Savaşarak gelen seri

Beşiktaş’ın sağlam bir oyun ezberi oluştu. Ancak 2 faktör bunu bozabiliyor. İlki temposunun düşürülmesi, diğeri de final bölgesi, yani rakip 18 içindeki etkisizliği… Kayserispor karşısında istek, baskı, top kazanma, ribauntları toplama, tam saha pres başta olmak üzere yaptıkları tüm doğrulara rağmen, atak sonlandırmada ciddi sorun yaşadılar. Ve devre bitene kadar net bir pozisyon üretemediler.
Ancak geçiş oyununun en iyi takımı Beşiktaş, ezberlediği yerden gelen ilk fırsatı affetmedi. Kayserispor’un sert duvarı ailece kornere gelince, Rashica’nın kazandığı topu Rafa ve Immobile bağlantısıyla, 4 seri pasla rakip ceza sahasına taşıma becerisi, zekası ve hızı gösterip, Joao Mario’nun ayağından zinciri kırdılar.
Solskjaer’in en büyük farkı, 2 ay önce kovulması beklenen 4-5 oyuncudan inanılmaz verim alması. Mario da Rafa’yla beraber “ikinci baharı” yaşıyor.
Oyunun 2. raundu Beşiktaş için 1-0’ı korumakla maçı koparmak arasında gitti, geldi. Kontrolü bırakmadan, gereğinden fazla savunma yapıp, hücumlarda cömert davransalar da, tabelayı uzatmadaki penaltıyla 2-0’a bağladılar. Mert Günok’un 36. yaş gününde 2 net kurtarışla kazanma alışkanlığına yaptığı katkı değerliydi. Arroyo hamlesi heyecan yaratsa da Muci’nin kazandırdığı penaltı, en çok genç Semih’e moral oldu
Divan’da “nazar değmesin” diye kürsüye vuran Başkan Serdar Adalı’nın gönlündeki 3 puanı alan anahtar, mücadeleden çekinmeyen, hep savaşan bir takım olması… Kupa ve ligde 6’da 6’lık serinin anahtarını bulan Solskjaer’i unutmamak gerek.