Muhalefetin kuruntuları
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” amacıyla 1 Ekim’de “Türkiye Partisi olun” teklifiyle DEM’e uzattığı samimi ve iyi niyetli elden bugüne kadar geçen 97 gün boyunca muhalefetin manipülasyonu ve provokasyonu artarak devam etti. Müzakere masalarının kurulduğundan, pazarlık yapıldığından, kapalı kapılar ardında gizli görüşmelerden ve daha birçok asılsız iddiadan bahsettiler. Bunları yaparken de adeta teröre mahkûm bir Türkiye’nin, terörsüz bir Türkiye’den daha cazip olduğunu geveleyip durdular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin terör örgütü PKK’ya ilişkin “ya silahlar gömülecek ya da silah tutanlar gömülecek” sözlerinden bir habermiş gibi kulaklarının üzerine yattılar. Bugüne kadar her iki liderin de “pazarlık” imasına dahi gelecek bir cümleleri bulunmazken böyle bir ortam varmış gibi hayal dünyasında yaşadılar. Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirme hedefinden, gelecek nesillere terörsüz bir Türkiye bırakma idealinden ve DEM’i meşru zeminde siyaset yapmaya çekme gayretinden rahatsız oldular. Muhalefet için terörü reddetmeyen DEM’in oylarını almak, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü sağlamaktan daha kazançlı geldi. Gelecek seçimler, gelecek nesillerin huzurundan daha önemli görüldü.
MHP Lideri Bahçeli’nin 40 yılı aşkın bir süredir mücadele ettiğimiz terörü “her yönüyle” bitirmek için aldığı inisiyatif muhalefete oy veren seçmenler tarafından da takdir edildi. Türkiye’nin terörle yaşamaya mecbur olmadığı, bu sorunu ebediyen rafa kaldırmanın zamanının geldiği yönünde ortak bir kamuoyu oluştu. Ancak muhalefet partilerinin yöneticileri, terörü bitirmek demenin sadece dağda elinde silahıyla gezenleri değil, terörü besleyen ve terörün beslendiği ortamı da ortadan kaldırmak olduğunu idrak edemedi. Türkiye her şart altında terör örgütü PKK’yı zaten bitirme kararlılığını gösteriyor. Ancak silahlı tarafını yok etmek terörü bitirmek anlamına gelmiyor. Terörün beslendiği bölücü ideolojinin de rafa kalkması gerekiyor. Yani ABD ve İsrail daha genel ifadeyle söyleyecek olursak küresel emperyalizmin bu coğrafyada eline silah tutuşturacağı bir kişi dahi kalmaması gerekiyor.
Meseleye bu eksende bakıldığında MHP Lideri Bahçeli de “elimizi değil gövdemizi taşın altına koyarız” diyor. PKK kendini lağvedecek, şartsız koşulsuz pazarlıksız silahlar bırakılacak, DEM Türkiye Partisi olacak ve kardeşliğe güç verilecekse DEM’in İmralı ile görüşüme talebine de rıza gösterilebileceğini ifade ediyor. Hatta bu görüşmenin savsaklanmadan bir an önce yapılması, iç ve dış müdahalelere açık bu meselenin hızlıca sonuca ulaşması gerektiğini vurguluyor. Söylediği her sözde de haklı çıkıyor!
28 Aralık’ta İmralı’da yapılan görüşmenin ardından TBMM’deki partileri ziyaret etme kararı alan DEM heyetinin görüşmeleri provoke edilmeye çalışılıyor. Daha görüşmeler başlamadan genel affın istendiği, 4750 terör tutuklusunun serbest bırakılmasının şart koşulduğu, terörle mücadele yasası ve kayyumların değişmesinin istendiği palavraları ortaya atılıyor. Görüşmelerin bir tarafı olan Ahmet Türk bile herhangi bir şartın öne sürülmediğini, pazarlığın olmadığını, genel affın hiçbir şekilde gündeme gelmediğini, 50 milyon Kürdün yüzünün Türkiye dönük olduğunu söylediği için hedef haline getiriliyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Ahmet Türk’ü “sana terörist diyerek yerine kayyum atadılar” minvalindeki cümlelerle tahrik etmeye çalışıyor. Yani “terörsüz Türkiye” görüşmelerinden ayrıl baskısı yapıyor. Hatta İmralı’daki görüşmede dahi herhangi bir şartın gündeme gelmediği DEM Heyeti tarafından ifade edilmesine rağmen Müsavat Dervişoğlu ve Ümit Özdağ gibi isimler DEM yerine İmralı ile kendileri görüşmüş gibi birinci ağızdan pazarlık yapıldığını ifade edebiliyorlar. Dayanakları, belgeleri, ispatları dahi olmadan…
Geçmişte terör örgütü PKK’yı reddetmeyen, teröristbaşı Öcalan’a “önderimiz” diyen HDP’nin meşru bir parti olduğunu söyleyen, onunla ortak anayasa çalışması hazırlayan, seçimlerde ittifak yapan, aynı Cumhurbaşkanı adayını destekleyen, gizli protokoller ile bakanlık pazarlığı yapan, partilerinde Öcalan’ın ev hapsine çıkmasını isteyenlerin ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğini söyleyenlerin bulunduğu Ümit Özdağ ve Müsavat Dervişoğlu bugün DEM’in Türkiye Partisi olması ve terör örgütünün lağvedilmesiyle güçlenecek kardeşlik bağlarına karşı çıkıyor. MHP Lideri’nin DEM heyetini TBMM’deki makam odasının kapısında karşılamasına tepki gösterenler 31 Mart 2019 ve 14 Mayıs 2023 seçimlerinde DEM’in (HDP-YSP) önünde eğiliyorlardı.
22 Ekim’e kadar terörsitbaşı Abdullah Öcalan’dan “Terör örgütü lideri” diye bahseden sol medya 22 Ekim’den sonra Öcalan’ın bir anda “bebek katili” olduğunu anladı. Barış güvercini Ahmet Türk anında “terörist” oluverdi. “Meşru bir parti” dedikleri HDP (DEM), terörsüz Türkiye için görüşmelere başladığında meşruiyetini kaybetti.
Sözcü Gazetesinin teröristbaşı Öcalan’ın ve DEM’in dahi sayısını bilmediği 4750 terör hükümlüsünün affedileceği manşetini atması bile nasıl bir tahrik kampanyasının oluşturulduğunu gösteriyor. Örneğin, tilkiliğiyle bilinen NOW TV 2 Aralık’taki akşam kuşağı haberini MHP Lideri Bahçeli’nin konuşmasına “Teröristbaşı haydi DEM grubuna gelsin, umut hakkından da istifade etsin” sözleriyle veriyor. Ancak bu cümlenin kırpılmamış hali olan, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin” sözlerini kırpıyor. Yani daha zahmetli bir montaj işi yapıyor ve toplumsal tahrike yol açmak istiyor.
Bu süreç aynı provokasyonların birçok kez deneneceği, tahriklerin hat safhada olacağı zorlu bir süreci içeriyor. Bu bakımdan samimi, soğukkanlı ve süratli olmak gerekiyor. İçten pazarlıklı muhalefetin pazarlık, müzakere, dayatma, açılım, çözüm gibi aslı astarı olmayan ve Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek söylemlerine karşı “kardeşliğin şartı olmaz” ilkesini büyütmeye ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor. Mesele Türkiye’nin geleceği ise muhalefetin iftiraya dayalı kuruntuları sadece teferruattan ibarettir.