz meşru müdafaa yapınca suç oluyor nedense…
Ya Sosyal Madde’den üfürmek kolaylarına geliyor ya da tıynetlerine münasip düşüyor, ne diyebiliriz ki…
***
Şimdi de aynen böyle bir durum var…
Yine anlamıyorlar…
Abandone oldular. Yine futbol tabiriyle ifade edersek; kontrpiyede kaldılar…
Hani yumuşuyorlardı, hani siyasetimiz normalleşecekti(!) hani onlar yumuşarken MHP’yi dışarı atacaklardı, ne oldu şimdi?
“Sümsüğü yiyince beyinlerinin şerbeti aktı.” tabii…
Çırpınıp duruyor şimdi Ahali Tv’nin herbokolokları, Sosyal Madde cambazları…
“Devlet Bey ne yaptı, ne dedi, niye yaptı, niye dedi?” diye yırtıyorlar gendilerini…
Oysa MHP’nin muhterem lideri defalarca anlattı, yine anlamadılar…
Anlamayınca da “demediğini, dedi diye yaymaya çalışıyorlar”. Yemezler!
***
Ne demiştik, 22 Eylül 2024 tarihli “Bahçeli’nin kaldırdığı el” isimli yazımızda…
“Bu noktada Sayın Bahçeli’nin siyasi nezaket sahibi olduğu kadar siyasi celadet, kararlılık ve netlik sahibi olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir./Devlet Bey o eli kaldırmakla aslında, bu zümreye bir fırsat vermiş, normal ve doğru adım atması için imkân sağladı.”
Evet, gerçekten de Sayın Bahçeli son bir aylık dönemde millet gerçeklerinin dışında olan siyasi parti ve görüş sahiplerine bir imkân tanıdı… “Bütünden yana olun. Millet, mukaddesat ve cumhuriyet ilkelerinde buluşun” mesajı verdi.
“Türk Devletinin ve Türk Milletinin varlığını ve birliğini; bölünmez bütünlüğünü” merkezine alan Devlet Bey’in bunu yapması gerçekten çok normal. Daha önceden de yapmıştı. Yine yaptı. Bundan sonrası da artık onlara kalmış… Ya meşru bir zeminde kalacaklar ya da yerle yeksan olup yok olup gidecekler…
